Uykunuzdan uyanın artık, zaman geçiyor..
ÖSS’de bırakın 30 bine yakın öğrencinin tek bir soruyu doğru çözememesini..
Fen Bilimleri’nden 704 bin öğrenci, Matematik’ten 251 bin öğrenci bir tek soru bile çözemedi.. Bir tek soru bile çözemeyen yüz binlerce öğrenci acaba lise diplomasını nasıl alabiliyor?
Vahamet ortada…
ÖSS sonuçları açıklandığından beri uzmanlar aynı şeyi söylüyorlar:
Lise eğitim sistemimiz çökmüş durumda!
YÖK Başkanı da aynı şeye işaret ediyor. \”Milli Eğitim Bakanlığı ile oturup bu konuyu tartışmak gerektiğini\” söylüyor.
Milli eğitimin ne yapacağını bilmiyorum.. Ama, artık uyanma zamanı gelmiştir.
Daha çok çalışmalı, daha çok verimli olmalı ve daha çok üretmeliyiz..
İskenderun’da durumu en çok ciddiye alan Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek oldu..
Üniversiteli gençler için tercih merkezi oluşturdu, başlarında durdu, yönlendirdi..
Sınav sonuçları açıklandığından beri bakıyorum ne milli eğitim müdürlüğünden ne de İskenderun’da hava basan dersanelerden konuyla ilgili bir açıklama yok.
Olmaz tabi..
Dersaneler, darphane gibi çalışıyor.. Vatandaş ne yapsın? Üç-beş kuruşunu ‘evladım iyi yetişsin’ diye ayırıyor..
Görüyoruz ki, sistem dip yapmış durumda.. ‘Hazırcılık’ peşinde koşturan bir gençlik yetiştiriyoruz. Her 4 gençten biri işsiz olduğu gerçeği, kanımızı donduruyor..
Hürriyet ekonomi yazarı Prof. Dr. Şükrü Kızılot bu noktaya dikkat çekiyor..
Türkiye’de hükümetlerin uyguladıkları yanlışlıklara vurgu yapıyor..
Mizahi yönüyle, anlaşılır hitabetiyle, vergi gibi çekindiğimiz konularda bilgi veriyor..
Aslında o tabloda ağlanacak halimizi görüyoruz desek, yeridir..
Fıkralarla Türkiye’den kesitleri, toplumsal manzaraları gözlerimizin önüne getirdi, Şükrü Kızılot..
Anlattıkları düşündürücü.. Kızılot’la yaptığımız röportajın detaylarını gazetemizin iki sayısında da geniş verdik. Keyifli sohbetimizde, önemli mesajlar da verdi..
İskenderun Belediye Meclis Salonu’nda işadamlarına yönelik anlatımları, zaman zaman alkışlarla kesildi.
Normal olarak böyle bir tablo ile karşılaşınca, sivil toplum kuruluşlarının kamuoyunun karşısına çıkması gerekirdi. Yanlışlıklar ortada, kamuoyu bunun için var. Örneğin, Çin’de fiş toplarken uygulanan ‘kazı kazan’ modeli..
Şükrü Kızılot, “İskenderun pilot bölge olsun” derken samimi.. Bir de ev, araba gibi çekilişleri reklam ve haber malzemesi yapalım derken de, oldukça ciddi.
Peki hükümet bu konuda samimiyetini ortaya koyabiliyor mu? Hayır..
Bana göre, kampanya büyümeli.. Esnaf, vatandaş bu konuya destek vermeli..
Bakalım, İskenderunlular olarak bu panelden nasıl bir ders çıkaracağız?
Milletvekilleri o panelde yoktu.. Davet mi edilmediler, yoksa davete icabet mi etmediler, bilmiyorum.. Oysa, AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar’ı, İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu ile birlikte, panelin başlama saatiyle aynı zamanda yanı baştaki evlendirme dairesi önünde gördüm. Meclis Üyesi Ahmet Dönmez’in oğlunun nikahındaydılar.. Davetli olsalardı, herhalde bir 5 dakika da olsa, katılırlardı.. Neyse.. İTSO’nun bu konudaki konumunu tartışacak değilim..
Ama, bu tabloyu değiştirmek üzere nasıl bir plan çerçevesinde hareket edileceğini, kanun maddelerinin iyileştirilmesi için nasıl bir reform düşünüldüğünü hep birarada, aynı çatı altında tartışabilseydik.
Ama olmadı..
Çünkü fikir üretmek ve bunu icraate dönüştürmek zor geliyor bize..
Şükrü Kızılot örnekler veriyor:
– Bir işadamı, Türkiye’deki karmaşık sistemden bunalmış, fabrikasını satmış.. Paranın bir kısmıyla, kira getirecek gayrimenkul almış, diğer kısmını bankada faize yatırmış.. Dostları, o işadamı için ‘Akıllı’ diyorlar.. Çünkü, yaşamın geriye kalan kısmında, tatil yapıp, parasını olduğu yerde değerlendiriyor. Oysa, işadamları şu an tatil fırsatı bile bulamazken, yeni yatırımlar peşinde koşturuyor.”
Türkiye’de ne yazık ki tablo böyle.. Son zamlar, bütçe açığının ne boyutlarda olduğunu apaçık gösterdi..
İşadamı önünde iki yol var.. Ya üretip, Türkiye’deki karmaşık düzen ile mücadele edecek, ya da yan gelip yatacak!
Yan gelip yatan bir gençliğin, ÖSS sınavı karşısında düştüğü durum da bu değil mi?
Başbakan da dahil olmak üzere bütün yetkililer, Türkiye nüfusunun gençliğinin gelecek için bize nasıl büyük bir avantaj sağlayacağını sıkça söylüyorlar.
Ancak ortaya çıktı ki, bu genç nüfusu eğitimli ve verimli bir hale getiremiyoruz.
Yapılması gerekenler geciktikçe iş daha da zorlaşacak ve içinden çıkılmaz bir hale gelecek.
Şükrü Kızılot’un da dediği gibi..
– Böyle bir durumla mücadele etmek, çok kapsamlı, \”devrim\” niteliğinde bir programın hayata geçirilmesiyle mümkün olabilir.
Ancak görülüyor ki böyle bir hazırlık yok.
Bu işi düzeltmek için kaybettiğimiz her sene, sorunu derinleştirip, ağırlaştırıyor.
Önerim şu..
Günlük kayıkçı kavgasını bir kenara bırakıp, bu sorun üzerinde hep birlikte düşünmenin ve çalışmanın tam zamanıdır.
GÜZEL SÖZ
* Yarınlar, yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir. Çiçero
* İlerleyemeyen, gerilemeye mahkûmdur. Edward Gibbon
GERÇEKLER VE ÜÇ ADIM..
Tüm gerçekler üç adımda gelirler: Önce alay edilir. İkinci olarak şiddetle karşı çıkılır. Son olarak, zaten belli olan bir şey denir ve kabul edilir.
Arthur Schopenhauer