İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan’ın ‘TEDAŞ’ açılımına, AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar şöyle bir cevap verdi:
“- 1998’de TEDAŞ’ın bir yatırım programı vardı, yerel yönetim arasında yaşanan sorun nedeniyle proje iptal edildi.”
Henüz bir hafta geçmedi, Belediye Başkanı Mete Aslan da, TEDAŞ’ın hantallığına şöyle bir vurgu yaptı:
“- Sokak aydınlatma direklerinin ampullerini değiştirmek için bile, il ile bölgeyle yazışıyoruz. Cevap verme zahmetinde bile bulunmuyorlar.”
Anlayacağınız, bir hafta içinde iki toplantı..
Ayrı yerde, farklı iki düşünce..
Peki sorunların çözümünde iletişimdeki hatlarda kopmalar yaşanıyor mu?
Yaşanıyor!
Soru-1
– Bu toplantıda daire müdürlerini arkasına alan Orhan Karasayar, aynı müdürleri şikayet unsurlarının çözümü için yönlendirse, fena mı olur?
Soru-2
– Kaldı ki, bu yönlendirmeyi yapması gereken asıl yetkili mekanizma Valilik mi, Kaymakamlık mı, yoksa milletvekili makamı mı olmalıdır?
Soru-3
– Daire müdürlerinin toplantıdaki sessiz yaklaşımı neyi gösteriyor? Kendileri mi yetersiz kalıyor ya da ortada ‘yetersiz’ kalan sebepler mi var?
Soru-4
– Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘sıcak odalarınızdan çıkın da, sorunları yerinde tespit edin’ söylemi ne derece etki yapıyor İskenderun’da?
Soru-5
– İskenderun’da kurumlar arasında bizim bilmediğimiz soğuk rüzgarlar mı esiyor da, bir telefon görüşmesi yapmak sorun teşkil etsin?
Soru-6
– Kurumlar arasında yazışma süreci başladı başlayalı, ‘bürokratik engel’ denen dar boğazdan kurtuluş yolu yok mudur?
Soru-7
– İskenderun’da, bir milletvekili ile bir belediye başkanının aynı ortamda buluşmaları ve sorunların çözümünde ortak fikir yürütmeleri sakınca mı yaratıyor?
Soru-8
– İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan yarın bir basın toplantısı düzenleyip, Milletvekili Karasayar’ın, “1998’de TEDAŞ’ın bir yatırım programı vardı, yerel yönetim arasında yaşanan sorun nedeniyle proje iptal edildi” sözlerine, “İtirazım var. İşte elimdeki belgeler” deyiverse, karşıdan yine bir salvo mu bekleyeceğiz?
Soru-9
– Ortak bir toplantı tertip edilse de, eldeki tüm belgeler, tüm yazışmalar İskenderun’un menfaatleri açısından yol gösterici olsa, birileri zararlı mı çıkar?
Soru-10
Daire müdürleri, İskenderun’un geleceği için birlikte hareket edip, ‘kent çıkarları’ adına ortak bir yaklaşım sergileseler de, bunun bir siyasi dayanağı olmasa işler yürümeyecek mi?
Bu soruları samimi bir şekilde soruyorum..
Ve içten bir cevap bekliyorum..
Her zaman söylediğim bir şey var.. Artık siyasi rozetleri bir kenara bırakalım.. İlla ki, iktidara ya da muhalefete bağlı kalmak zorunda değiliz?
İskenderun’u sevmek ve bu yolda yüreğimizi koymak zorundayız..
Orhan Karasayar bu memleketin milletvekiliyse, Mete Aslan da belediye başkanıdır..
Duygular, düşünceler, anlayışlar arasında yaşanan elektrik kesintileri, sorunların çözümüne sadece zarar verir..
Ortada bir sorun varsa, o sıkıntıyı dile getirenle görüşmeyi ve birlikte hareket etmeyi gerektirir, zıtlaşmayı değil..
GEZGİN’DEN ‘SİYASİ’ ŞOV!
Pınarbaşı Mahallesi Muhtarı Fuat Gezgin’e göre, kendi mahallelerine ‘Devlet’ uğramıyor!
Devlet’ten kastım, sözüm ona emniyet ekiplerinin Pınarbaşı’nda yetersiz önlem almalarıymış..
Durduk yere yapılmadı bu tespit, baştan anlatayım..
AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar’ın, daire müdürlerini de yanına alarak düzenlediği bir toplantı vardı, haftasonu..
Karasayar yerel sorunları aktardıktan sonra, mikrofonu eline alan Pınarbaşı Mahallesi Muhtarı Fuat Gezgin oldu.. Önce;
“Bugün de basın mensupları soru sormasın” diyerek, kendince bir şeyler geveledi, ardından uçuşa geçti:
– ‘TEDAŞ çalışsın’..
‘Madde bağımlıları rehabilite edilsin’..
‘Mahallemizde uyuşturucunun önü kesilsin’..
‘Mahallemize bekçi istiyoruz, vermiyorlar’..
Rehabilitasyon Merkezi kurulsun’..
Bunca konu başlığından sonra
Hızını alamadı, emniyet teşkilatına veryansın etti:
‘Mahallemizdeki işyerlerine saldırıyorlar’..
Can güvenliğimiz kalmadı’..
Vs, vs..
Yetmedi, Pınarbaşı Mahallesi’nde ‘Devlet’ yok yaygarasını kopardı..
Kesmedi.. Arkadaş sosyal demokrat ya, diğer mahalle muhtarlarının konuşma haklarını da gasp etti..
Böyle bir üslup ve konuşma adabına baktığımda, hafızamda çektiğim bir fotoğrafı canlandırdım..
Şöyle ki;
Fuat Gezgin’i, CHP’nin son ilçe kongresindeki muhalif kanadın sözcüsü olarak tanıdım..
Sonra, İbrahim Akçalı’nın yanında saf durduğu anı anımsadım..
Hatta Toyota Plaza’daki CHP’nin kongresinde kendisine yandaş olan basın mensuplarını birer birer öperek, kendi kendine halaylar çektiğine de şahitliğim vardır..
Nitekim, halaylardan yorgun düşmüş olmalıydı ki, seçimi de kaybetti.
Şimdi aynı adam çıkmış, devletin polisini suçluyor..
Pınarbaşı Mahallesi almış başını Teksas’a doğru yol alıyor demeye getiriyor..
Ve daha bir sürü komedi hikayeleri türetiyor..
Böylesine siyasi bir şovdan fayda bekleyen mahalle muhtarı Fuat Gezgin’e elbetteki sorularımız ve hatırlatmalarımız olacak..
Bu memleketin Polisi yok mu? Var..
Bu güzel kentin Emniyeti, yine sizin verdiğiniz dilekçe doğrultusunda bir çalışma yaptı mı? Yaptı..
Aynı polis teşkilatı mahallenizde tedbir alıyor mu? Alıyor..
Devriye atıyor mu? Atıyor..
Bunu tüm mahallelerde, ayırım gözetmeksizin yapıyor mu? Yapıyor..
Bunca hizmetler yapılırken, siz neredeydiniz?
CHP çatısı altında size verilen rollerde ‘mağlubiyetler’ yaşarken, bunların aklınıza gelmemesi normal..
Çünkü siyasi beklentiler arasında, insanlar bazen rotayı şaşırabilirler..
O dönemlerde alınan yanlış kararlardan çıkış yolu arayanlar, belki de devletin birkaç organına çamur atarak, ses getirmeyi de amaçlıyor olabilirler..
Ben özetle; emniyet teşkilatına haksız eleştirilerde bulunarak, böylesine komedi tavırlarla gündem yaratmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum:
Daha birkaç hafta önce İlçe Emniyet Müdürümüz Yusuf Cinel’in bilgilendirme toplantısındaydım..
Elimde asayiş raporlarını içeren istatistik bilgiler mevcut..
Resmi rakamlar aldatma unsuru oluşturmadığına göre, Pınarbaşı Mahalle Muhtarının söylemlerini ‘talihsiz bir beyanat’ olarak yorumluyorum..
Ve bir de öneri de bulunuyorum:
– Eğer bir mahalle kendi anlatımıyla bunca acılar çekiyor, sefilleri oynuyor ve sorunlarla boğuşuyorsa, bir an önce istifa et de, yerine görevini layıkıyla yapan bir muhtar gelsin..
Bu kadar basit!
***
SICAK ODADAN, SOĞUK SINIFLARA..
İskenderun Milli Eğitim Müdürü Mehmet Altay ile henüz tanışma fırsatı bulamadık. Gerçi, Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki toplantıda, Milletvekili Orhan Karasayar’la sürekli ‘iletişim’ halinde olduğundan, basın mensuplarını görmezden gelmesini anlıyorum..
Bu yazı belki gecikmiş bir ‘hoşgeldiniz’ mesajı içerecektir.
Ama, biz gazetecilerin uyarılarından sonuç çıkarmak, ortak bir eğitim paydaşının bileşimlerine katkı sağlayacaktır.
Mehmet Altay’ın hizmet anlayışı ve görev parametresi üzerine henüz bir şeyler söylemek için erken.. Ama göreve geldiği gün, hiç olmasa basın mensuplarıyla bir basın toplantısı yapıp, bir hedef belirleyebilirdi..
Ya da vizyonunu ortaya koyabilirdi.
Ama yapmadı.. Belki meşgul, belki isteksizdi..
Milletvekili Karasayar’ın toplantısına baktığımda, basınla olan diyalogunda mesafe koyduğunu gözlemledim..
Kendi tercihi..
Gelin görün ki, ihtiyaç sahibi binlerce aileye yığınca kömür yardımı yapıldığı da bir sır değil.. Okullarda yakacak ihtiyacı düşük bir seviyede gerçekleşiyor olmalı ki, öğrenci velilerinden aldığımız şikayetler daha çok, “Çocuklarımız okullarda üşüyor” yönünde oluyor..
Bu, şu demek:
“Sıcak bir odada oturmak, soğuk sınıflarda ders yapanları görmeyi engellemez..”
Umarım, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Altay’a verdiğimiz bu bilgi notu, kendilerini üzmemiştir..
Gönül arzu ederdi ki, bu bilgiyi bir basın toplantısında kendilerine iletseydik..
Dedim ya, tercih meselesi!
Tıpkı yazımda sergilediğim tercih gibi!!!
Hoşgeldiniz müdürüm..