Merak ediyorum. Yerel seçimlere yaklaştığımız şu günlerde İskenderun’un durumu hiç konuşulmuş, bunun siyasi tahlili hiç yapılmış mıdır?
Varsa, yoksa eleştiri..
Sadece partiler değil, kişiler arasında da sorun var..
Enerjimizi tartışmalara harcıyoruz.
Bazen de, hizmet kültürünü yokedebilmek için körü körüne dövüşüyoruz..
Sövüyoruz..
Kinleniyoruz..
Yazık ediyoruz kendimize..
Son birkaç gündür, bunun tam tersini yaşıyoruz..
Sakin ve huzurlu..
Beklenen çıkışları, hamleleri gayet yerinde ve olması gerektiği gibi AK Parti yerine getiriyor.
AK Parti son bir kaç haftayı yoğun gündem ve açılışlarla geçiriyor. Acil Servis, Sevgi Evleri’nin protokolü ve Belen’in susuzluğunu gideren törenler oldukça önemli yaptırımlardır. Buna bakıp, seçimlerden sonraki ilk 365 günün bir ‘hizmet haritası’nı çıkarabilir..
Ya da partinin kapanma olasılıkları arasında bir yerel seçim modeli uydurabilirsiniz.
Görüşler açık tabii ki..
Ama bu hizmeti yargılamak yerine, bugün Orhan Karasayar’ın açılışlardaki mutluluğuna ortak olmak gerekiyor.
Ortada İskenderun halkının yararlanabileceği bir durum söz konusu ise, neden teşekkür etmeyi bilmeyelim ki….
Aylardır anlatmak istediğim de buydu..
Görevi hizmet üretmek olan liderlerin, kavgayla ulaşmaya çalıştıkları nokta çıkmaz sokaktır.
İnsanlar, hizmetleriyle anılır..
İşte bu yüzden diyorum ki,
Sükunet olmazsa ne olurun cevabı önemlidir.
Kavga ederek, korku salarak, yıpratmanın bir faydası ve getirisi yok.
Vakit kaybına tahammülümüz kalmadı..
Nasıl da, gün geliyor eleştirebiliyorsak, güzel hizmetler karşısında mutluluk karelerini anlatmak görevimiz olmalı..
Buna ben de dahilim.
Öyleyse istenmeyen ne?
Bu kavramlar etrafında “maraza çıkarılması”.
Yani hoyratlık…
Hepimizin istemediği şey bu.
SU POLİSİMİZ NİYE YOK!
Küresel ısınmanın etkilerini artarak hissettiğimiz şu günlerde ‘tedbir’ mahiyetindeki konferansların askıya alınmasını anlamıyorum..
Dört bir yanımızdaki göller kurumaya başladı ama, bakıyorum ki DSİ’nin çağrıları, Bodrum ve Antalya’da havuzbaşında eğlenen güzellerin magazin görünteleri arasında kayboluyor.
Peki böyle yaptıkları için suyumuz artacak mı?
Hayır!
Bir başka konu.
ABD’nin New York eyaletinde bir damla suyu bile gereksiz yere kullananların tepesine çöken “Su Polisi” görev yapıyor.
Tutanak tutuyor..
Ceza yazıyor..
Peki böyle bir uygulamanın benzeri var mı Türkiye’de?
Hayır!
Biz de su sebil..
Suyu hoyratça kullananlar tam aksine ödüllendirilecek boyutta.
Oysa ben diyorum ki, çevresel uygulamalarda örnek olacaksak, hesabımızı, suyu tasarruflu kullanmak ve çevreye karşı saygılı davranmak kavramlarına göre yapmalıyız.
Suyumuz olsun ya da olmasın, geleceği daha kalıcı ve geçmişten ders alan yeni bir zihniyet üzerine kurmalıyız.
Bence Türkiye’yi, İskenderun’u ve çevremizi rahatlatacak olan şey, herkesin bu düşünceye gelebilmesidir.
İLÇEMİZE TEKRAR HOŞGELDİNİZ SAYIN KAYMAKAMIM!
Dörtyol Kaymakamı Hayri Sandıkçı dün itibariyle yine görevine başladı. Haberin detayını okumuş olmalısınız..
Devlet kademesindeki her görev kutsaldır.
Giden kaymakamımız Dr. Mehmet Gödekmerdan’ın Tarsus’a önemli hizmetler getireceğine hiç şüphem yok.
Ve..
İster mahkeme kanalıyla görevinin başına dönsün ya da hiç gitmemiş olsaydı bile Kaymakam Hayri Sandıkçı’nın yeri ve konumu da tartışılmaz..
Bugün kaymakam sıfatından çok, her iki güzel insanın yaptıklarıyla ilgiliyim..
Dr. Gödekmerdan’ın kısa süredeki gayretlerini de yargılamak kimselerin haddi değil.
Aynı çerçevede, Sayın Hayri Sandıkçı’nın Dörtyol’a ne kadar değer verdiğini, insanlarına ne kadar sıcak davrandığını da bilenlerdenim.
O yüzden daha fazla yorum yapmadan şunu söylemek istiyorum..
Hoşgeldiniz Sayın Kaymakamım..
Tekrardan başladığınız bu kutsal yolda, başarılarınızın devamını diliyorum.