Son 150 yılın en önemli ekonomik alanı enerji..Küresel rekabette sanayimizin ve ekonomimizin gelişerek ayakta kalabilmesi için sürdürelebilir, güvenilir ve kaliteli enerji şarttır.Bugün, dağıtım esnasında ülkemizin kaybettiği oranlar yüzde 25 olunca, kaynakların verimsiz kullanılması sonucu ortaya çıkan maliyeti daha net okuyabiliyoruz.Durum böyle olunca, bu olumsuz tabloyu, rakamları ve beklentileri yazmak kaçınılmaz oluyor..Aslında enerji Türkiye’nin sorunu.. Ama bölgesel by-pass’larla envanter çıkarmak daha kolay..MÜSİAD, geçtiğimiz haftalarda bunu yaptı..Nedir bu?Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Hatay Şubesi’nin bir dosya halinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’e ilettiği “Hatay’daki Enerjiye Genel Bakış”ı konu alan sektörün tomografisi..Sonuçların detaylarına baktığımızda içler acısı bir tablo görmek mümkün.Niçin böyle diyorum?Can alıcı nokta şu:- Türkiye’nin 2007’deki 60 milyar dolar dış ticaret açığının yüzde 55’i olan 34 milyar doları enerji ithalatından kaynaklanıyor.- Enerji yoğunluğu, OECD ülkelerinde ortalama 0.19’iken, ülkemizde bu oran 0.38’dir.Demem o ki, enerjiyi OECD verilerine göre iki kat daha verimsiz kullanıyoruz.Türkiye’deki tabloya bakarak, enerjiyi hoyratça kullandığımız sonucu ortaya çıkabiliyor. Ancak, Hatay’ın genel fotoğrafı daha çok, yatırımlardaki imkansızlıklara işaret ediyor.Yoksa, Hatay diğer illere nazaran daha şanslı..Şansı her ne kadar yaver gitse de, yatırımlarla ilgili pürüzlerin giderilmediği ortada..Gelin, MÜSİAD’ın, Bakan Güler’e takdim ettiği dosyadaki ‘doğasal’ şansımızı birlikte irdeleyelim..Bir: Hatay, rüzgar çeşitliliği ve verimliliği bakımından Türkiye’nin ilk 5 ili içerisinde gösteriliyor.İki: Güneş enerjisi bakımından güneyde olması ve Arap yarımadasına en yakın il olması, Hatay’a cazibe kazandırıyor.Peki, nedir Hatay’ın sıkıntısı?Parmak hesabıyla sayalım:1- Akarsuyumuz var, ama barajımız ve hidroelektrik santralimiz yok!2- Türkiye’nin en büyük ovasına (Amik Ovası) sahip, fakat biyoyakıt üretemiyoruz!3- Yılın 10 ayı güneş, üzerimize tepeden vuruyor, gelin görün ki, başımızın üzerinde parlayan bu mucizeyi enerji sektörüne kazandırabilme adına tek bir yatırıma tanık olamıyoruz.Raporun detaylarına girdikçe karamsar bulutlar tepemize çöküyor.Şans, doğasal etkenlerle kapımızı defalarca tekmeliyor, ama biz bu durumu görmezden geliyoruz.Şimdi sıkı durun.Elektrik enerjisi tüketiminde ilk sekizdeyiz..Yatırım yapılan iller sıralamasında ise maalesef 50’li sıralarda diz çökmüşüz.Peki, koca Hatay’da hiç mi yatırım yok?Var tabii ki..O da, Samandağ-Yayladağı ilçeleri sınırları içerisinde yer alan, rüzgar enerjisine yönelik bir yatırımla sınırlı, o kadar!MÜSİAD Hatay Şubesi, işte bu bağlamda enerji açığını görüyor, uyarıyor, beklentileri de sıralıyor..Nedir bunlar?- Suriye ile ortak yapımı tasarlanan Dostluk Barajı’nın inşaa edilmesi..- Hatay’ın rüzgar potansiyelinden faydalanmak. Topboğazı ve Sarıseki mevkilerinde rüzgarın yeterlilik ölçümlerinin yapılarak, bir yenilenebilir enerji kaynağının bölgemize kazandırılması..- Reyhanlı ve Erzin ilçelerinde kalan termal kaynakların enerjiye dönüştürülmesi..- İskenderun Arsuz arasındaki Gülcihan Kurtbağı Köyü’nde bulunan, yüzyıllardan beridir yandığı rivayet edilen ve halk adıyla ‘yanan taş’ olarak simgelenen mevkide büyük büyük bir gaz rezervi olduğu düşüncesiyle, ilgili kurumlar tarafından çalışmaların başlatılması..- Doğalgazın Hatay’a ve özellikle sanayi şehri olan İskenderun’a aktarılması..- Mısır’la yapılan anlaşma gereği getirilecek doğalgazın Kilis üzerinden Türkiye’ye giriş yaptırılacağı bilinmektedir. Hatay’ın kalkınmışlık haritası gözönünde bulundurulduğunda, dağıtım merkezlerinin de Hatay’a yakın olması sebebiyle ‘Kilis’ bileşkesinin tekrar gözden geçirilerek, alternatif olarak Hatay’ın düşünülmesi..- Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı açılışıyla birlikte o yörede oluşan tesisleşmeden, devlet yatırımlarından ve yabancı yatırımlardan Hatay’ın yararlanabilmesi..- Güneş ışığı bakımından, yenilenebilir enerji kaynaklarından en verimli ve masrafsız şekilde yararlanılması, ar-ge çalışması yapılarak, sanayi bölgelerinde kurulacak güneş panelleriyle enerji tasarrufu sağlanması..- Enerji bakanlığının bahçesine kurulan enerji ağacı gibi örneklerin çoğaltılması ve bu konuda Hatay’ın pilot bölge olarak kabul edilmesi..- Enerji nakil hatlarının yeraltına alınarak, kayıpların ve yapranmaların önlenmesi..- Türkiye’de sanayi elektrik fiyatı 9 cent/kwh’iken, bu rakamın OECD ülkelerindeki gibi 6 cent/kwh’ya veya makul bir seviyeye çekilmesi..Beklentiler ortada..Aslında satırbaşlarını iyi okuduğumuzda, verimli bir çalışma başlatmak mümkün..Dediğim gibi..MÜSİAD Hatay Şubesi, bölgemizin enerji açılımlarına yönelik önemli adımlar atıyor..Özetle işin özü şu:Beklentilerimizi, yatırım planı ve hedeflerimizi görmeden, geleceğe saygı duymadan, ekonomik kalkınma olmaz..MÜSİAD Hatay Şubesi, bize işte bunu anımsattı..
HATAY’DA ENERJİ VE BEKLENTİLER..
Son 150 yılın en önemli ekonomik alanı enerji..
Küresel rekabette sanayimizin ve ekonomimizin gelişerek ayakta kalabilmesi için sürdürelebilir, güvenilir ve kaliteli enerji şarttır.
Bugün, dağıtım esnasında ülkemizin kaybettiği oranlar yüzde 25 olunca, kaynakların verimsiz kullanılması sonucu ortaya çıkan maliyeti daha net okuyabiliyoruz.
Durum böyle olunca, bu olumsuz tabloyu, rakamları ve beklentileri yazmak kaçınılmaz oluyor..
Aslında enerji Türkiye’nin sorunu.. Ama bölgesel by-pass’larla envanter çıkarmak daha kolay..
MÜSİAD, geçtiğimiz haftalarda bunu yaptı..
Nedir bu?
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Hatay Şubesi’nin bir dosya halinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’e ilettiği “Hatay’daki Enerjiye Genel Bakış”ı konu alan sektörün tomografisi..
Sonuçların detaylarına baktığımızda içler acısı bir tablo görmek mümkün.
Niçin böyle diyorum?
Can alıcı nokta şu:
– Türkiye’nin 2007’deki 60 milyar dolar dış ticaret açığının yüzde 55’i olan 34 milyar doları enerji ithalatından kaynaklanıyor.
– Enerji yoğunluğu, OECD ülkelerinde ortalama 0.19’iken, ülkemizde bu oran 0.38’dir.
Demem o ki, enerjiyi OECD verilerine göre iki kat daha verimsiz kullanıyoruz.
Türkiye’deki tabloya bakarak, enerjiyi hoyratça kullandığımız sonucu ortaya çıkabiliyor. Ancak, Hatay’ın genel fotoğrafı daha çok, yatırımlardaki imkansızlıklara işaret ediyor.
Yoksa, Hatay diğer illere nazaran daha şanslı..
Şansı her ne kadar yaver gitse de, yatırımlarla ilgili pürüzlerin giderilmediği ortada..
Gelin, MÜSİAD’ın, Bakan Güler’e takdim ettiği dosyadaki ‘doğasal’ şansımızı birlikte irdeleyelim..
Bir: Hatay, rüzgar çeşitliliği ve verimliliği bakımından Türkiye’nin ilk 5 ili içerisinde gösteriliyor.
İki: Güneş enerjisi bakımından güneyde olması ve Arap yarımadasına en yakın il olması, Hatay’a cazibe kazandırıyor.
Peki, nedir Hatay’ın sıkıntısı?
Parmak hesabıyla sayalım:
1- Akarsuyumuz var, ama barajımız ve hidroelektrik santralimiz yok!
2- Türkiye’nin en büyük ovasına (Amik Ovası) sahip, fakat biyoyakıt üretemiyoruz!
3- Yılın 10 ayı güneş, üzerimize tepeden vuruyor, gelin görün ki, başımızın üzerinde parlayan bu mucizeyi enerji sektörüne kazandırabilme adına tek bir yatırıma tanık olamıyoruz.
Raporun detaylarına girdikçe karamsar bulutlar tepemize çöküyor.
Şans, doğasal etkenlerle kapımızı defalarca tekmeliyor, ama biz bu durumu görmezden geliyoruz.
Şimdi sıkı durun.
Elektrik enerjisi tüketiminde ilk sekizdeyiz..
Yatırım yapılan iller sıralamasında ise maalesef 50’li sıralarda diz çökmüşüz.
Peki, koca Hatay’da hiç mi yatırım yok?
Var tabii ki..
O da, Samandağ-Yayladağı ilçeleri sınırları içerisinde yer alan, rüzgar enerjisine yönelik bir yatırımla sınırlı, o kadar!
MÜSİAD Hatay Şubesi, işte bu bağlamda enerji açığını görüyor, uyarıyor, beklentileri de sıralıyor..
Nedir bunlar?
– Suriye ile ortak yapımı tasarlanan Dostluk Barajı’nın inşaa edilmesi..
– Hatay’ın rüzgar potansiyelinden faydalanmak. Topboğazı ve Sarıseki mevkilerinde rüzgarın yeterlilik ölçümlerinin yapılarak, bir yenilenebilir enerji kaynağının bölgemize kazandırılması..
– Reyhanlı ve Erzin ilçelerinde kalan termal kaynakların enerjiye dönüştürülmesi..
– İskenderun Arsuz arasındaki Gülcihan Kurtbağı Köyü’nde bulunan, yüzyıllardan beridir yandığı rivayet edilen ve halk adıyla ‘yanan taş’ olarak simgelenen mevkide büyük büyük bir gaz rezervi olduğu düşüncesiyle, ilgili kurumlar tarafından çalışmaların başlatılması..
– Doğalgazın Hatay’a ve özellikle sanayi şehri olan İskenderun’a aktarılması..
– Mısır’la yapılan anlaşma gereği getirilecek doğalgazın Kilis üzerinden Türkiye’ye giriş yaptırılacağı bilinmektedir. Hatay’ın kalkınmışlık haritası gözönünde bulundurulduğunda, dağıtım merkezlerinin de Hatay’a yakın olması sebebiyle ‘Kilis’ bileşkesinin tekrar gözden geçirilerek, alternatif olarak Hatay’ın düşünülmesi..
– Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı açılışıyla birlikte o yörede oluşan tesisleşmeden, devlet yatırımlarından ve yabancı yatırımlardan Hatay’ın yararlanabilmesi..
– Güneş ışığı bakımından, yenilenebilir enerji kaynaklarından en verimli ve masrafsız şekilde yararlanılması, ar-ge çalışması yapılarak, sanayi bölgelerinde kurulacak güneş panelleriyle enerji tasarrufu sağlanması..
– Enerji bakanlığının bahçesine kurulan enerji ağacı gibi örneklerin çoğaltılması ve bu konuda Hatay’ın pilot bölge olarak kabul edilmesi..
– Enerji nakil hatlarının yeraltına alınarak, kayıpların ve yapranmaların önlenmesi..
– Türkiye’de sanayi elektrik fiyatı 9 cent/kwh’iken, bu rakamın OECD ülkelerindeki gibi 6 cent/kwh’ya veya makul bir seviyeye çekilmesi..
Beklentiler ortada..
Aslında satırbaşlarını iyi okuduğumuzda, verimli bir çalışma başlatmak mümkün..
Dediğim gibi..
MÜSİAD Hatay Şubesi, bölgemizin enerji açılımlarına yönelik önemli adımlar
atıyor..
Özetle işin özü şu:
Beklentilerimizi, yatırım planı ve hedeflerimizi görmeden, geleceğe saygı duymadan, ekonomik kalkınma olmaz..
MÜSİAD Hatay Şubesi, bize işte bunu anımsattı..