Başlığa taşıdığım söz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Dün, grup toplantısında Şemdinli’deki su sıkıntısına değinirken bu sözleri sarfetti.
Şemdinli Belediyesi’ne çatarak, ‘Suyu istediniz de, vermediler mi?” diye konuştu.
Hatırlarsınız..
İskenderun’da aylardır ‘Su savaşı’nı andıran görüntüler, yorumlar aldı başını gitti.
Kim haklı, kim haksız tartışmaları yaşandı.
Biz halen terazide ağır basanın kim olduğunu düşünürken, aklım, siyasilerin suyla ilgili ‘biz yaptık’ şeklindeki sahiplenme duygusuna gitti.
Dahası..
DSİ’yi kollayan, kurumu günahsız ilan eden konuşmalara takıldım.
Onca belge, dosya dolusu evraklardaki bir dönem ‘DSİ’nin çark ettiği’ resmi yazılara birinci ağızdan gelen yanıtlar oldukça düşündürücü..
Meğerse, DSİ’nin bir vakit Aslantaş Barajı’ndan gelecek su için, ‘Sulama amaçlıdır, belediyelere vermemiz sakıncalıdır’ türündeki lafları hikayeymiş..
Sıkışınca da, ‘İSDEMİR istedi, İskenderun Belediyesi’nin kullanımına vereceğiz” söylemleri de şov amaçlıymış..
Hatta, ‘Suyu DSİ getiriyor. Belediyenin pek katkısı yoktur’ diye ortaya konan düşüncenin de doğruluğu yokmuş..
Anlamayanlar için, tane tane yazayım..
“Suyu getirmek DSİ’nin değil, be-le-di-ye-nin işi..
Türkçesi şu:
Başvuruyu yapan hangi belediye ise, suyu o getirmiş oluyor.
DSİ’nin görevi de yardımcı olmak, köstek olmak değil..
Sayın Başbakan herhalde İskenderun’daki ‘Aslantaş Barajı’ meselesini duysa, DSİ başta olmak üzere, olaya sahiplenen siyasi otoriteyi azarlayacaktır.
Bunu ben değil, Başbakan Erdoğan söylüyor..
İlgililere duyrulur!!!
CHP yapınca ‘tık’ yok!
Yolsuzluk haberi mi, yolsuzluk iftirası mı?
İşadamı Nuri Üysen’le ilgili iddialar sürüyor. Gaziantep bitti, şimdi ucu İskenderun’a dokunuyor. Bana sorarsanız, amaç ‘yolsuzluk haberi’ falan değil, iftira..
Bakın Mersin’e..
Bakın Çankaya Belediyesi’ne..
Bakın diğer CHP’li belediyelere.. Neredeyse tamamında alışveriş merkezleri var.
İskenderun Belediyesi’nin uyguladığı kararların tamamı, tıpatıp kopyası diğer kentlerin belediyelerinde alınan meclis kararlarıyla örtüşüyor.
Ne zaman ki, İskenderun bir alışveriş merkezine kavuşacak..
İşte o zaman, Erdoğan-Doğan kavgasıyla iştahı açılan gazetelerin, ‘yolsuzluk’ safsataları birinci sayfalara meze oldu.
Niyeti belli kalemler hedef gösterdikçe gösterdi.
Bana sorarsanız, başta işadamı Nuri Üysen başta olmak üzere, İskenderun Belediyesi’ne vahim bir iftira atılıyor.
Bunu yapan da, CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun..
Aynı şeyi MKÜ Rektörü Şerafettin Canda için de yaptı. Tutmayınca, bu kez İskenderun Belediyesi’nden kendisine ‘siyasi reklam malzemesi’ koparmaya çalıştı.
Anlayamadığım şu..
Gökhan Durgun’un aklı daha önce neredeydi?
Bugüne dek attığı onlarca iftiradan hangisi lehinde sonuçlandı?
Bunca iddiayı ortaya atarken, neden bir diğer milletvekilimiz Aziz Yazar’dan bir açıklama gelmiyor.
Bakınız arşivlere..
Milletvekili Yazar’ın, Durgun’u destekleyen tek bir ifadesini göremezsiniz, okuyamazsınız.
Çünkü itibar etmiyor!
Çünkü Nuri Üysen’i tanıyor.
Zira Nuri Üysen’nin, ‘yatırım’ konusunda ne kadar dürüst yaklaştığına inanıyor.
İskenderun Belediyesi’ne gelince..
Mete Aslan, çoğu kez Belediye Başkanlığı maaşını, özel kalem harcamaları ve yoksullara yardım maksadıyla kullanır. 14.5 yıllık icraat döneminde İskenderun’a tarihi ve kültürel kimlik kazandırmıştır.
Sevilir ya da sevilmez, farketmez..
Bu yazımı, belediye başkanını ve yahut bir işadamını korumak için değil, iftiraya uğramış bir insanın hakkını savunmak ve gerçekleri duyurmak için yazıyorum.
Gökhan Durgun’a soruyorum..
Dürüst ve namuslu biri olarak cansiperâne çalışırken, bir sabah gazeteleri açtığınızda, ön sayfadan fotoğrafınız konularak ’rüşvetçi’ ilân edilseniz ve ’yolsuzluk’ ile suçlansanız neler hissederdiniz, hiç düşündünüz mü?..
Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta ve Vatan (Dogan Grubu) gazetelerinde yayınlanan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları tamamen gerçek dışıdır.
Kısaca, Nuri Üysen’e ve onun üzerinden belediyeye yöneltilen yolsuzluk iddiaları hayalidir. Mete Aslan da, Belediye gelirlerini ve dolayısıyla hizmetlerini arttırdığı için takdir edileceğine, açıkça yalan haberlerle iftiraya uğramıştır.
Ey anlı şanlı basın mensupları, sizce bu ’basın özgürlüğü müdür?
Yazıklar olsun..
GARİP ŞANDIR: “İSKENDERUN’A MARKAYI GETİRECEĞİZ”
İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Garip Şandır’ı tanırım.
Tuttuğunu koparan bir isimdir. Aktif iş hayatı başarılarla doludur.
Türkiye Akaryakıt Bayileri Gaz İşveren Sendikası Güneydoğu Bölge Temsilciliği görevini halen yürütmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi’yle olan yakın ilişkisi 38 yıl öncesine dayanır.
Ağabeyi Mehmet Şandır, MHP Mersin Milletvekili’dir.
Dün, MHP’den İskenderun Belediye Başkan Aday Adayı olduğunu açıkladı.
Hayırlı olsun..
Şandır’ı bundan böyle, zorlu bir süreç bekliyor.
Şunu söyleyebilirim ki, Şandır, İskenderun’da olup biten herşeyin farkında..
Ayrıca, bugüne dek İskenderun’a hizmet noktasında emeği geçmiş tüm belediye başkanlarına gayretlerinden ötürü teşekkür ediyor.
Şandır’ın bu sözleri ‘kompleksiz’ oluşunun işaretleri..
İskenderun halkını seviyor.
Kimlik ayrımından, insanların etnik gruplara göre sınıflandırılmasından nefret ediyor.
Evrensel bir bakış açısına sahip.
İskenderun için ‘Markalaştıracak Politikalarla’ hizmet edeceğini net ifadelerle açıklıyor.
Birşeyin daha altını çiziyor:
“Önce ülkem.. Önce memleketim İskenderun..”
Dahası var..
“- Herkesle konuşacağız. Herkesle biraraya geleceğiz. Kavga etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz” diyerek, ‘güçbirliği’ mesajının da altını kırmızı hatlarla belirginleştiriyor.
BÜLENT KİMYON: “HERŞEY İSKENDERUN İÇİN”
Garip Şandır’ın aday adaylığını açıkladığı toplantı sonrasında, MHP İskenderun İlçe Başkanı Bülent Kimyon’la bir süre sohbet ettim.
İskenderun’u konuştuk. Finansal krizle ilgili, kenti saran belirsizliğin boyutlarına değindi, ekledi:
“İskenderun’da durum çok vahim. Tedbir paketi yetersiz ve anlamsız. Sıkıntı dizboyu..”
İskenderun’a odaklanıp, bir de Türkiye açılımına vurgu yapıyor:
“-İç ve dış politikada ciddi hatalar birbirini izliyor. Alışverişin neredeyse durma noktasına geldiği görülüyor. Birçok işletme, günlük işlerini sürdürebilmek için bile kredi bulmakta zorlanıyor. Önlerini görmekte zorlanan bankaların kredi vermekte gönülsüz olduklarını, bunun da, işçi ücretlerinin ödenmesine kadar bir dizi sıkıntıyı yarattığını görmek gerek.”
Kimyon ayrıca, MHP’nin yerel seçimlerdeki stratejisine de dikkat çekiyor:
“Kucaklayan, insanları dinleyen, çözüm üreten ve denge oluşturan bir sistem kazandıracağız.. Yapacağımız her hizmet, atacağımız her adım, İskenderun için..”
MHP İlçe Başkanı Bülent Kimyon’un net anlatımları gösteriyor ki, MHP’nin seçim paketi ‘iyileştirme’ modelini de tartışmaya açıyor.
Görüyorum ki, MHP, Mart 2009 seçimlerine iyi hazırlanıyor.
Yoğun bir çalışma temposuna giriyor.
Adaylar şimdiden hazırlıklı.. İsimler de netleşmeye başladı.
Bence MHP’de işler yolunda..