MKÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu öğrencileriyle ilk kez, belediye kültür sarayındaki söyleyişide tanıştık. Belki ilk kez hatırlanıyor olmanın verdiği heyecanla, etrafa ışıl ışıl gözlerle bakıyorlardı.Birkaç ay önceydi.. Belediye Başkanı Mete Aslan’la kurdukları iletişim köprüsünü henüz unutabilmiş değilim. Saatlerce süren bir söyleyişinin ardından müthiş bir bilgi fırtınası esiyordu.Bununla kalsa iyi..O ne sevgi paylaşımı öyle..O ne sımsıcak sohbet havası öyle..Açıkça itiraf etmeliyim ki, çoğu zaman üniversiteli gençler hakkında, karamsar fikirlere kapıldığım oluyordu..Hayata, güncel sorunlara karşı ilgisiz bulurdum kendilerini.. Ama turizm öğrencilerini tanıdıkça, onların iç dünyasına girince, nasıl da kocaman bir yüreğe sahip olduklarını da yakından gördüm..Biliyorsunuz ki; turizm öğrencileri gibi, Su Ürünleri Fakültesi ile Meslek Yüksekokulu öğrencileri de eğitim görüyor, bu güzel kentte..Dikkatinizi çekiyor mu, bilmiyorum.. Hepsiyle de ilgisiziz..Sanki etrafımızda görmek istemiyoruz..Sıkıntılarına çare olabilmek için, çaba sarfetmiyoruz..Hepsini geçtim..Üniversite kapısından geçip, onlarla diyalog bile kurmuyoruz..Genç beyinlerden faydalanmayı bile beceremiyoruz..İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu’nun emek ve gayretlerini, belediye başkanımızın katkılarını ve paylaşımlarını biliyorum.. Peki ya geride kalan bunca STK’lar, baba kurumlar nerede?Yıllardır tartışıyoruz..İskenderun Kampüsü kurulursa, şu kadar para gelecek, kent insanına falanca katkı sağlayacak diye..Bu da gösteriyor ki, olayın parasal kısmıyla alakalıyız!..Değilse, şu soruların cevabını kim verecek bana?* Öğrencinin sosyal hak ve kazanımlarına sunacağımız hiç bir katkı olmayacak mı?Yalnızlık üniversite gençliğinin kaderi mi olacak?Onlarla, diyalog pencerenizi hep kapalı mı bırakacaksınız?Sanki hepsi birer potansiyel suçluymuş gibi..Kimse çıkıp, ‘nereden çıkarıyorsunuz bunları, bence abartıyorsun’ demesin!Nedenine gelince..***KALABALIKTA YALNIZLIK!Dün, iskenderunhaber.com’da haberleri takip ediyorum.. Sağ alt köşede, MKÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik MYO öğrencilerinden Erkan Karagüven’in yazısına takıldım..Yazıyı okuyunca üzüldüm..Hatta içerledim..İskenderunlu’nun ilgisiz yaklaşımına isyan ettim..Nasıl insanlarız biz öyle..Ne zamana kadar toplumsal feryatlara seyirci kalacağız..Ne demek istediğimi, Erkan Karagüven’in yazısını okuyunca daha iyi anlayacaksınız..Şöyle başlıyor:“İskenderun’da kaç kişi 4 yıllık Turizm İşletmeciliği olduğunu biliyor? Sanırım çok az.. Geçenlerde markete gittik arkadaşımla kasiyer gayet sıcakkanlı biriydi, aramızda şöyle bi konuşma geçti..Kasiyer: -Öğrenci misiniz?Ben: -Evet.Kasiyer: -Bölüm nedir?Ben: -Turizm İşletmeciliğiKasiyer: -İskenderun’da turizm var mı? İki yıllık mı?Ben: – (Önce şaşkın ve bu sorudan bıkmış bi bakış) Hayır 4 yıllık.. Sanırım bunun adı kalabalıkta yalnızlık.. Varlığımızdan bile haberdar olunmayan bi şehirde yaşıyoruz 600 kişilik turizm öğrencileri..”***Net ve açık söyleyin bana..‘Kalabalıkta yalnızlık’ sözcüğü, sizi de etkilemedi mi?..Böylesine bir sahipsizliği, koca 300 binlik nüfusa yakıştırıyor musunuz?Yazının dahası var.. Asıl önemli olan kısım.. Şöyle bitiyor:“Aslında daha önemli bir konu var, okulun bitmesine sadece birkaç hafta kaldı. Türkiye’nin tartışmasız en güzel körfezine sahip İskenderun’da okuyan biz turizm öğrencilerinin staj konusu sürekli kafamızı kurcalıyor.. Aklımıza gelen binbir fikrin arasında neden hiç İskenderun yok? Turizm potansiyeli bu kadar yüksek, başka bir yer var mıdır, bilinmez. Ama hiçbir turizm öğrencisinin stajları için İskenderun’u seçemeyeceği kesin. Çünkü staj yapabilecekleri bir yer yok.. Bizden bihaber yaşayan İskenderun, yaz mevsiminde bizim onu terketmemize sebep oluyor..”Özüyle, sözüyle yazı bu!Ben bu yazıdan çok şey çıkardım.. Ama yetmez!Birileri de çıkarmalı..Hani, basın mensupları önünde “İskenderun’a fakülteleri getiriyoruz” diyenler de çıkarmalı..Kampus inşaatı karşısında reklamla, hatıra fotoğraflarıyla sonucun netleşmediğini göremeyenler de çıkarmalı..Yoksa, daha birçok üniversitelinin ağzından, bir yaz ayında “İskenderun’u terkediş” hikayesini okuyacaksınız..!
İSKENDERUN’U TERKEDİYORUZ!
MKÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu öğrencileriyle ilk kez, belediye kültür sarayındaki söyleyişide tanıştık. Belki ilk kez hatırlanıyor olmanın verdiği heyecanla, etrafa ışıl ışıl gözlerle bakıyorlardı.
Birkaç ay önceydi.. Belediye Başkanı Mete Aslan’la kurdukları iletişim köprüsünü henüz unutabilmiş değilim. Saatlerce süren bir söyleyişinin ardından müthiş bir bilgi fırtınası esiyordu.
Bununla kalsa iyi..
O ne sevgi paylaşımı öyle..
O ne sımsıcak sohbet havası öyle..
Açıkça itiraf etmeliyim ki, çoğu zaman üniversiteli gençler hakkında, karamsar fikirlere kapıldığım oluyordu..
Hayata, güncel sorunlara karşı ilgisiz bulurdum kendilerini..
Ama turizm öğrencilerini tanıdıkça, onların iç dünyasına girince, nasıl da kocaman bir yüreğe sahip olduklarını da yakından gördüm..
Biliyorsunuz ki; turizm öğrencileri gibi, Su Ürünleri Fakültesi ile Meslek Yüksekokulu öğrencileri de eğitim görüyor, bu güzel kentte..
Dikkatinizi çekiyor mu, bilmiyorum..
Hepsiyle de ilgisiziz..
Sanki etrafımızda görmek istemiyoruz..
Sıkıntılarına çare olabilmek için, çaba sarfetmiyoruz..
Hepsini geçtim..
Üniversite kapısından geçip, onlarla diyalog bile kurmuyoruz..
Genç beyinlerden faydalanmayı bile beceremiyoruz..
İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu’nun emek ve gayretlerini, belediye başkanımızın katkılarını ve paylaşımlarını biliyorum..
Peki ya geride kalan bunca STK’lar, baba kurumlar nerede?
Yıllardır tartışıyoruz..
İskenderun Kampüsü kurulursa, şu kadar para gelecek, kent insanına falanca katkı sağlayacak diye..
Bu da gösteriyor ki, olayın parasal kısmıyla alakalıyız!..
Değilse, şu soruların cevabını kim verecek bana?
* Öğrencinin sosyal hak ve kazanımlarına sunacağımız hiç bir katkı olmayacak mı?
Yalnızlık üniversite gençliğinin kaderi mi olacak?
Onlarla, diyalog pencerenizi hep kapalı mı bırakacaksınız?
Sanki hepsi birer potansiyel suçluymuş gibi..
Kimse çıkıp, ‘nereden çıkarıyorsunuz bunları, bence abartıyorsun’ demesin!
Nedenine gelince..
***
KALABALIKTA YALNIZLIK!
Dün, iskenderunhaber.com’da haberleri takip ediyorum.. Sağ alt köşede, MKÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik MYO öğrencilerinden Erkan Karagüven’in yazısına takıldım..
Yazıyı okuyunca üzüldüm..
Hatta içerledim..
İskenderunlu’nun ilgisiz yaklaşımına isyan ettim..
Nasıl insanlarız biz öyle..
Ne zamana kadar toplumsal feryatlara seyirci kalacağız..
Ne demek istediğimi, Erkan Karagüven’in yazısını okuyunca daha iyi anlayacaksınız..
Şöyle başlıyor:
“İskenderun’da kaç kişi 4 yıllık Turizm İşletmeciliği olduğunu biliyor? Sanırım çok az..
Geçenlerde markete gittik arkadaşımla kasiyer gayet sıcakkanlı biriydi, aramızda şöyle bi konuşma geçti..
Kasiyer: -Öğrenci misiniz?
Ben: -Evet.
Kasiyer: -Bölüm nedir?
Ben: -Turizm İşletmeciliği
Kasiyer: -İskenderun’da turizm var mı? İki yıllık mı?
Ben: – (Önce şaşkın ve bu sorudan bıkmış bi bakış) Hayır 4 yıllık..
Sanırım bunun adı kalabalıkta yalnızlık.. Varlığımızdan bile haberdar olunmayan bi şehirde yaşıyoruz 600 kişilik turizm öğrencileri..”
***
Net ve açık söyleyin bana..
‘Kalabalıkta yalnızlık’ sözcüğü, sizi de etkilemedi mi?..
Böylesine bir sahipsizliği, koca 300 binlik nüfusa yakıştırıyor musunuz?
Yazının dahası var.. Asıl önemli olan kısım.. Şöyle bitiyor:
“Aslında daha önemli bir konu var, okulun bitmesine sadece birkaç hafta kaldı. Türkiye’nin tartışmasız en güzel körfezine sahip İskenderun’da okuyan biz turizm öğrencilerinin staj konusu sürekli kafamızı kurcalıyor..
Aklımıza gelen binbir fikrin arasında neden hiç İskenderun yok? Turizm potansiyeli bu kadar yüksek, başka bir yer var mıdır, bilinmez. Ama hiçbir turizm öğrencisinin stajları için İskenderun’u seçemeyeceği kesin. Çünkü staj yapabilecekleri bir yer yok.. Bizden bihaber yaşayan İskenderun, yaz mevsiminde bizim onu terketmemize sebep oluyor..”
Özüyle, sözüyle yazı bu!
Ben bu yazıdan çok şey çıkardım.. Ama yetmez!
Birileri de çıkarmalı..
Hani, basın mensupları önünde “İskenderun’a fakülteleri getiriyoruz” diyenler de çıkarmalı..
Kampus inşaatı karşısında reklamla, hatıra fotoğraflarıyla sonucun netleşmediğini göremeyenler de çıkarmalı..
Yoksa, daha birçok üniversitelinin ağzından, bir yaz ayında “İskenderun’u terkediş” hikayesini okuyacaksınız..!