Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, İskenderun’a, 100 trilyon lirayı aşkın su şebekesini kazandırabilmek için çalışıyor. Kredi arayışlarından ötürü yorgun düştüğünü artık biliyoruz.
İş bu noktaya kadar geldiğine göre, konuyu tartışmaya açmanın tam zamanı..
Bu olay gerçekleşirse, İskenderun, su şebekesi yönünden ‘sıfır’ kilometre bir yapıya dönüşecek..
Çeşmelerden tertemiz sular akacak..
Bu hayati ve elzem yapı için önümüzde iki seçenek var..
Ya, dış kredilerle bu işe çözüm getireceğiz. Ya da..
Mevcut ücrete tabi işlerden kaynak arayışına gireceğiz..
Bizde ücrete tabi işlerle ilgili harcamaların kamuoyunda tartışılması pek alışıldık bir şey değil.
Ama bu dönem farklı.. Her arayış, İskenderun Belediyesi’nin lehine, avantajına..
Çünkü fikirler üzerinden doğrular üretiyoruz.. Fedakarlıkları tartışıyoruz..
O halde,
İskenderun Belediyesi gibi kıt kaynaklarını iyi kullanmak zorunda olan bir belediye için vergiler, katılım payları ve ücrete tabi işler önemli..
Araştırdım..
Vergilerin ve katılım paylarının İskenderun Belediyesi’ne pek bir katkısı yok..
Kazancı en yüksek olan kaynak, ücrete tabi işler kaleminden oluşuyor..
O halde, merkeze doğru endekslenelim..
Ne var bu kalemde?
Şebeke borusu ve sayaç arası şube bağlantılarına ödenen miktar..
Ne kadar bu?
200 TL..
Hatırlarsanız, bu kaleme iki yıldır zam yapılmıyordu..
Şimdi zamı duyunca, saçlarınızın diklendiğini görür gibiyim..
O zaman örnek verelim..
İşte doğalgaz..
Bağlantılar yapıldı.. Sistemi eve aktarmak için neredeyse milyarlarca liradan sözediliyor..
Yani bir bedel var..
Şimdi gelelim su konusuna..
Her 3 günde, bir damacana su için ödediğiniz miktarı, aylık ve yıllık bazda hesaplayın..
Tanesi 3.5 liradan, ayda 35 lira.. Yılda 420 lirayı buluyor.. Üstelik her yıl!
İşte mesele bu 400 lirada..
Bu durumda şöyle düşünmek gerek:
Aslantaş’tan İskenderun’a gelecek olan suyun maliyeti neredeyse 130 trilyon lirayı buluyor.. Parayı nereden alacaksınız?
30 yıl geri ödemeli olarak, Devlet Su İşleri’nden..
Peki, şehir su şebekesini değiştirmeden, gelen suyun bir anlamı var mı?
Suyun yüzde 60’ı yine kayıp olmayacak mı? Olacak..
Bir de şu var..
Ücrete tabi işler kapsamında alınan ve şebeke borusu ve sayaç arası şube bağlantılarına ödenen 200 TL’lik ücreti, 400 liraya çekseniz, ne olur?
Yani, damacana suya bir yılda ödedeğiniz parayı, şehir merkezi su şebekesinin (tepeler hariç) yenilenmesi için bir seferliğine ödemez misiniz?
Hem de 5 taksitle, bilemediniz 10 taksitle..
Rahatlıkla ödenecek bir miktar.. Her yıl su kavgası verileceği yerde, bir seferde gereğini yapıyorsunuz, yaşam kaynağınıza sahip çıkıyorsunuz..
Çünkü, o para, bir şekilde su bedeli olarak cebimizden çıkacak..
Ve, bir taraftan damacanalarla uğraşırken, diğer taraftan çamurlu sularla boğuşmaya devam edeceğiz..
Halbu ki, gerçek ortada.. 400 TL’lik bir maliyeti, 50 bin abone üzerinde değerlendirdiğinizde, eder size 20 trilyon lira..
İşte size su şebekesinin yenilenmesi için fırsat..
Temiz bir şebeke, temiz bir yapılanma..
Gelelim, Aslantaş/İskenderun uzantısına gidecek olan 100 trilyon lira üzerindeki maliyete..
Bunun için de bir alternatif öneri var..
Her yıl, İskenderun Belediyesi’nin su kuyularının elektrik bedeli ve popma bakım giderlerine ödediği para, yılda 4 trilyon lirayı buluyor..
Oysa, şebekenin yenilenmesiyle birlikte, siz bu parayı tasarruf etmiş oluyorsunuz..
Yazımın başında belirttim..
İskenderun Belediyesi, Devlet Su İşleri’ne 30 yıl geri ödemeli olarak zaten bu parayı ödeyecek.. 100 trilyon lirayı bölün 30’a..
Eder size, 3 küsür trilyon lira..
Böylece, bir belediye her yıl DSİ’ye ödemek zorunda kaldığı parayı tasarruf yoluyla kanalize etmiş olacak..
İki farklı formül, iki farklı seçenek..
Amacım, İskenderun Belediyesi’ne akıl vermek değil.. Ben sadece, yeni yönetimin belirlediği yol haritasına yeni önerilerle destek vermeye çalışıyorum..
Daha önce de benzer yazılar yazdım..
Tamam.. Mutlaka, Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in de farklı arayışları vardır. Doğru tercihler üzerinde karar kılmak istediğini biliyorum..
O halde birşeyler yapmak gerek..
Çünkü su önemli.. Yaşam kaynağımız da tükenmek üzere..
İşte size damacana örneği.. İşte size kurtuluş reçetesi..
BU KADAR DA DÜZELTME OLMAZ Kİ?
Mehmet Genç, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO)’da görevli bir arkadaşımız.. İTSO’nun haber bültenlerini, aylık ihracat rakamlarını düzenli bir şekilde basın kuruluşlarına iletir, ellerine sağlık..
Bizler de bu haberleri bilgi edinmeleri açısından kamuoyuna aktarıyoruz..
Ama bir farkla.. İsteriz ki, elimizdeki bilgiye ve kaynağa güvenelim..
Hele ki, söz konusu rakamlarsa..
İhracat rakamlarını yanlış aksettirmenin yol açtığı hasarı düşünmek bile istemiyorum..
Geçen gün bir mail attı Mehmet Genç..
İskenderun’daki ihracatın ağustos ayına yönelik rakamlarını içeriyordu..
Arkasından bir düzeltme yazısı..
Bugün o haberi düzeltilmiş haliyle yayınladığımızı sanıyordum..
Meğerse, düzeltilmiş haber, tekrardan düzeltilmiş! Olacak şey değil..
Şimdi ben neye yanayım.. Haberin tekrardan yanlış aksettirildiğine mi?
Yoksa İsdemir’in iftar yemeğinde yöneticilere aktardığım İTSO verilerindeki yüzde 46’lık artışa boşuna sevindiğime mi?
Oysa, geçen yıl ağustos ayına göre, ihracat rakamlarında yüzde 55 düşüş var, iyi mi?
İnşallah, bu yazıya da düzeltme gelmez.!