İşadamı Ali Tekten aramasaydı, Pavlonya ağacının varlığından haberim olmayacaktı..
Dün, Malatya örneğinden yola çıkıp, kaleme aldığım \”Kayalar deliniyor, fidalar dikiliyor, koca dağ yeşile dönüşüyor\” yazım üzerine Ali Tekten’le sohbet ediyorduk..
Yeşile olan hayranlığını, çevreye olan duyarlılığını biliyordum..
Fakat, Tekten’in duruşu, söylemleriyle sınırlı değil.. İskenderun’a kazandırdığı modern binalara, sıkı bir peyzaj çalışması yapmasıyla da tanınıyor..
Öğrendim ki, Gelişim Sitesi’nin etrafını Pavlonya ağaçlarıyla donatıyor..
Yaklaşık 2000 adet Pavlonya fidanı, çevreyi yeşil tonlarla kaynaştırmaya yeterlidir sanırım..
Pavlonya ile ilk tanışmam böyle oldu..
Merak ettim, sordum:
Nedir Pavlonya?
Ali Tekten heyacanla antatıyor:
\”- Her toprağa ve her iklime kolayca uyum sağlayabiliyor. Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde; benzin istasyonlarında ve elektrik üreten nükleer ve termik santrallerin bulunduğu yerlerde ve çevre kirliliğine sebebiyet veren fabrika arazilerinde pavlonya ağacı dikilmesi tavsiye ediliyor ve hattâ şart olarak öne sürülüyor.\”
Şaşırmadım desem, yalan olur.. Biz daha kavak, meşe, akasyalardan söz ederken, sanayi ve enerji merkezine dönüşen İskenderun Körfezi’nde böyle bir ağacın varlığından bile haberdar değiliz..
İtiraf etmeliyim ki, İskenderun’un dört bir yanına dikilmesi gereken en önemli ağaç türü Pavlonya’dan başkası değil..
İnternetten araştırınca, fazladan bazı bilgiler edindim..
Mesela, bazı ülkelerin üniversitelerinde Pavlonya ağacı ile ilgili enstitüler kuruluyor.
Halk, ağaç konusunda bilgilendiriliyor ve pavlonya yetiştiriciliğine özendiriliyor. Ülkemizde bu konudaki çalışmalar, 1998 yılında, mahallinde inceleme yapmak üzere Çin’e bir teknik heyet gönderilmesi ile başlamış.
***
Pavlonya ağacının insana, çevreye ve ekonomiye olumlu katkıları yukarıda belirtilenlerle sınırlı değil. Okuyunca, hem çevreye, hem de besiciliğe ‘ilaç’ gibi gelen faydaları karşısında şaşıracaksınız.
Diğer faydalarını paragraf başlıkları olarak şöyle sıralayabiliriz:
EROZYONU ÖNLÜYOR,
DEPREMİN ETKİLERİNİ AZALTIYOR
Ç Kökleri, toprağın derinliklerine uzandığından erozyonu önlüyor, depremin etkilerini azaltabiliyor.
KURAKLIĞI ÖNLÜYOR
Ç Geniş yaprakları sebebiyle güzel bir görünüm oluşturuyor, yağmura gönderilen dâvetiye olarak kuraklığı önlüyor ve de et ve süt üretimi amacıyla beslenen büyük ve küçük baş hayvanlar için önemli bir besin maddesi olarak değerlendiriliyor.
BARAJ GÖREVİ YAPIYOR
Ç Yetişkin hâle geldikten sonra güçlü bir ağaç olduğu için şiddetli rüzgâr ve kasırgaların hızının kesilmesini sağlıyor. Irmak taşkınlarında ve tusunami felâketlerinde tabiî baraj görevi yapıyor.
BOL OKSİJEN ÜRETİYOR
Ç Şemsiye gibi geniş yaprakları ile bol oksijen ürettiğinden, temiz ve sağlıklı bir çevre oluşturarak ekolojik denge sağlıyor. Kışın dökülen yapraklar, meyve ve sebze ekimi yapılan topraklarda gübre olarak kullanılabiliyor.
ÇİÇEKLERİNDEN
BAL ELDE EDİLİYOR
Ç Çiçeklerinden bal elde ediliyor, ilâç sanayinde kullanılıyor. Görünüm ve râyiha olarak iç açıcı bir atmosfer meydana getiriyor.
EMEK VE ZAHMET
İSTEMİYOR
Ç İnsanların yeşil tabiat özlemini karşılıyor. Fazlaca emek ve zahmet istemediğinden insanları, yeşil bir çevre oluşturmaya özendiriyor.
Ç Aynı mekânda ekili bulunan meyve ağaçlarına ve sebzelere hiçbir zarar vermiyor. Hattâ, pavlonya ekili alanlarda; buğday, mısır ekimi yapılması tavsiye ediliyor. Pamuk, çay, patates, kavun, karpuz, kabak ve domates ile fasulye ekilebiliyor.
SÜZGEÇ GÖREVİ YAPIYOR
Ç Geniş yapraklarına rağmen güneş ışınlarını sızdırma oranı; söğüt ağacına göre % 11, akasyaya göre % 27 ve kavak ağacına göre % 37 daha yüksek. Aynı zamanda, güneş ışınlarını olumsuz etkilerinden arındıran süzgeç görevi yapıyor. Güneş ışınlarını biyolojik kütlelere yararlı hâle getiriyor.
***
İşadamı Ali Tekten, müthiş bir iş çıkartmış..
İskenderun’a tavsiye edeceğimiz bir fidanı yeşertmek için yol göstermesi de cabası..
Hadi iddialı bir saptama yapayım:
İskenderun’un sokaklarını, caddelerini Pavlonya ile süsleyelim..
Çünkü, ağacın önemli bir işlevi daha var..
Boyu 5 yılda 20 metreye ulaşıyor, gövde çapı yarım metreyi geçiyor.
Palmiye ağacına karşı alternatif bir ürünümüz olsun..
Biliyoruz ki, Palmiyeler geç büyüyor..
Oysa Pavlonya öyle mi?
Hatırlarsanız, ‘Şu ağaç meselesi canımı yakıyor’ başlıklı bir yazı yazmış ve şöyle içerlemiştim:
\”- Hep aynı, birkaç tür fidanlarla, İskenderun’u yeşertmeye çalışıyoruz.
Şehit Pamir Caddesi öyle..
Ulucami Caddesi öyle..
Ağaç daha boy vermeden, kırpıyoruz..
Oysa, Ankara ya da İstanbul sokaklarını arıyorum..
Son baharda, kuru yaprak dökülmüş yollarında yürümek istiyorum..
Ağaçların, caddeye gölge olduğu zamanları düşünüyorum..\”
***
Bugün o hayalim tazelendi..
Hazır, İskenderun Belediyesi Park Bahçe Müdürlüğü, ağaçlandırma seferberliği başlatmışken, Pavlonya ağacını da bir düşünsünler..
Bir de bir iki çift sözüm, İskenderun’a konut kazandıran müteahhitlere..
– Ali Tekten’in 2000 ağaçlık Pavlonya sevdasına kulak versinler..
Bu daha başlangıç..
Madem o böyle bir çalışma başlattı, devamına katkı sağlayabilirsiniz..
Sadece siz mi? Hayır!
Tüm işadamlarımız, Valimiz, Kaymakamımız, STK’lar ve daha birçok dernek olarak hadi şu işin ucundan tutalım..
MECLİS ÜYELERİNE BİLGİ VERİLMİYOR MU?
Dün, GÜNEY TV.’deki ‘VİTRİN’ programında, kent gündemini tartışıyorduk. Konu Pac Meydanı’ndaki kavşak çalışmalarına geldi.
Fener Caddesi’ne dönüş yolunda iki ayrı cepten birinin kaldırılmasından ötürü çalışmayı desteklediğimi hem yazılarımda, hem de TV. programlarında açıkça ifade ettim. Program bitiminde, AK Parti Belediye Meclis Üyesi İbrahim Yaran aradı. Pac meydanındaki alana planlanan İsmet İnönü heykeli ile ilgili AK Parti meclis üyesi İbrahim Yaran’ı dinleyince, üzüldüm..
Yanlış anlaşılmasın.. İsmet İnönü’yü saygıyla hatırlıyor, tarihte bıraktığı izleri özlemle yadediyor.. Bu konudaki hassasiyetini de önemsiyorum.
Ama gelin görün ki, İsmet İnönü heykelinin dikileceği alanda nasıl bir çalışma planlandığından habersiz olduğunu söylerken, İbrahim Yaran’ın meclis üyesi sıfatı nedeniyle, taşıdığı sorumluluğun psikojisini anlatmaya yetiyordu.
İskenderun Belediyesi bir proje hayata geçirecek de, meclis üyelerinin bir kısmının bundan haberi olmasın..
Hatırlarsanız benzer bir eleştiri, MKÜ Kampüsü’nün bulunduğu alana yapılması planlanan kavşak projesi zamanında duyrulmuştu. Yine, meclis üyelerinin bir kısmı, bu projeden haberdar olmadıklarını söylüyorlardı.
O halde, İskenderun Belediyesi’nde bir ileşitim eksikliğinin yaşandığı aşikar.
Bugün, İbrahim Yaran’ın anlattığı ‘senkron’ hatasının önüne geçilmesi gerekiyor.
Çünkü böyle bir yaklaşım, İskenderun adına zarar değil, avantaj sağlar..
Üstelik, her proje ‘paylaşıldıkça’ büyür..
Büyür de, bunu biz biliyor ve telafuz ediyoruz galiba..
‘Paylaşmanın’ sakıncalık teşkil edeceğini çevrede duyuranlar var herhalde..
İSKENDERUN, SURİYE’YE YAPILACAK ÇIKARTMANIN NERESİNDE?
Vali M. Celalettin Lekesiz, İdlip Valiliği’nin organizesiyle, Hatay’dan 50 işadamını beraberinde Suriye’ye götürüyor.
Suriye ile ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılması açısından önemli bir adım..
Hatay Valisi Sayın M. Celalettin Lekesiz’in verilerden yola çıkarak, ifade ettiği rakamlar müthiş.. Şöyle ki.. İki ülke arasında vize uygulamasının kaldırılmasının ardından 2008 ekim ayında Suriye’den Türkiye’ye 2000 kişi giriş yaptı. 2009 ekim ayında ise bu sayı 26.000’e çıktı..
Şimdi bu pastanın, ekonomiye dönüşebilmesi için bir hareket gerek.. Madem, Hatay Valisi yerinde bir kararla, 50 işadamını Suriye’ye götürüyor, o halde sayı olarak dağılımın ekonomik gücü olan şehirlere doğru yayılması gerekiyor.. E, İskenderun’da, ekonomik avantajları nedeniyle bölgenin en güçlü şehriyse..
Demek oluyor ki, ağırlık İskenderun’dan olacak.. Özetle.. İşadamlarımıza sesleniyorum..
Bu organizasyonda mutlaka yerinizi alın..
Hatta olay, sadece Suriye ziyaretiyle sınırlı kalmamalı.. Artık sırada Sudan, Libya ve Ürdün var.. Ve dünya yeniden keşfedilmeyi bekliyor..