Fuarın gelişiyle ilgili ilk yazıyı ben yazdım.. Yazdığım günden beri tartışma konusu oldu.. İki meclistir gündemde..
Talep şu..
– Fuar esnafı, yerli olsun..
Haklı bir gerekçe.. Hani bu oran, yüzde 90 olmaz, yüzde 80 olsun..
Olur ya, farklı bir iki etkinlik, İstanbul ya da Ankara menşeli olabilir..
Fuarlar, İskenderun adına bir hareketlilik, bir berekettir..
Gereklidir de..
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in bu konuda samimi duygular içinde olduğunu biliyorum.. Dün aradım, görüştüm..
Aynı ifadeleri kendileri de kullandı..
29 Ekim’le ilgili hazırlık çalışmalarını da paylaştı..
5 Temmuz gibi, Zafer Bayramı coşkusu gibi bir ‘dayanışma’ kültürünün gerekliliğinden sözediyor.. O bakımdan 29 Ekim tarihi önemli..
Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri, planlı ve organize bir çalışma programı içerisinde gerçekleşmeli..
Fuarın, İskenderun’a gelecek olması iyi de, fuarı organize eden firmanın yanlış yol haritası mevcut.. Bir iki yanlışı da yok değil..
Şu uygulamaya bakar mısınız?
Rektörlük’ten izin almış..
Kaymakamlık’tan izin almış..
Emniyet’ten izin almış..
Ama öğreniyorum ki, aynı firmanın başındaki isimler, İskenderun Belediyesi’nden protokol ya da benzer bir hizmet sözleşmesi imzalama gereği duymamışlar..
Yanlış tabi..
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, olaylara vakıf..
Kimin, ne yapmaya çalıştığını görüyor, takip altına alıyor..
Demek ki, firmanın ‘izin’ ve ‘tahsis’ konusundaki yetkili kurum arayışı, Rektörlükle sınırlı değil..
Firmaya önerim şu.. Fuarın kurulacağı alan, İskenderun mücavir alanı içerisinde yer alıyor.. Madem kaç gündür, fuar alanı tartışma konusu.. O halde, İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’e bi zahmet olayın aslını, gidişatını, çalışma prensiplerini, kurulum ve yerli esnafa paylaşım şartlarını şimdiden konuşun..
Fuarın amaçlarını yerine getirmek birinci vazifemiz olsun..
Çünkü, atılacak her adım.. Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in ‘hassas çizgilerim’ dediği, ‘esnafa sahip çıkma’ duygusuyla paralel ölçülerde gerçekleşmeli..
Olayı sadece bir fuar çalışması olarak görmüyorum.. Dedim ya, 29 Ekim önemli..
Mesela, Erdal Yılmaz’ın, ‘İskenderun’da bir konser olsun. Bayrak ve balonlar benden olsun’ lügatına pek katıldığımı söyleyemem..
Belediyenin bütçesini artık sokaktaki vatandaş biliyor.. İçme suyu, çöp ve alt geçit hizmetleri için kaynak arayışlarına girdiğimiz bir dönemde, kentimizde bir konser düzenlemenin ‘lükse’ kaçacağını söyleyebilirim.. Tamam, işin sponsor kısmı var.. Ama, herşey bir yere kadar.. Sponsorlardan daha yerinde ve önemli konularda destek istemek, doğru olmaz mı?
Bana sorarsanız, 39’luların düzenleyeceği bir konser, ünlü sanatçıların vereceği konserden daha başarılı, daha lezzetli ve daha anlamlı olacaktır..
Bu benim şahsi düşüncem..
Geçmiş Zafer Bayramı’yla benzer bir organizasyonun, yine 29 Ekim’de boy göstermesini umut ediyorum..
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’le yaptığımız görüşmede olumlu sinyaller aldım.. Şu sözlerini fazlasıyla önemsedim:
– “Eğer İskenderun, sorunlarını çözecekse, birilerinin bu riskleri alması gerekecek.
Dürüstsek, demokratsak, korkmayacağız, çekinmeyeceğiz.
Ama bir şeyi de bileceğiz. Hepimiz aynı gemideyiz. Sorunları çözmek isteyen siyasetçi ve sorunların çözülmesini isteyen gazeteci, aynı gemide.
Birbirimize ihtiyacımız var!”
Sayın Civelek’in, 29 Ekim açılımını anlamlı buldum..
Ve diyorum ki..
Cesaret bugün için bir fedakârlık gerektiriyorsa, o fedakârlığı hep birlikte yapmalıyız.
ŞEHİT HAYDAR KARAKOLU NE OLACAK?
Bir karakol düşünün.. Otogarın içinde..
Eskisi yıkıldığından, derme çatma bir/iki odada, bilet kesim yerleri arasında hizmet veriyor emniyet mensupları..
Allah yardımcıları olsun..
Hani yukarıda yazdım ya.. İskenderun’da konserlere, festivallere 100 ila 200 bin lira arasında bütçe hazırlıyoruz.. Sponsorlardan da destek istiyoruz..
İşte o sponsorlara, böylesi günlerde ihtiyacımız var..
Sadece bir işadamından sözetmiyorum.. Birleşelim, Sanayi Sitesi’nde aynı yere Şehit Haydar Karakolu’nu kazandıralım..
Milletvekillerini ayağa kaldıralım..
Yerel idarecilere baskı uygulayalım..
Belki de, Otoban gişelerinde yitirdiğimiz şehidimiz Halil’in yüreğimizde bıraktığı o derin acıyı bu şekilde dindirebiliriz..
Hem kendi çağımıza, hem geleceğe şunu ispatlamalıyız..
Sorunları çözecek en iyi ekip, bizleriz!
O gün, bu gündür..
Hadi, görev başına!
BİZDEN KORKMAYIN!
İskenderun Gazeteciler Cemiyeti mevcut yönetimi karşısında, yeni bir oluşumun içerisindeyim.. Sebeplerini daha önce anlattım, yazdım..
Bu süre zarfında, mevcut yönetimin tavrı bizleri yeterince sıkıntıya düşürdü..
Halen bildiğin okuyan, kapalı kutu, şeffaflıktan yoksun bir yönetimle karşı karşıyayız..
Ve görüyorum ki.. Yeni üye listesini, gazetecilere vermekten de çekiniyorlar..
Yeni oluşumun ayak sesleri, onları korkutmuş olmalı..
Korkmasınlar diyorum.. Biz adam yemeyiz.. Ama onların yaptıkları etik değerler açısından şaşırtıcı..
Şunun şurasında kaldı bir hafta..
Varsın o liste onların olsun.. Ama benim diyeceğim şudur:
– İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi vasfını düşürmüştür..
Hiçbir niteliği de kalmamıştır..