İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan, dün seçmenleriyle buluştu. Yoğun bir kalabalık vardı etrafında..
Dikkat ettim. AK Parti’ye ısrarla aynı mesajı tekrarlıyor:
“- İskenderun’u il yapın, başkanlık görevimden feragat edeyim..”
Hatırlarsınız.. Her seçimde verilen vaadler kapsamında İskenderun’un il olabilme koşulu hep akıllara gelir. Olur veya olmaz.. Yanılmıyorsam, 2004 seçimlerinde ilk defa İskenderun’un il olma meselesi hiç gündeme gelmemişti.
Ama bu aralar İskenderun’da sıkça konuşulan bir mevzu var..
O da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İskenderun’a yakın bir süre içerisinde geleceği.. Erdoğan’ın, İskenderun’un il olma meselesine ne denli sıcak baktığını bilmiyorum. Ama bildiğim tek birşey var ki..
O da, bu aralar sıkça telafuz edilen ‘değişim’ sözcüğünün, ortaya konulacak projeleri tam olarak kapsamadığı..
Yine tekrarlıyorum..
Değişimden sözetmek için, projelerin kalitesini anlatmak yetmiyor.
Başlıbaşına bir devrim gerekiyor..
AK Parti, Erdoğan’ın İskenderun’a gelişiyle birlikte bir ‘değişim’ havası yakalayabilir. Ama, değişimi destekleyecek kalıcı vaadler de gerekiyor. Tıpkı, İskenderun’u il yapmak gibi..
Kimse, Başkan Mete Aslan laf oyunu yapıyor sanmasın..
Seçimlerde ‘stratejiler’in de etkisi vardır..
Aslında başkan bir nevi yol gösteriyor..
Elbetteki, her aday kendi potansiyelinden bir ‘seçmen profili’ çıkaracak.
Tekrar ediyorum..
Bu seçim zor geçecek..
Meydanlar ısınacak..
Akıllı olan kazanacak..
Hiçbir aday, ‘sokaktan’ gelen alkışa aldanmasın..
Çünkü sokak akılla değil, duyguyla, heyecanla hareket eder..
Bir anda ‘kahraman’ oluverirsiniz, son bir hafta kapıldığınız heyecanın arasında yok olabilirsiniz..
İskenderun’daki dört adayın seçim mitinglerine bakıp, rahatlıkla şunu söyleyebilirim..
Herkesin elinde bir takım kozlar var..
Kartları dağıtan hep avantajlıdır. Son kartı o oynar..
Görüyorum ki, kağıtlar birer birer açılıyor..
Ben bu oyunu daha çok ‘batak’ oyununa benzetiyorum..
İhalenin kimde kalacağı belli olmuyor.
Ellerdeki kozu da o adaya seçmeni veriyor..
O yüzden seçmene bakıp aldanmayın..
Baş tacı ederler.. Ama aynı sokak bakarsınız ki, sizi aynı şekilde, yani duygusal nedenlerle terk etmiştir..
Dahası.. Sokağın vicdanı olmadığı için, acımasız olur..
Asıl tehlike de odur..
***
UNUTULUYOR SANMAYIN!
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Yerel seçim atmosferine bakıp, yazdıklarımın doğru çıkmasına..
Hiç doğru yazılar, yazanı üzer mi? Evet, üzer..
Eğer, üzerine vazife çıkaracakların, beceriksiz politikaları ‘hatalara’ endekslenmişse, boşuna kürek sallamışlık vardır akan sözcüklerde..
CHP’ye bakıp, bu düşüncemi rahatlıkla söyleyebilirim..
CHP iyi değil bu aralar..
İki ay sonra, sular durulacak..
Ama onlar da yarın öbür gün, “Şu tarihte şunu yazmamış mıydın?” diye o satırların yüzüne çarpılmayacağından emindir.
Adnan Menderes’in dediği gibi..
“- İnsanın unutmak gibi bir kusuru vardır..”
Umarım, 30 Mart sabahı o kusurlar tartışılmaz!
CHP, şunu çok iyi bilsin ki.. İSSOS Otel’de seçim kazanılmaz!
BİZİ ÜZMEYE HAKKIN YOK ŞEHMUS ASLAN!
Tamam.. Zaman zaman atıştık, kent meseleleri üzerinde..
Tamam.. Onun gönlünden geçen aslanla, benimkisi aynı değil..
Tamam.. Birimiz tribünlere oynarken, diğerimiz sahadan vazgeçmedi..
Herşey bir yana, takıntılı hallerimin sebebi uslanmaz yaramaz bir çocuk gibi, Şehmus Aslan’la didişmek.. Gönülbirliğimizin kimyasında mı var, bilmiyorum.. Ama illa ki kızdıracağız birbirimizi.. Bu belki 2 dakika sürer, bilemediniz 2 saat..
Ötesi yoktur anlayacağınız..
Yine sık sık bir araya gelir, dertleşiriz..
Aramızdaki bağın güçlü olmasına bağlarım bunu..
Seven insan kızar, kızdırır..
Ama neticede gönül kırılmaz, sevginin halkaları kopmaz..
Şunu demeye getiriyorum..
Şehmus Aslan’ı severim.. Yalnız hasta hali hiç çekilmiyor:)
Ben miyim çocuk ruhlu, o mu? Tartışılır!
Şaka bir yana.. Hastaneye gider gitmez sarılmak istedim.. Ama yapmadım..
İyileşinceye dek erteledim bu düşüncemi.. Biliyorum ki, Allah’ın izniyle iyileşecek, şifaya kavuşacak!
Ve tekrar İGC’nin başına geçecek..
Ben yine yazacağım.. O beni, ben de onu kızdıracağım..
Dün olduğu gibi, yarın da bu böyle olacak..
Hadi Şehmus Aslan, bizi üzmeye hakkın yok!
Hemen ayağa kalk ki, sarılayım sana!