Türkiye’nin ‘küresel’ krize karşı aldığı önlemler ‘can suyu’ niteliğinde..
Hükümet, etkin kararlarla birlikte ‘işveren’in 2009’daki hasar tespitine ortak oluyor.
Dikkat ettiniz mi..
Kriz ve imdat çağrıları, televizyon dizilerinde malzeme konusu..
Aslında bu vurgu, yaklaşık iki aydır ekranlarda.. Senaristlerin, ucundan/köşesinden yakındıkları ‘belirsizlik’ yeni program akışlarına da yansıdı.
Yeni yapımlar kalktı, eski bölümlere rağbet arttı.
Ulusal televizyonlarda hal böyleyken, yerel TV’lerde yaşanan ekonomik çöküntüyü varın, siz hesaplayın.
Hep söylüyorum..
Kriz söylemleriyle ‘psikolojik’ etkenler tavan yaptı..
Oysa, her sektörde ‘üretim’ devam ediyor. Ama az, ama çok..
Buna rağmen ‘krizi’ bahane edenler oluyor.
Bu döngü ister istemez, sektörler arası ‘kalkınma hamlesini’ etkiliyor.
Çok şükür, İskenderun’daki firmalar tedbirli..
Aldıkları ‘ekonomik paketler’le limanlarını fırtınalardan koruyorlar..
Asıl mesele şu..
Para piyasadan çekiliyor, likidite sıkıntısı var..
Herşeye rağmen ‘umut’ var gözlerde..
Bunda, hükümetin uygulamaya koyduğu ‘can suyu’ projelerinin de etkisi var.
Herşey bitmiş değil. Gerek bölgemizde, gerekse Türkiye genelinde önemli yatırımlar söz konusu.. Türkiye, özellikle yabancı yatırımların gözdesi durumunda..
İskenderun’da da benzer hava hakim..
OSB’deki firmalar ‘yan gelip yatmak yerine’ ihracat rakamlarını yükseltmeye çalışıyorlar..
Primall, Kiler’in AVM’ler için ortaya koydukları yatırım programına kimler seyirci kalabilir ki?
Daha sırada Sayek’ler var..
Numune Mahallesi’ni geçin, her yer şantiye gibi..
Özel hastaneler, yurt merkezleri ardı ardına açılan hizmet kolları gibi..
Görüyoruz işte..
İskenderun şehir merkezinde konumlanan ünlü markaların, önemli derecede müşteri portföyüne sahip olduğunu kim inkar edebilir ki?
Ama yine de, kim ne derse desin.. 2009 tasarruf yılı olacak..
2008’in son çeyreği ile 2009’un başları, ‘ekonomik tedbirlerin’ maksimum düzeylere çıktığını gösteriyor.
Üzerimize kabus gibi çöken ‘Bundan sonra ne olacak?’ sorusu, halen belirsizliğini koruyor.
O yüzden, her sektör biraz ürkek davranıyor. Risk alma konusunda kuşkular var.
Dünya’daki en saygın kuruluşların CEO’ları bile ‘DAVOS’ta kurtarma planları üzerinde komplo teorilerini tartışır oldular.
Bunlar üzerinde durulması gereken hassas konular.
Biz yine de önümüze bakacağız, yatırım yapacağız, üretime ara vermeden devam edeceğiz.. Oturmakla, seyretmekle, daralmakla bazı oluşumların seyrini değiştiremeyiz..
Reçete ortada..
Güçbirliği hedefimiz olmalı..
Programlarımızı, kurgularımızı, toplantılarımızı takvim sayfalarında belirlemek zorundayız. İşte bu etkenlerden biri..
– Dikkat çekmek!
– İskenderun’un sesini duyurmak!
Bunu en etkili yönüyle harekete geçiren Akdeniz İhracatçı Birlikleri oldu.
AKİB Başkanlar Kurulu Başkanı Bülent Aymen yine görev başında..
İskenderun için yoğun bir mesai harcayacak.
***
2 Şubat Pazartesi günü, sesimizi İskenderun’dan duyuracağız.
Önemli bir programa ev sahipliği yapacağız.
Sebebine gelince..
Ocak ayı ihracat rakamları İskenderun’da açıklanacak.
Türkiye İhracatçılar Meclisi burada olacak.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri burada olacak..
Bir de panel var..
‘Küresel Krize Bölgesel Tavır-Akdeniz Bölgesi İnsiyatifinin Oluşturulması..’
***
Panel önemli.. İhracata katkısı her geçen gün artan bölgemiz açısından da önemli..
Panelistlere bakıp, toplantının amacını ve şeklini daha iyi kavrayabiliriz.
– AKİB Başkanlar Kurulu Başkanı Bülent Aymen..
– TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi..
– Referans Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Kerem Alkın..
– Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt..
– Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar..
– Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Hasan Eriş..
***
Mustafa Yazıcı Devlet Konservatuarı’nda gerçekleşecek olan toplantıda bir de, 2008 yılı Hatay adresli en fazla ihracatı olan ilk 3 firma açıklanacak ve TİM tarafından plaketle ödüllendirilecek..
Şimdi akla şu soru geliyor:
– İskenderun için çalışan sivil toplum örgütlerinin çabalarına kulak verip, kenetlenecek miyiz, yoksa halen bildik klasik metodlarla ayağımıza gelen bu fırsatları kaçıracak mıyız?