Allah aşkına net konuşalım.. ‘Marka Kent’ten kasıt, Antakya değil mi?
Hatay Valisi M. Celalettin Lekesiz’e kaç proje sunduk da, İskenderun için alternatif kazançları konuşalım..
Hep söylüyoruz..
Konuştuğumuz, merak ettiğimiz, kamuoyunun ölçmeye çalıştığı şeylerden biri şu:
* Proje üretmeyen bir İskenderun’un kazancı ne olur?
Olay giderek, İskenderun’un soyutlanması konularından biri haline geliyor.
Ne derseniz deyin.. İskenderun’da ki siyaset anlayışı, benim kafa yapıma uygun bir siyaset değildir. Bürokrasi de öyle işliyor..
Geçmişte hatalarımızı eleştiren epey yazı yazdım.
İsterseniz samimi bir iç muhasebe yapalım.
Bakın, Antakya’daki ‘Hatay Marka Kent Eylem Planı’na..
İlki, Encümen Salonu’nda gerçekleşiyor..
Toplantıda kimler var?
* Antakya Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, Hatay İl Kültür ve Turizm Müdürü Nizameddin Duran, Mimarlar Odası Başkanı Yaşar Coşkun, İmar ve Şehircilik Müdürü Ayşe Kuseyri ve diğer yetkililer..
Proje kapsamında neler var:
Eski Antakya Sokakları..
Asi Nehri..
Kent Meydanı..
Habib Neccar Cami..
Uzun Çarşı..
Kurtuluş Caddesi..
Atatürk Parkı..
Antakya Kalesi Surları..
Derken, Lütfü Savaş konuşuyor:
* Tam tamına 200 projemiz var, diyor..
Dikkat buyrun.. Antakya’nın 200 projesi şimdiden hazır..
İskenderun’da bir tek projenin varlığı bile tartışılır..
Neyse..
Eylem planının ikincisi, Valilik Brifing Salonu’nda yapılıyor..
Kimler mi var?
* Antakya Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerefettin Canda, Vali Yardımcısı A. Muhiddin Varol, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Muafak Özsoy, İl Kültür ve Turizm Müdürü Nizameddin Duran, Vakıflar Bölge Müdürü Abdullah Kayan, ATSO’dan Nükhet Karabacak, HESOB Başkanı Abdülkadir Teksöz, Antakya Ticaret Borsası Genel Sekreteri Metin Kuseyri, HASİAD Başkanı Mehmet Kılıçlar, Mimarlar Odası Başkanı M. Yaşar Coşkun ve TOBB Hatay Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Gülay Gül ve Yasemin Mıstıkoğlu..
Anladığım kadarıyla İskenderun’dan kimse yok..
Bu kez Vali konuşuyor:
* Tanıtım konusu tamamen profesyonel bir iştir. Marka Kent çalışmalarını sürdürecek en fazla 10 kişilik bir üst kurul oluşturacağız. Üst Kurulun da çalışmalarını hızlı ve etkin bir şekilde sürdürebilmesi için de bir dernek veya vakıf çatısı altında bu çalışmaların yürütülebiliriz. Üst Kurulu olabildiğince geniş tutmakta yarar vardır ama geniş tutulduğunda da sistemin kilitlenmesi gibi sorunlara yol açıyor. O zaman 10 kişiden oluşan ve karar mercii olacak bir Üst Kurul, buna ilişkin de bir yönerge çıkaralım. Altına da süreçle ilgili gelişmeleri üst kurula getirmek üzere bir teknik kurul, ondan sonra da Hatay’ı hep beraber yönetme, sorunlarına hep beraber sahip çıkma, hissetme ve hissettirme zeminini teşkil etmek üzere, 50-100 kişiden oluşacak bir danışma meclisi yararlı olacaktır.
Açıklamadan anladığım şu..
* Hatay’ı layık olduğu çağdaş seviyeye getirmek ve gelecek nesillere yaşanabilir bir kent bırakmak..
Şimdi makarayı biraz başa alalım..
İl müdürlükleri nerede, Antakya’da..
Danışma kurulunda ağırlık nerede, Antakya’da..
Alt çalışma grupları belirlenirken, yardımcı sıfatı taşıyan isimler nereden Antakya’dan..
E, marka olmak öyle kolay değil..
Her ne kadar ‘Hatay’ diye konuşsak da, merkez Antakya..
Öğrendiğim kadarıyla, bu kapsamda oluşturulacak Danışma Kurulu’nda İskenderun’u, belediye başkanı ve İTSO başkanı temsil edecek..
E, yeter..
Hatta, İskenderun’u temsilen tek isim koysalardı listeye, yeterlidir sanırım..
Antakya, daha listeler hazırlanırken, 200 projeyle hazırlık yapıyor..
Bizde isimler listeye eklenmiş ama, kimsenin haberi yok sanırım..
Çünkü, ele avuca sığan tek bir proje bile yok..
Kim üzerine alınırsa alınsın.. Antakya’daki iki bilgilendirme toplantısına, İskenderun’daki gazeteler de yer verdi.. Ama, temsilci sıfatı taşıyan hiç kimseden detaylar hakkında bilgi edinemedik..
Demek ki, yanlış giden bişeyler var..
Ben söyleyim..
Yanlış biziz.. Oturmayı da, susmayı da seviyoruz..
Kent Konseyi’nden biliyorum.. Daha ortada birşeycikler yok..
Karnemiz zayıf..
E, hal böyleyken, adama sorarlar..
İskenderun’da birşey yapamayan, proje üretemeyen, Antakya’da hangi fikirleri ortaya atabilir ki?
Özetle.. İskenderun’da proje öneren kimse yoksa, vali ne yapsın!?
BAŞKAN CİVELEK KADINLARA ÖNEM VERİYOR
Şaşkınım! Bu ülkede kadının, “Üretimde adı yeri yok” diyordum. Meğer, durum sandığımdan vahimmiş. Uçan Süpürge Derneği’nin Adalet Bakanlığı’ndan aldığı verilere dayanarak yaptığı açıklamayı görünce, utandım.
Allah aşkına, nasıl bir travmadır bu!
Nüfusunun yarısı kadın olan bu ülkenin kadınları şiddetin göbeğinde yaşıyor.
Olacak şey değil!
Yaşam hakları ellerinden alınmış..
Hayalleri tükenmiş..
Berdel, töre cinayetine kurban gidiyorlar..
Çoğu, ekonomik krizlerin yarattığı sosyal faturayı \”öldürülmekle\” ödüyor.
7 ayda 973 kadın öldürülmüş, son yedi yılda cinayete kurban giden kadın sayısı yüzde 1400 artmış
‘Bu ülkede kadına insan gibi yaşamak yasak!’ diyeceğim geliyor ama.. Çok şükür, İskenderun’da kadınlarımızın iş tutabilmesi, ekonomik standartları yakalayabilmeleri için çalışmalar yapılıyor..
Bir nebze seviniyoruz.. Hiç olmazsa, İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, kadınlara iş olanakları sunuyor..
Başkan Civelek, eski Özel İbrahim İnal Hastanesi’nin restore edilerek, kadınlara yönelik el sanatları merkezi olarak kullanıma açılacağını müjdelerken, çok sevindim.. Yerinde bir karar..
Dilerim, İskenderun’da böylesine çalışma olanakları fazlalaşır..
Ki, kadınlarımız gün yüzü görsün..
BEKİR ALTAN VE TURİZM!
Bölgede güzel şeyler de oluyor..
Payas Belediyesi iyi bir örnek..
Belediye Başkanı Bekir Altan çalışıyor, mesaisinin büyük bir bölümünü, Payas’ın tanıtımına harcıyor.. AB Kentler Belediyeler “CROSS-CASTLES” Projesi’nin kapanış toplantısı umudumu artırdı..
Çünkü, Almanya ve İtalya’nın içinde olduğu bu proje meyve vermeye başlıyor..
Nedir o?
Tarihi eserlerin turizme kazandırılması..
Demek ki, 18 aylık bir çalışma diliminde, hiç bir saniye boşa gitmemiş..
Bekir Altan, azmin ve kararlığın avantajlarını payas’a kazandırmış..
Payas’ta artık şunu görebiliyorum:
Bir kent her ne kadar sanayi şehri olarak algılansa da, turizimde de iddialı olabiliyormuş..
Söz konusu Bekir Altan olunca, şaşırmıyorum..
Çünkü, ‘hizmette süreklilik’ onun kimyasına uyuyor..
NE OLACAK ŞİMDİ!
Günlerdir yazıyorum..
İskenderun’da hastanelerin acil bölümü tıka basa dolu..
Üstelik büyük bir çoğunluğunu, küçük çocuklar oluşturuyor..
O halde, istirahat gerekiyor.. Çünkü ‘emsal’ var, çevre ilçeler hepten tatildi..
İstedik ki.. Biz de tatil olsun ki, hem çocuklar derslerinden geri kalmasın hem de tedavi olanaklarına cevap versinler..
Yok arkadaş..
İskenderun direndi de, direndi!
Hazır Kurban Bayramı da yaklaşıyor, Milli Eğitim’den 10 günlük bir ‘tatil’ bilgisi geldi. Herkes hazırlığını ona göre yaptı.. Veliler bilgilendirildi, rahat bir nefes alındı..
Derken, Cuma günü akşama doğru tatilin seyri değişti..
Nihayetinde, emir büyük yerden..
Valilik, “İskenderun\’da okulların tatilini gerektirecek bir durum söz konusu değildir” açıklaması yapınca, ortalık karıştı..
Hadi bilgi bize ulaştığında vakit erkendi.. Kamuoyunu yanlış bilgilendirmemek adına haberi çektik..
Peki diğer yerel gazetelerin günahı ne? Birkaç günlük gazete “30 Kasım’a kadar okul yok” manşeti çekti..
Ve aynı gün içeresinde internet haber portalları da, benzer tatil haberleriyle kamuoyunu bilgilendirdiler..
Peki ne olacak şimdi? Hadi öğretmenleri tek tek arayıp, okula getirdiniz..
Velilerin tepkisi ne olacak?
Üstelik bu nasıl karardır ki, Devlet’in bir kurumu olan Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Okullar tatil edildi’ bilgisini verebiliyor da, O’nun mülki amiri olan Valilik ise ‘hayır öyle birşey yok’ diyebiliyor..
Ben bu talihsiz olaydan şunu anlıyorum..
Okulların tatil edileceğiyle ilgili kararın sonucu beklenmeden, yani valilik ‘oluru’ alınmadan, bu karar İskenderun’a duyruldu..
Ne de olsa, valilik bu kararı ‘benimseyecek’ şeklinde bir beklenti hakimken, evdeki hesap çarşıya uymadı tabii..
E, Valilik ‘red’ çekince, durum değişti..
Buyursunlar o halde.. Pirincin taşını kim ayıklayacak, göreceğiz!
Bu saatten sonra da, tatilin bir önemi yok..
Zira, üç gün sonra bayram zaten..
Hadi hayırlı bayramlar!