Başlığı, Milliyet’in manşetinden aldım.. Çok hoşuma gitti.
Dün gibi hatırlarım..
Tosçelik Osmaniye Yapısal ve Yassı Çelik Entegre Tesisleri’nin temel atma töreni için OSB’ye ilk ayak bastığımız günlerdeyiz. Etrafta in, cin yok..
Vali, işadamı ve birkaç resmi görevliyi de sayarsanız, topu topu elli kişiyiz..
Sessiz, sade bir tören..
Ve sonra ‘Ya Allah, bismillah..’ duasıyla, herkes işine koyuldu..
Canla başla çalışan binlerce insan..
Binlerce kamyon..
Binlerce iş makinası aylarca nakış gibi işledi devasa tesisleri..
Daha ilk günden hayat buldu..
Daha o günden, bugünü gördü Sayın Fuat Tosyalı..
Dile kolay.. 58 yıllık bir hayalin tezahürü..
Hayallerini hiç yitirmedi..
Önünde duran tüm engelleri aşmakta zorsunmadı..
Cesurdu, risk aldı..
Ayhan ve Fatih Tosyalı ile birlikte inandı, azmetti..
Ve aylar öncesinden Dünya’nın konuşacağı bir tesisi \”hayal“ dünyamıza nakşetti..
1 milyar dolarlık yatırımla krize meydan okudu.
Tören günü işte bunları düşündüm.. Tesislere her baktığımda, dünün o çorak arazisi gelir aklıma.. Bugünkü devasa tesisin açılışını görmek halen hayal gibi geliyor bana..
***
Tören günü, Türkiye’nin dört bir yanı sanki Osmaniye’ye akmıştı..
Tanınmış tüm isimler orada..
Birçok önemli ve iş dünyasının saygın isimleriyle ayak üstü sohbet ediyorduk, tarihi açılışı şöyle yorumluyorlardı:
“- Bu tesisi gören her insan gözyaşını tutamaz.. Muhteşem bir gün.. Hayatımız boyunca bu günü unutmayacağız..“
Alana içeri girdiğim an, bütün gençler, kadınlar, hatta çocuklar, platforma doğru koştular. Diley kolay, yaklaşık 30 bin kişi vardı.. Osmaniye’de hayat durmuştu..
Halkın, Fuat Tosyalı\’ya gösterdiği ilgi ve sevgiyi hayretle izledim..
Yine geçmişe uzandım..
Birileri Fuat Tosyalı’yı ağzından hiç düşürmüyordu.. O kıskanç, pis ağızlı çevreler Türkiye’ye kazandırılacak bir tesisin varlığına rağmen, karalamak için bir kampanya başlatmışlardı..
Aslında sadece ona değil, İskenderun’un bütün renkli insanlarına karşı muazzam bir cadı avı kampanyası sürdürülmüştü..
Yıllardır komplekslerinin altında iki büklüm çete savaşı vermiş karanlık çevreler, taarruza kalkmışlardı..
Amaçları şuydu..
Farklı olan, renkli olan, başarılı olan ne varsa, kim varsa ezilip geçilecek..
Peki ne oldu?
Onlar bugün yok..
Bugün.. Türkiye için çalışan, milletine aşık, en büyük keyfi ülkesi ve yaşadığı, havasını soluduğu kente yatırım yapan siyasiler, bürokratlar ve hayırsever işadamları var..
Fuat Tosyalı, demir çelik sektörünü gerçekten iyi bilen bir işadamı..
Daha entegre tesisleri kurulma aşamasındayken, yaygın basının ekonomik direktörleriyle mülakatını büyük bir ilgi ve hayranlıkla okumuştum..
Ama çok iyi bildiği başka bir şey daha var.
Çalışkanlığı ve kim olursa olsun insanlara gösterdiği saygı..
Bazılarının, özellikle vasat kişilerin küçümsediği bu özelliği, sadece demir çelik ekonomisine değil, aynı zamanda hizmet sektörüne de yaptığı en büyük katkı da buydu..
***
Fuat Tosyalı’yı tören alanında her gördüğümde, herkesle konuşuyor, herkesle kucaklaşıyor ve dertleşiyordu..
Bunu önemsediğim için yazıyorum..
Hayırsever kişiliğiyle, Osmaniye’nin gönlünde de taht kurdu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Osmaniye’ye bir kapalı spor salonu ve sosyal bilimler lisesi yapılmasına yönelik teklifini bile aynı heyecan ve olgunlukta kabul etti.. Başbakan Erdoğan’ın neşesi yerindeydi..
Nasıl olmasın ki.. Hemen hergün, gürültünün, yaygarının fırtınalara dönüştüğü bir gündemde, Türkiye’de güzel şeylerin olduğunu gösteren etkinliklere de ev sahipliği yapıyordu.. Sayın başbakanı ekranlarda gördüğümüz kadarıyla, ilk defa rahat, neşeli ve coşkulu gördük.. Program saati geçmesine rağmen, tesisten ayrılmamak için zamanla yarışıyordu..
Siyaset gömleğini üzerinden atmıştı..
Herkesle fotoğraf çektiriyor, sohbet ediyor, dertleşiyordu..
Toplumun her katmanında durum böyleyken..
Ne yazık ki, kavgaya, insanları kutuplaştırmaya iman etmiş birtakım insanlar, kıskandıkları, çekemedikleri, daha başarılı gördükleri kişilere karşı muazzam bir linç
kampanyasını başlattılar.
Fuat Tosyalı, farklı ve renkli kişiliği ile hep ‘kıskanç’ çevrelerin hedef potasındaydı..
İktidara kızanlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, hizmete kızanlar yerel idarecilere, farklılığa kızanlar Fuat Tosyalı’ya, şuna kızanlar buna, buna kızanlar ona…
Oysa Sayın Başbakan ne güzel diyordu:
“İster Cumhurbaşkanı, ister Başbakan, ister belediye başkanı olun.. Gideceğimiz yer toprağın altı, yani iki metrelik yer.. Kimse vasfıyla Hak’kın rahmetine kavuşmaz.. Önemli olan bırakacağınız eserler..”
Evet, Fuat Tosyalı bugün Türkiye için büyük bir eser bıraktı..
Ve başından beri sosyal sorumluluk bilinciyle eserler bırakmaya da devam ediyor.
Onun yaratıcılıklarına hayranım; ihtiyacım var.
Renk, yaratıcılık, hayal gücü, benim için fikir ayrılığından çok daha önemli şeyler.
O nedenle gazeteci olarak değil de, bir vatandaş edasıyla Fuat Tosyalı’nın katkılarını hep istiyorum, bekliyorum..
İtiraf etmeliyim ki..
Onun heyecanlı ve zaman zaman panik hali bize iyi geliyor.
Her şeyin grileştirildiği, en canlısından başlayarak kömüre çevrildiği bir dönemde birkaç renkli insan da kalsın yahu..
Söyleyin kime zararı var..