MKÜ Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda’yı bir gün önce GÜNEY TV.’deki programıma davet ettim, ardından dün de Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi’ndeki basın toplantısına katıldım.
İlk kez bu kadar sert ve kararlı gördüm.
Kendisini ve üniversiteyi yıpratanlara karşı tepkili..
Özellikle ‘ayırım’a dayalı düşünce anlayışına çok kızgın.
Rektör Şerafettin Canda’yı artık Hatay insanı yakından tanıyor.
En nefret ettiği objenin ‘yalan’ ve ‘haksızlık’ olduğunu çok iyi biliyor.
Daha düne kadar karşımızda muhatap bulmakta zorlandığımız rektörlerin ‘kapalı’ duruşlarını hafızalarımızdan atamadık.
Mustafa Kemal Üniversitesi ilk kez isminin başında yer alan ‘Hatay’ rozetini hakkıyla yakasında taşır oldu.
Her işlevi Antakya’ya yönelik bir üniversite, ilk defa Hatay’ın ilçe ve beldelerinde, fakülte ve yepyeni programlara ev sahipliği yapmaya başladı.
Bu önemli bir başarı..
Üniversiteyi kabuğundan çıkaran da, 16 yıllık bir boşluğun her safhasını eğitim ve bilimle süsleyen de şüphesiz MKÜ Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda oldu.
Yanlış duymadınız. Sayın rektör, diğerleri gibi koltuğun cansız ve renksiz kılıfına yapışıp kalmadı. Risk aldı, zaman ayırdı, Hatay’ın dört bir yanına eşit mesafade yaklaştı. En basit örneği, İskenderun’u ödeneklere boğdu.
Muhasebe..
Büro yönetimi..
İnternet gazeteciliği..
Mekatronik..
Çocuk gelişimi…
Bilişim ağları..
Endüstriyel otomasyon..
Harita kadastro, bunlardan sadece birkaçı..
Dahası var..
Samandağ’da öğrencisi olmayan, ama 11 eğitimcinin içi boş olan bir okulda maaş aldığı bir dönemde, hemen müdahale edip, o eğitim yuvasına hayat verdi.
Öğrencilerle doldurdu.
Zeytin yöresi olan Altınözü’ne, zeytincilik üzerine okul açtı.
Hassa’ya bağcılığı getirdi.
Hatay’a ‘silikon vadisini’ oluşturmada temeller attı.
Bilişim teknolojilerine ağırlık verdi.
Unutulmuş bir Yayladağı’na can verdi.
Dörtyol, Erzin ve Belen’i, teknik programlarla donattı..
O yüzden dünkü toplantının ana hatları oldukça önemliydi İskenderun basını adına..
Sabırla dinledim..
MKÜ Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda zaman zaman yumruğunu masaya vurdu, ama o koca yüreğindeki sevgisinden, coşkusundan ve o güleryüzlü bakışlarından zerre kadar geri durmadı.
“- Benim boğazımı sıksanız, tepki göstermem ve de kızamam!” diyecek kadar mutevazi..
Beni en çok etkileyen sözleri şunlar oldu:
“- Daha düne kadar söylediklerimle beni hayalperestlikle suçlayanlar, bugün ne kadar yanıldıklarını gördüler. Hiç sorun değil.. Varsın birileri konuşsun, ama bilsinler ki, ben hep çalışacağım. Süre kısıtlı olsa da, bir futbol maçı gibi, son dakikaya kadar gol atmaya devam edeceğim.. O bakımdan bu takım hepimizin.. Birbirimizi sevelim, sayalım, destek çıkalım!”
Bu sözü sarfetmesindeki en büyük etken, son 16 yıllık süreçte üniversitede oluşan hantal yapıya gösterdiği tepki.
Sakarya, Mersin, Isparta üniversitelerindeki öğrenci sayılarıyla, MKÜ kıyaslandığında, çarpıcı ve akıl almaz bir boşluğun ne denli, bir kayıp coğrafyası oluşturduğunu görebiliyoruz.
Şimdi sıkı durun..
Yukarıda saydığım her şehrin üniversitelerindeki öğrenci sayısı 35 bini buluyor..
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ise 16 yılda yakalabildiği öğrenci sayısı ise 13 bin.. Rektör Canda’nın göreve başladığı süre baz alındığında, kısa zamanda bu sayının 22 bine ulaştığını söylemek, bence azmin ve inancın başarısını perçinleyen en güzel örnek olsa gerek.
Kaldı ki..
Gelecekle ilgili ipuçları veriyor sayın Canda..
Amanos bölgesi diye nitelendirdiği hatlardaki eğitim kalkınmasında ulaşmayı hedeflediği öğrenci sayısı ise 15 ila 20 bin..
Bu sayıyı 22 binle toplayın, işte size Sakarya, Isparta ve Mersin’i geride bırakacak yol haritası..
Bu güç ve çalışma azmi, rektörümüzde fazlasıyla mevcut, hakkını yemeyelim!