Ben, “Söz söylenmez sözüm üstüne..” diyen köşecilerden değilim..
Sözüm üstüne her zaman söz söylenir..
Yeter ki benim söyleyeceğim sözlere de tahammül edilsin..
İskenderun Belediyesi’nden çıkarılan elemanlarla ilgili yaptığımız haber çok tartışıldı.
Farklı görüş ve yorumlar geldi. Köşeme taşıdığım bilgiler ışığında beni ilk arayan İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek oldu..
Konuya ‘profesyonel sistem gereği’ vurgusu yaptı ve ekledi:
“- Amacımız kimseyi rencide etmek değildir. Ancak, ben olaylara profesyonel anlamda bakıyorum ve profesyonel bir iş istiyorum. Hiçbir zaman kadrolaşma konularına sıcak bakmadım. Çünkü, geldiğim günden beri İskenderun Belediyesi’nin kurumsallaşması adına çalıştım.”
Dikkat ettiniz mi? Sayın Civelek’in ‘kurumsallaşma’ vurgusunu anlıyorum..
“Kurumsallaşma” gibi büyülü bir söz söyleyince peşine takılanı da çok olur.
Bu sonucun getirdiği şartlardan biri de şu..
– İskenderun Belediyesi yol geçen hanı değildir.. Oturana iş yok..
Anladığım kadarıyla, güvenlik işinde bugüne dek 160 personel çalışıyordu.
Başkan Civelek işte bu noktayı hatırlatıyor, şöyle diyor:
– Aralarında fonksiyonel açıdan yetersiz olanlar çıkarıldı..
Kaç kişi bunlar?
Yaklaşık 30 personel..
Tam bu sırada telefonun öteki ucundan, ‘kalite’ sözünü anımsatıyor..
Nedir o? Başkan Yusuf Civelek’ten dinleyelim:
“Güvenlikte bu zaafiyeti ortadan kaldırmak için 160 kişilik kadroyu 130’a düşürdük. Aralarında disiplin suçu işleyenler de var.. Firma’da kendi insiyatifini kullanıp 20-25 elemanla değişikliğe gitmiştir. Şunun bilinmesini isterim ki, çocuklarımızın işşiz kalmasına gerçekten üzülüyorum. Fakat, yakında yeni iş imkanlarıyla bu gençlerimize iş imkanları doğacaktır. Bunun olması normal. Fakat benim bu konudaki tavrım net. Kadrolaşmıyoruz, kurumsallaşıyoruz.”
Bir de ihaleler konusuna değiniyor.. Anımsatalım:
“- Bir ihalenin ruhu kaliteyi ucuz almaktır. Asıl mantalite budur. Zaten İller Bankası’ndan bize aktarılan para da azalma var. Bütçemiz ortada. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Yapım işleri sıfır karla yürütülüyor. Bu durum belediyemiz açısından bir kazançtır. Benim bu konuda yaptıklarım ortadadır. Tek bir amaç taşıyorum, aydınlık bir İskenderun istiyorum..”
Evet, Sayın Yusuf Civelek’in telefon aracılığıyla bana aktardığı bilgiler bu çerçevede sınırlı..
Sistemden bahsetti..
Sıfır kãra odaklandı..
Bütçenin azlığına dikkat çekti..
Aydınlık bir İskenderun istiyorum, dedi..
Tüm bu açıklamalara bakıp, benim gibi şunu düşünebilirsiniz..
– Peki bu durum, onlarca işçinin çıkarılması için bir sebep mi? Haklısınız..
Çünkü, neticede olan yaklaşık 90 personele oldu..
EKMEK DAVASINDA SINIF AYIRIMI OLUR MU?
İşten çıkarılan belediye personeliyle ilgili AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun da konuştu..
Görüyorum ki, bu süreç işlediğinden beri, en çok duyduğum sözlerden biri de, bunun vicdani boyutu.. Kurşun, daha çok böyle bir bakıştan ‘sınıf ayırımı’ tezine odaklanıyor..
Dedi ki:
“- Bir müdür tek tek isim sayıp, o personellere nasıl ‘yarın işe gelme’ diyebilir ki?
Bu nasıl bir vicdan? Böyle yaparak, siyasi düşünceye sahip o birileriyle mi hareket etmek istiyorsunuz? Hani herkesi kucaklayacaktınız, bir araya gelecektiniz? Üst kadroların tecrübesinden faydalanacaksınız da, alt kadroların tecrübesini hiçe sayarak, sınıf ayırımı yaratmaya mı çalışıyorsunuz? Ekmek davasında sınıf ayırımı olur mu?
Unutmayın ki, yarın gün gelecek, size de ‘gidin’ diyeceklerdir.. Bunun neresi tasarruf, anlamak mümkün değil! Hadi çıkaracaktınız da, bari bir ay öncesinden uyarsaydınız..
Yazık ediyorsunuz, o günahsız insanlara!”
AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun’un bu yaklaşımından dersler çıkarmak mümkün..
Anlıyorum ki, mesele işten çıkarılma meselesi değil..
Asıl mesele, söylenenlerle, yapılanlar arasındaki kopukluktan kaynaklanıyor..
İşin içinde sistemdeki çarpıklık var.. Hatta..
Vaad ve umutların, yıllık sözleşmelerle ‘hüzne’ dönüşmesi var..
Bence meseleye buradan bakmalıyız!
FİKRİMİZ ALINMADI!
Köşemde bir vurgu daha yapmıştım..
“Nihat Karpuz Göreve” diyerek, işten çıkarılan personellerin durumu hakkında ondan da bir açıklama beklediğimi yazmıştım..
Yaptı da.. Nihat Karpuz’dan konuyla ilgili yanıt geldi..
Konuşmasına, ‘Fikrimiz alınmadı’ sözleriyle başladı ve devam etti:
“- CHP İlçe Teşkilatı’nın herhangi bir işçi alımında ve çıkarılışında, hiçbir zaman görüşümüze başvurulmadı. Bu süreçte biz katiyen yokuz.. Daha önce de açıkladım.. Bizim sorunumuz, bu sistemi yaratan üst kadrolarla.. Aralarında oturarak maaş alanlar bile var.. Onlar dururken, alt kadrolardan tasarrufa gidilmesi, bizleri de üzüyor..”
Nihat Karpuz’un açıklamasından anlıyorum ki.. İlçe teşkilatının, belediyenin aldığı ve alacağı her kararda ‘pasifize’ bir yapıya sahip.. Ancak önemli bir sorun da var ki, bunun arkasında demokratik bir tasarruf planı yok!
OPERASYONUN ADI; TEMİZLİK!
İskenderun Emniyet Teşkilatı ile ilgili daha düne kadar asılsız söylem ve tavır takınanlar, umarım bu operasyonlar karşısında ağızları uçukluyordur..
Habere göre..
‘Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurmak’ şüphesiyle bir örgütlenme varmış..
Bu örgütlenme İskenderun’u karıştırmak için planlar yapıyormuş..
Uyuşturucu, çek-senet, fuhuş, adam kaçırma falan…
Yani nereden baksanız dudak uçuklatıcı, dehşet verici bir örgütlenme bu..
Polis ne yaptı?
Daha işin başında 43 kişiyi gözaltına aldı..
Yerinde ve zamanında müdahalede bulundu..
Bu müthiş haber, İskenderun’da gereken yankıyı uyandırdı.
Elbette ki, bu operasyon.. İskenderun’da ilk ve tek değil..
Sayısız operasyonlarla, polisin ‘kanunsuzluğa’ karşı göz açtırmayan bu yaklaşımı dün de vardı, yarın da olacaktır..
Daha düne kadar, polise çamur atanlar üzülmesin..
Bu operasyonlar, onlara etiket olsun..
Özetle..
İddialar çok ciddi.. İşin doğrusunu öğrenmek için de yargı kararını beklemek en doğrusu..
Yargı, mutlaka doğru ve yanlışı ayıklayacaktır..
Ne diyelim? İskenderun’un huzuru için emeği geçen herkesi kutluyorum..