Kafamdaki soruyla başlayayım:
Geçmiş dönemi baz alarak.. İskenderun Belediyesi’nin, sinek ve larvayla mücadelede harcadığı para ne kadar?
1 milyon 200 bin lira..
Yanlış duymadınız.. Bu parayla hem doğaya ve canlıya zarar veriyoruz hem de trilyonlarca lirayı heba ediyoruz..
Dünkü yazımdan sonra aldığım telefonlar, olaylara kayıtsız kalınmadığını gösteriyor..
Öncelikli sorunumuz hiç kuşku yok ki, insan haklarını gözeten, bir demokratikleşme meselesidir. Bu konuda, İskenderun Belediyesi’nin iyi niyetli bir yaklaşım sergilemeye çalıştığını biliyorum..
Maksat bilgilerin sağlıklı paylaşımıysa, onun da telafisi sağlandı..
Teşekkür ediyorum..
Gelelim dünkü yazımıza..
Öğrendim ki, şartnamelerin temini hususunda sıkıntı yok..
Hatta, İskenderun Belediyesi’nin ‘alımlarda’ tedbirli yaklaştığını, ‘tasarruf’ önemleriyle bir dizi hazırlık yaptığını da öğrendim..
Nedir o?
Daha düne kadar 1 trilyon 200 bin liraya mal edilen sinek ilacı alımı fiyatı, bugün 750 ile 900 bin lira arasında çekilmiş durumda..
Başka bir deyimle, hak arayışı var, sorgulama var!
Peki, bugüne dek arada kaynayan o yaklaşık 500 bin lira, buharlaşıp gitti mi?
Yoksa birileri cebine indiregandi mi yaptı?
Bugün böyle haksız bir uygulamaya ‘dur’ demeye çalışan insanların varlığı elbetteki önemli.. Şu an ki, belediye idaresinin bu ayrıntıyı yakalamasını önemsiyorum..
Bitmedi.. Birşey daha öğrendim..
Birileri, kendi şartnamelerini hazırlayıp, ilaçtan 2 trilyon lira nemalanmak peşinde..
Bu ne aymazlıktır öyle!
Bu ne basiretsizliktir öyle!
Böyle bir anlayış, dünyanın neresinde görülmüş?
Maliyet 500 bin lira ise, dayatılan ücret 1 trilyon ya da 2 trilyon lira olur mu?
Üstelik, doğadaki canlıların yaşam alanlarına zarar veriyoruz..
Düşünebiliyor musunuz? İskenderun ve çevresindeki onlarca belediyenin, araçlarından çıkan zehirli maddenin, çevreye verdiği tahribatın farkında mıyız?
Araştırın bakalım.. Avrupa’nın hiç bir yerinde böyle bir uygulama yok..
Hiçbir belediyenin aracı, mahalle aralarında ilaç sıkmaz!
Niye? Çünkü, elin adamı, doğal yaşam alanlarında canlılar arasındaki popülasyon dengesini korur..
Nasıl? Siz fareyle beslenen canlıyı zehirlerseniz, fare çoğalır?
Aynı şey.. Siz sivrisinekle beslenen canlıyı yok ederseniz, sivrisinek sayısı katlanarak çoğalır.. Örnek mi?
İskenderun sokaklarına, o 1 trilyon 200 bin liralık ilaç sıkıldı da, sivrisinekler yok oldu mu? Hayır!
Kökü kurudu mu? Hayır!
Peki ne yapmalı?
Avrupa’da örnekleri var.. Nedir o?
Mesela.. Drosera Spathulata isminde bir bitki var.. Çoğumuz bilmeyiz..
Tadı ve kokusu, böcekler ve küçük sinekler için çekici olan üzerindeki yapışkan küçük kılları sayesinde böcek ve sinekleri kendisine çekerek kıllarına yapıştırdığı canlıyı sindirerek besinini tamamlayan etobur bitki familyasının yetiştirilmesi kolay ve ilginç bir üyesidir.
Ya da Dionea muscipula.. Türkçe tabirle, Venüs Sinek Kapanı..
Bataklık ve asitli gibi besinden yoksun topraklarda yetişiyor, sinekle besleniyor..
Mesela..
Sarracenia, Drosera, Nepenthes, Heliamphora, Pinguicula ve Drosaphyllum gibi bitkiler örnek gösterilebilir..
Bunlar, yapraklarında yapışkan bir sıvı üreten bitkilerdir. Bu bitkilerin yaprakları şekerli ve yapışkan damlacıklar üretirler. Bu damlacıkları yemek için konan sinek yaprağa yapışır ve kurtulamaz.
Mesela, Pinguicula (Yağ Çanağı)..
Etobur bitki, böcek gibi canlıları çeken, yakalayan, öldüren ve daha sonra da avını parçalayarak faydalı bölümlerini sindiren bitkidir.
Avrupa’da örnekleri çok..
İskenderun Belediyesi, bunun hesabını/kitabını hazırlayıp, bir talimatla.. Park Bahçe Müdürlüğü tarafından, benzer bir uygulamayla bu bitkiyi bataklıkların veya kentin su toplayan yerlere, sahil kordonuna, mahalle aralarına rahatlıkla ekilebilir..
Ya da sinekle beslenen kuşlar veya balık türlerine ağırlık verilebilir..
İskenderun Belediyesi’nin, bu fırsatı iyi değerlendireceğini umuyorum.
ESNAF, SUİSTİMAL ETMESİN!
İskenderun Belediyesi’nin, esnafa sağladığı kolaylıklar saymakla bitmez..
Bunlardan biri de, esnafın kapı önüne koyduğu masalar..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in bu yaklaşımını hep destekledim..
Çünkü, çarşı merkezleri hem ıssız bir görüntüden kurtuldu hem de vatandaşa dışarıda yemek yeme özgürlüğü getirildi..
Öğrendim ki, 1 Ocak 2010 tarihinden sonra bu uygulama kalkacak..
Niye? Çünkü..
Esnaf, kendisine sağlanan krediyi suistimal etti. Kendilerine tanınan 2-3 masalık toleransı, neredeyse 7-8 masaya çıkardı, belediyenin iyi niyetini gözardı etti.
Yanlış!
1 ocak tarihinden sonra esnafın tavrı ne olur, bilemiyorum..
Ama benim bildiğim, esnafın sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği fikrini akıllardan çıkarmaması.. Dilerim, İskenderun Belediyesi bir seferlik de olsa, bu kararı gözden geçirir, esnafı son kez uyarır.. Çünkü, esnafa sağlanan kolaylığın altında, hareketli bir kent yaşam tarzı vardı..
Bana sorarsanız, İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek bir anlık kızgınlıkla böyle bir kararı düşünmüştür. Haksız da sayılmaz yani..
Ama yine de, Sayın Civelek’in, masaların kaldırılması hususundaki kararından döneceğini ümit ediyorum.. Çünkü o esnafı, esnaf da onu sever!