HANİ ÇALIŞANLARA VERDİĞİNİZ SÖZ!

Hatırlarsınız.. Daha bir hafta ya oldu ya da olmadı..
CHP’nin kongresinde Belediye Başkanı Yusuf Civelek, Nihat Karpuz’a hitaben şöyle diyordu:
– Herkes ekmeğinin peşinde.. Üst kadrolar çalışıyorsa, onlara sahip çıkarım. Her kim, İskenderun’un haklarını kolluyorsa, başımın üzerinde yeri var..”
Öğreniyorum ki.. Sayın Civelek ya söylediklerini çabuk unutuyor ya da söylemleriyle ters bir tavır sergiliyor..
Artık herkes biliyor ki.. Yusuf Civelek üst kadrolara sahip çıkan bir anlayış güdüyor, ama güvenlik, temizlik gibi alanlarda görev yapan alt kadro belediye elemanlarının çıkarıldığı bir ortama sessiz kalıyor.. Bu nasıl bir belediyecilik anlayışıdır, anlamak güç! Maksatları, çalışanlar arasında ayırımsa, bunu layıkıyla başarıyorlar anlaşılan..
Oysa, bu insanlarımızdan bazıları yeni evlendi..
Hatta kimileri, borcunu harcını ona göre listeledi..
Şimdi, taşerondur diye çıkarıyorsunuz..
Adaletiniz bu mu?
Sosyal belediyecilik anlayışınız bu mu?
Bir de kalkıyor, milletvekiliniz, ilçe başkanınız AK Parti icraatlarını eleştiriyor..
İşsizlikten yana dem vuruyor..
Halkın, işten çıkarılanların ve onların ailelerinin, bu boş söylemlere kanacağını mı sanıyorsunuz?
Üst kadroların ‘hancı’ olduğu bir dönemde, alt kadroların ‘yolcu’ olması, şaşırtıcı değil mi?
Uzatmayım.. Benden hatırlatması!
Bu durum, vatandaşların belediyeye güvenini sarsar.
Ama çifte standartlara dikkat çekmek de gazetecilerin işidir, unutmayalım..!

KORKU DUVARI BU OLSA GEREK!
HANİ YIKILMIŞTI!
İddia doğruysa, tam bir skandal..
Dakka bir, gol bir! Tam 2010 ile ilgili temennileri yazıyordum ki, bir telefon geldi..
Gencecik bir çocuk.. Pizzacıda çalışıyor.. İskenderun Belediyesi’nden bir sipariş alıyor.. Sıcacık paket elinde, tam x-ray cihazından geçiyor ki, ‘Dıt’ sesi geliyor..
Belediyenin güvenlik elemanları padişahın torunu sanki.. ‘Tekrar geçeceksin’ diyorlar.. Genç çalışan cevap veriyor:
– Beyefendi, ben hep geliyorum. Her gelen dıt sesi karşısında durdurulmuyor ki..”
Güvenlik elemanı ısararlı.. Genç, ‘peki’ diyor ve yine geçiyor..
Ama bu kez, ‘Niye ters bakıyorsun?’ sözüyle önü kesiliyor..
Çocuk konuşacak, müsaade yok!
Alıyorlar bir güzelce, belediyenin merdiven altında hırpalıyorlar..
Bir kişiye karşı, 6-7 güvenlik elemanı.. Üstelik biber gazı da sıkıyorlar, iyi mi?
Bakıyorum da, belediyede güvenlik elemanlarına kadar herkes gergin..
Eğer, vatandaşın rahatça girip çıkacağı bir belediye giriş kapısında bunlar oluyorsa, vay halimize! Girmeyelim, konuşmayalım.. Mümkünse, güvenlik elemanının bir dediğini iki etmeyelim.. Yoksa dayak yiyeceğiz, öyle mi?
“Ben istediğimi yaparım” gibi keyfi türü tutumlar, özgürlüklerimizin korunmasında en çok güvenmemiz gereken makamlara yakışmıyor. Hem de hiç yakışmıyor!

NİHAT KARPUZ GÖREVE!
Tekel işçileriyle ilgili, kongrede yaptığınız konuşmayı unutmadım.. AK Parti’ye vurup, kendi belediyesinin yaptığına sessiz kalan bir Nihat Karpuz’u düşünemiyorum.. Eğer ki, Nihat Karpuz.. Söylediklerinin doğruluğuna, insanları inandıracaksa, o halde belediyedeki işten çıkarılma olayına sessiz kalmamalıdır..
Buyrun, sizden bu konuda bir açıklama yapmanızı bekliyorum!

İLK DERS!
Yılın ilk Pazartesi günü diye, yazıya iyimser sözlerle başlamayı düşünüyorum..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in moda deyimiyle, ‘2010’da herşey çok daha güzel olacak’ sözünü listenin başına alıp, yeni yılda bir rapor tutmaya karar verdim..
Bu bitmek, tükenmek bilmeyen siyasi gerginliği asgariye çekmenin sade, basit ve anlaşılır yolları üzerinde bir çalışma yaptım.
İşte 9 maddelik “uzlaşma planı”:
BİR:
Bir yıl boyunca dilimizden şu cümleyi eksik etmeyelim:
“Herkes kendi hayatını yaşar. Her yiğidin yoğurt yiğişi ayrıdır”.
İKİ: “Halk” diye bir bütün olduğumuzu unutalım.. Bir halk var.. Ama halktan bazısı iyimser, bazısı maraz çıkarıyor olabilir.. Bazısı, İskenderun için iyi şeylerin yapıldığına inanır, bazısı alayını yalnış bulur.. Bu fikri olgunluğa erişelim, hizmetin dini, dili, ırkı olmaz, çalışmaya devam diyelim..
ÜÇ: İskenderun’da heyecan yok diye yazı yazanlara, “yoldan çıkmışlar”, “doğru yola getirilmeleri gereken gazeteciler” muamelesi yapmaktan vazgeçelim..
DÖRT:
Pac Meydanı için alternatif öneriler sunmaya çalışanlara, “Şov yapıyorlar”, “Dik fikirli” muamelesi yapmaktan vazgeçelim..
BEŞ:
Yeni yılda belediyenin üst kadroları için, ‘Herkes ekmeğinin peşinde. Ben çalışanın arkasındayım’ diyen bir belediye başkanı, yaklaşık 90-95 güvenlik elemanın işine son verilmesi hususunda da aynı anlayış ve aynı ısrar çerçevesinde yaklaşmalıdır..
ALTI:
Yusuf Civelek’in yanında olanlar, Nihat Karpuz’lu bir CHP’ye üye olduklarının, Yusuf Civelek’in ‘ayırdaşlarıyla’ birlikte Nihat Karpuz’un da aynı parti çatısında İskenderun’a hizmet vermesi gerektiğinin farkına varmasını sağlayalım..
YEDİ: Yeni bir yıl geliyor diye bütün bir yıl belediyenin muhasebesini yaparak, yanlışlara ‘kin’ ve ‘öfke’ okuyarak geçiren de bizdendir, belediyen hizmet ayağına destek veren AK Parti, CHP ve MHP’nin kadroları da bizdendir..
SEKİZ: Kimse kimsenin hükümdarı değildir.. Kimse kimsenin siyasi yaşam tarzına karışamaz.. Kimse, bir odanın veya STK’nın çalışma prensiplerine karışamaz.. Yeter ki, herkes bu güzel kentin menfaatleri için çalışsın..
DOKUZ: 2009’da hizmeti savunurken ne diyorduk:
“Herkes eşittir, hizmette siyaset olmaz, bir bütün olmak için de partili olmak gerekmiyor. Herkes konuşacak”.
O zaman 2010 İskenderun’un da, “Eğer siyaset gütmeye devam edecekseniz, sana ne benim tepkimden” diye savunabiliriz..
Tabii eğer “ilke” bizim için bir anlam ifade ediyorsa..!

2009’UN KARNESİ!
YUSUF CİVELEK: 2009’un bitiminde şöyle bir cümle kullandı:
“Anlatıldığınız kadar tanınırsınız.” Kesinlikle doğru bir söz.. Umarım 2010’da, ekibiyle, kurmaylarıyla, grubuyla ve hizmetleriyle ortaya koyacağı hedefleri yeterince anlatır.. Olaylara iyimser ve farklı açıdan baktığını biliyorum.. Ama herşeye rağmen, İskenderun Belediyesi’nin 2009’daki başarı grafiğini yükseltmek istiyorsa, söylemleri ve yaptıklarında net olmalıdır diye düşünüyorum. Neticede, iyi olmak çözüm getirmiyor.. İyi bir lider,

GÜRSEL ÖZTÜRK: Garnizon Komutanı Tuğgeneral Gürsel Öztürk’ün iyi niyeti ve samimi düşünceleri, 2009’un en pozitif gelişmesiydi, diye düşünüyorum.. Müthiş bir enerji sağladı İskenderunlular’a.. Ben bu duyguyu iyi bilirim.. Kent gündeminin bezdiriciliği, bunaltıcılığı, fenalığı, karşısında, etrafa yaydığı farklı fikirler, olumlu düşüncelerle, projelerle bu kadar mı güzel yansıtılır İskenderun sevdası?
Helal olsun.. Vallahi helal olsun..

YUSUF CİNEL: Sevgili emniyet müdürümüzün, şen kahkahası, espirileri, İskenderunluluk bilinci, ta Trabzon’dan estirdiği güzel yaklaşımlarıyla bir ‘dayanışma’ karakterine sığacak kadar iyi bir emniyet mensubu olduğunu gösterdi.. Yeni yılda, aynı çalışma azmini, ekibiyle birlikte sürdüreceğini biliyorum.

ŞEREFETTİN CANDA: En büyük övgüyü o hak ediyor.. Sayın Rektörün azmi takdire şayan.. Hatay’ın dört bir yanını yeni MYO’larla donattı. Üç yıl önce, MKÜ üzerinde yoğunlaşan ‘kapalı kutu’ renksiz ve cansız bir akademik kurumu, yeni hedefleriyle, çağdaş bir yapıya dönüştürdü. Müthiş bir insandır Şerefettin Canda..  2009’un son gününde telefonla görüştük.. Heyecanını önemsiyorum.. Yok böyle bir akademisyen.. Koşuyor, yaşatıyor..

ORHAN KARASAYAR: Keşke gülümsese.. Gülümsemeye alışsa.. Tamam, sessiz ve konuşkan olmayan bir siyasetçi, ama hiç önemli değil.. Bugüne kadar yaptıklarını yerlileştirebildikten sonra isterse hep sessiz kalsın.. Yeter ki, çalışma yoğunluğu bitmesin hiç..

ŞEFİK ÇİRKİN: Halk dilini iyi kullanan bir siyasetçi.. Korkusuz, cesaretli..
Ne yapacağını bilen, sakin bir kararlılık içinde.. MHP’nin başında Şefik Çirkin olunca, niyet de temiz oluyor.. Gündemle ilgili analizleri ve çözüm yollarına ilişkin tespitleri yerinde.. Ne fazla vurgulu.. Ne de az… ‘Kararında umut beslemek’ dedikleri bu olsa gerek..

MECLİS ÜYELERİ: Herkes onları konuşuyor, onlar da hizmet için konuşuyor, koşturuyor.. Bence, 2009’un en güzel mimarları arasında onlar da var.. Meclis üyelerinin farklı konu ve görüşlerde yansıttıkları atmosferde kalem tutmak her daim güzel..

İŞ DÜNYASI: Baştan sona iyi anlatılmış bir ekonomik hikayenin baş oyuncularını yazmamak olmaz.. Ne kriz, ne de siyasi belirsizlik içerisinde zerre kadar durmadılar, yoldan şaşmadılar.. Dengeli, abartısız, gerçekçi ve çalışkan oldular.. İsim vermeden, tüm sanayici ve işadamlarımızı kutluyorum.. Bugün eğer, Hatay’da işsizlik rakamı yüzde 17.7’yi buluyorsa, iş dünyasının olmadığı bir İskenderun’u, asla ve kat’a düşünmek bile istemiyorum.. İyi ki varsınız!

UYARI: Sakın, İskenderun’dan veya Türkiye gündeminden bezdik falan deyip sırt çevirmeyin.. İskenderun için her kim bir çivi çakıyorsa, onu baştacı etmek, yanında durmak görevimiz olmalı..! Bu ülkede veya bu kentte yanlışlar varsa, doğruların da olduğu da aşikardır. Yeter ki, ‘doğrulukta’ çoğunluk olalım.. Gerisi gelir, evelallah!

KEŞKELERDEN BİR LİSTE!
MUSA KURŞUN: Keşke bu yıl, üzerindeki siyasi ‘durgunluktan’ vazgeçip gerektiğinde herkesi karşısına alabilecek bir AK Parti ilçe başkanı portresi çizse..

NİHAT KARPUZ: Keşke 2010\’da ‘ayırdaşların’ sözüne kulak verse de, “Özür dilerim. Ben nerede hata yaptım, gelin birlikte tartışalım” deyip, kendini hoşgörü kollarına atsa..

MUSTAFA KALELİ: Keşke, Türkiye Değişim Partisi’nde yanına tüm ekibini alıp, ‘sol’ içinde ‘biz de varız’ hareketi başlatsa ve “Evet, isyan” dese..

AZİZ YAZAR: Keşke bir basın toplantısı düzenleyip, kamuoyunun önünde CHP İlçe Başkanı Nihat Karpuz’la sorunum yok diye konuşsa…

REMZİ ÇAYLI: Keşke “Yeter artık, yorulduk yahu…” falan diyerek, tıpkı Sıtkı Akın gibi odadan emekliye ayrılma kararı alsa..

CENGİZ GÜL: Keşke, basına karşı hiçbir işe yaramayan açıklamalar yapmasa ve ölçüsüz, kıvamı kaçmış ‘Fotomaç gibi gazetelerde çıkıyoruz. İskenderun basını nerede?’ şeklindeki gereksiz hedef göstermelerden uzaklaşsa da, “mazlum”u oynasa…

YAVUZ SELİM YIKICI: Keşke daha yakın ve daha espriden anlar bir yıl geçirmek için yeni yıla Cem Yılmaz\’ın “Yahşi Batı” filmiyle başlasa..

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.