Mustafa Yazıcı Kültür Merkezi’ndeki “Dünya Ekonomisi – Türkiye Ekonomisi ve Bölgemizin Ekonomik Kalkınması” konulu konferansın, bana göre en çarpıcı sorusuydu bu:“- Vatandaş olarak ne yapıyorum?..”Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt bu soruyla, sanırım birşeyleri sorgularken, dönüp kendimize bakmamız gerektiğini de anımsatıyordu.Dr. Bozkurt, durduk yerde sormadı bu suali..Pusu kurmaya alışkın olduğumuz bir iş dünyasında, “Bende yoksa, sende de olmasın” anlayışıyla ortaya çıkan tehlikelere işaret ediyordu. Haksız da değil..Espirili kişiliği ve felsefi üslubuyla, ‘Krizlerle Başetmenin Yolları’nı anlatırken, diğer yandan da kendi evimizin kapısını süpürmekte zorlandığımızı, komşumuza karşı duyduğumuz kıskançlığımızı ve bilgisiz geçen günlerimizi de gösteriyordu..Evvela..Tosyalı Holding ve Dünya Gazetesi’ni kutluyorum..Dünya ve Türkiye ile bağlarını koparmamışlar.Tam aksine, Türkiye’nin ve bölgemizin ekonomik kalkınmasına katkı için canla başla çalışıyorlar.Yılda onlarca kez, bu tür verimli konferanslara katılıyorlar.Bu konuda Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı tam anlamıyla bir ekol oluşturdu.. Tosyalı, bir süreden beri bölgemizin ekonomik durumuna kafa yoruyor.Uzun yıllar Türkiye’de sanayiyle uğraştığı için de, Batı ile karşılaştırmayı daha iyi yapabiliyor.İş dünyasının genelde, uluslararası verilere dayanarak, Türkiye’nin özellikle “etki faktörü yüksek krizler”den oldukça korktuğunu söylüyor..Ama Fuat Tosyalı öyle düşünmüyor.Bu durumun fırsatlara yol açtığını, iş dünyasını da olgunlaştırdığını söylemeden geçemiyor.Şu sözü çok anlamlı:”Gelişmiş ülkelerde zenginliğin ana kaynağı bilgiyi depolamak ve geleceği iyi okuyarak onların getirdiği artı değerleri, topluma kazandırmaktır” diyor.Örnek veriyor.“Ticaret kapının önündeki gelişmeleri takip etmek değildir. Böyle bir yaklaşımla işe, 15 yıl geriden başlarsınız!” Meselenin özü bu işte.. Maalesef..İşadamı Fuat Tosyalı gibi aklını ve cesaretini kullanabilen işadamı sayısı ne yazık ki az Hatay’da..Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt’un da dediği gibi:“Türkiye aslında kalkınabilir. Ama bizler istemiyoruz!”Durumu değiştirmek için ne yapılabilir?Merkez Bankası Eski Başkanı ve Dünya Gazetesi Yazarı Gazi Erçel, bu sorular üzerine birkaç maddelik bir liste açıklıyor.Listenin en başında “Akılcılık” var.* Erken Uyarı..* Eşdeğerlilik..* Akışkanlıkların hızlanması..* Sermaye, bilgi, teknoloji, görsel iletişim gibi yapılaşma tekniklerinin uygulanması..Siyasi ve ekonomik istikrara da değiniyor Gazi Erçel..Listenin ileri safhasında “enerji tasarrufu” var.Kullandığımız enerjinin yüzde 52’si ithal.. Biliyoruz ki, kampanyalara ayrılan para kısıtlı.Gazi Erçel ilave ediyor:“Ne olursa olsun, enerji açığını kapatmak için kampanyalar düzenlemeliyiz.”Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat zaman zaman söze karışıyor..Yaşanmış hadiseleri aktarıyor.Salonda herkesin neşesi yerinde..Genel kanı şu..Krizi konuşuyoruz, ama kimse kriz beklemiyor..Bunlarla ilgili Osman Arolat bakın ne diyor:“Sanayi kuruluşları ekonomik sorunlarını çözseler dahi, kriz öncesi satın alınan gayrimülkler, lüks otomobiller yatırım aracı değildir. Bunlarla geleceğe hazırlanmak, etkin bir kriz sürecini baltalamaktan başka bir şey değildir.”
“HATAY’I DAHA DA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ”Konferans akıcı..Hatay Valisi Sayın Nusret Miroğlu daha göreve gelir gelmez, ikinci gün ayağının tozuyla geldiği İskenderun’da büyük ilgi gördü..Konuklarla sohbet ediyor, İskenderun’u ve İskenderunlular’ı tanımaya çalışıyordu.Açıkça belirtmeliyim ki, Valimiz Sayın Miroğlu’nu çok azimli gördüm..Konulara vakıf..Hatay’ın kalkınması için daha şimdiden belli hedefleri aklında şekillendirebiliyor..Heyacanlı ve atak!Hatay’la ilk tanışması..Ama İskenderun’da, kent insanının konferanslara olan ilgisi karşısında da mutlu.. Zaten, Dünya Gazetesi yazarlarının da yakından tanıdığı bir isim..Öyle olunca, konferansın bitiminde davet üzerine bir de konuşma yapıyor Sayın Miroğlu:“Mesele istek ve arzuda.. Ben İskenderunlu işadamlarımızda o gayreti gözlerinden okuyabiliyorum. Biz idare olarak, her türlü projede desteğe ve yardıma hazırız. Yatırımın olmadığı yerde kalkınma olamayacağını bilenlerdeniz. Herkes işini çok iyi yapacak ve hep birlikte Hatay’ı daha da ileriye taşıyacağız.”
SICAK PARADAN FAYDALANMALIYIZ!“- Arap dünyasının 3 trilyon dolar parası var.. Bu para yakın zamanda 8 trilyon lirayı da bulur. Yabancı sermayenin finans kaynaklarından yararlanmalıyız. Türkiye’nin cazibesini onlara yaşatmalıyız.”Bu güzel ve akıl dolu söz Gazi Erçel’e ait..Hani hep Katar’ın iş dünyasını sorguluyoruz ya..Türkiye’ye niçin ve neden geldiklerini belirterek, sertçe eleştiriyoruz ya.. Teker teker kaçırtamaya çalıştığımız bu dünya pazarını maalesef başka ülkeler kapıyor, kırmızı halılarla karşılıyorlar..Biz ise, yerden yere vuruyoruz..Dikkat buyrun!8 trilyon milyar dolar!!!Bize düşen katılım payından faydanalanmak mıdır doğru olan, yoksa oturup, birbirimizi yiyerek, boşa zaman mı geçireceğiz?Aslında sorunun cevabı basit!Dr. Rüştü Bozkurt’tan alalım cevabı:“- Aklın yatırım gerektiren, uzun vadeli bir düşünce okyanusu olduğunun pek de farkında değiliz henüz.. Allah hepimize akıl versin!”
HOŞ BİR TABLO! Cumartesi günkü konferansta, Hatay’ın bölgesel kalkınmasında önemli roller üstlenen başaktörler de salonda yerlerini almışlardı.. AK Parti Grup Başkan Vekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile Milletvekili Orhan Karasayar da, konferansı pür dikkat izleyenler arasındaydı. Zaman zaman bölge milletvekilleri; İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, MKÜ Rektörü Şerafettin Canda ile birlikte görüş alışverişinde bulundular. Umarım bu tablo, çözüm yollarında kutuplaşma yaratmak isteyenlere de ders olur!
İSKENDERUN İL OLSUN, TAYİNİMİ ÇIKARTSINLAR!İskenderun Kaymakamı Sayın Cengiz Horozoğlu, Dünya Gazetesi yazarlarıyla birlikte bir müddet ayakta sohbet etti. Sayın Horozoğlu’nun tanışma faslının hemen ardından, konuyu İskenderun’un il olma meselesine getirmesi, oldukça heyecan verici..Ve bu gayretini de fazlasıyla önemsiyorum..Kendi kendime soruyorum:İskenderun’un il olması, kalkınma hamleleri açısından çok önemli.. Kaymakam Horozoğlu’nun bu temennisini her yerde, (bu hangi platform olursa olsun) dillendirdiğini bilmemize rağmen, neden suskun kalıyoruz?Belki bir işaret, bir kıvılcım yeterli olacaktır..Ben o işareti; daha konferans başlamadan, merdiven basamaklarında aldım.Sayın Horozoğlu; Osman Arolat ve Dr. Rüştü Bozkurt’la daha ilk temasında şu soruyu paylaştı:“- İskenderun’un il olma meselesine yazılarınızla da destek vermenizi bekliyorum.”Osman Arolat şöyle yanıt verir:“- Ama İskenderun’un il olması halinde, sizin burada kalmanıza, vali olarak atanmanıza müsaade etmezler.”Kaymakam Horozoğlu bir saniye bile düşünmeden karşılığında şu sözleri sarfeder:“- İskenderun il olsun da, varsın tayinimi çıkarsınlar, hiç önemli değil!”İskenderun sevgisi böyle birşey işte.. Dr. Rüştü Bozkurt’un da dediği gibi:“- Bilmek önemli ama, asıl iş anlamada..”Bilmem anladınız mı?!
HOŞUMA GİTTİ!Dr. Rüştü Bozkurt, konferans boyunca örneklerle, benzetmelerle anlatımlarına ayrı bir haz kattı.Ben bunlara edebi türün baharatları diyorum..Bir tanesi nefisti..Hint atasözüymüş.. Bilerek yazımın sonuna bıraktım:“İşaret parmağınızla birisini suçladığınız zaman,geriye kalan üç parmağın size dönük olduğunu unutmayın..”
VATANDAŞ OLARAK NE YAPIYORUM?
Mustafa Yazıcı Kültür Merkezi’ndeki “Dünya Ekonomisi – Türkiye Ekonomisi ve Bölgemizin Ekonomik Kalkınması” konulu konferansın, bana göre en çarpıcı sorusuydu bu:
“- Vatandaş olarak ne yapıyorum?..”
Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt bu soruyla, sanırım birşeyleri sorgularken, dönüp kendimize bakmamız gerektiğini de anımsatıyordu.
Dr. Bozkurt, durduk yerde sormadı bu suali..
Pusu kurmaya alışkın olduğumuz bir iş dünyasında, “Bende yoksa, sende de olmasın” anlayışıyla ortaya çıkan tehlikelere işaret ediyordu.
Haksız da değil..
Espirili kişiliği ve felsefi üslubuyla, ‘Krizlerle Başetmenin Yolları’nı anlatırken, diğer yandan da kendi evimizin kapısını süpürmekte zorlandığımızı, komşumuza karşı duyduğumuz kıskançlığımızı ve bilgisiz geçen günlerimizi de gösteriyordu..
Evvela..
Tosyalı Holding ve Dünya Gazetesi’ni kutluyorum..
Dünya ve Türkiye ile bağlarını koparmamışlar.
Tam aksine, Türkiye’nin ve bölgemizin ekonomik kalkınmasına katkı için canla başla çalışıyorlar.
Yılda onlarca kez, bu tür verimli konferanslara katılıyorlar.
Bu konuda Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı tam anlamıyla bir ekol oluşturdu.. Tosyalı, bir süreden beri bölgemizin ekonomik durumuna kafa yoruyor.
Uzun yıllar Türkiye’de sanayiyle uğraştığı için de, Batı ile karşılaştırmayı daha iyi yapabiliyor.
İş dünyasının genelde, uluslararası verilere dayanarak, Türkiye’nin özellikle “etki faktörü yüksek krizler”den oldukça korktuğunu söylüyor..
Ama Fuat Tosyalı öyle düşünmüyor.
Bu durumun fırsatlara yol açtığını, iş dünyasını da olgunlaştırdığını söylemeden geçemiyor.
Şu sözü çok anlamlı:
“Gelişmiş ülkelerde zenginliğin ana kaynağı bilgiyi depolamak ve geleceği iyi okuyarak onların getirdiği artı değerleri, topluma kazandırmaktır” diyor.
Örnek veriyor.
“Ticaret kapının önündeki gelişmeleri takip etmek değildir. Böyle bir yaklaşımla işe, 15 yıl geriden başlarsınız!”
Meselenin özü bu işte..
Maalesef..
İşadamı Fuat Tosyalı gibi aklını ve cesaretini kullanabilen işadamı sayısı ne yazık ki az Hatay’da..
Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt’un da dediği gibi:
“Türkiye aslında kalkınabilir. Ama bizler istemiyoruz!”
Durumu değiştirmek için ne yapılabilir?
Merkez Bankası Eski Başkanı ve Dünya Gazetesi Yazarı Gazi Erçel, bu sorular üzerine birkaç maddelik bir liste açıklıyor.
Listenin en başında “Akılcılık” var.
* Erken Uyarı..
* Eşdeğerlilik..
* Akışkanlıkların hızlanması..
* Sermaye, bilgi, teknoloji, görsel iletişim gibi yapılaşma tekniklerinin uygulanması..
Siyasi ve ekonomik istikrara da değiniyor Gazi Erçel..
Listenin ileri safhasında “enerji tasarrufu” var.
Kullandığımız enerjinin yüzde 52’si ithal..
Biliyoruz ki, kampanyalara ayrılan para kısıtlı.
Gazi Erçel ilave ediyor:
“Ne olursa olsun, enerji açığını kapatmak için kampanyalar düzenlemeliyiz.”
Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat zaman zaman söze karışıyor..
Yaşanmış hadiseleri aktarıyor.
Salonda herkesin neşesi yerinde..
Genel kanı şu..
Krizi konuşuyoruz, ama kimse kriz beklemiyor..
Bunlarla ilgili Osman Arolat bakın ne diyor:
“Sanayi kuruluşları ekonomik sorunlarını çözseler dahi, kriz öncesi satın alınan gayrimülkler, lüks otomobiller yatırım aracı değildir. Bunlarla geleceğe hazırlanmak, etkin bir kriz sürecini baltalamaktan başka bir şey değildir.”
“HATAY’I DAHA DA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ”
Konferans akıcı..
Hatay Valisi Sayın Nusret Miroğlu daha göreve gelir gelmez, ikinci gün ayağının tozuyla geldiği İskenderun’da büyük ilgi gördü..
Konuklarla sohbet ediyor, İskenderun’u ve İskenderunlular’ı tanımaya çalışıyordu.
Açıkça belirtmeliyim ki,
Valimiz Sayın Miroğlu’nu çok azimli gördüm..
Konulara vakıf..
Hatay’ın kalkınması için daha şimdiden belli hedefleri aklında şekillendirebiliyor..
Heyacanlı ve atak!
Hatay’la ilk tanışması..
Ama İskenderun’da, kent insanının konferanslara olan ilgisi karşısında da mutlu..
Zaten, Dünya Gazetesi yazarlarının da yakından tanıdığı bir isim..
Öyle olunca, konferansın bitiminde davet üzerine bir de konuşma yapıyor Sayın Miroğlu:
“Mesele istek ve arzuda.. Ben İskenderunlu işadamlarımızda o gayreti gözlerinden okuyabiliyorum. Biz idare olarak, her türlü projede desteğe ve yardıma hazırız. Yatırımın olmadığı yerde kalkınma olamayacağını bilenlerdeniz. Herkes işini çok iyi yapacak ve hep birlikte Hatay’ı daha da ileriye taşıyacağız.”
SICAK PARADAN FAYDALANMALIYIZ!
“- Arap dünyasının 3 trilyon dolar parası var.. Bu para yakın zamanda 8 trilyon lirayı da bulur. Yabancı sermayenin finans kaynaklarından yararlanmalıyız. Türkiye’nin cazibesini onlara yaşatmalıyız.”
Bu güzel ve akıl dolu söz Gazi Erçel’e ait..
Hani hep Katar’ın iş dünyasını sorguluyoruz ya..
Türkiye’ye niçin ve neden geldiklerini belirterek, sertçe eleştiriyoruz ya..
Teker teker kaçırtamaya çalıştığımız bu dünya pazarını maalesef başka ülkeler kapıyor, kırmızı halılarla karşılıyorlar..
Biz ise, yerden yere vuruyoruz..
Dikkat buyrun!
8 trilyon milyar dolar!!!
Bize düşen katılım payından faydanalanmak mıdır doğru olan, yoksa oturup, birbirimizi yiyerek, boşa zaman mı geçireceğiz?
Aslında sorunun cevabı basit!
Dr. Rüştü Bozkurt’tan alalım cevabı:
“- Aklın yatırım gerektiren, uzun vadeli bir düşünce okyanusu olduğunun pek de farkında değiliz henüz.. Allah hepimize akıl versin!”
HOŞ BİR TABLO!
Cumartesi günkü konferansta, Hatay’ın bölgesel kalkınmasında önemli roller üstlenen başaktörler de salonda yerlerini almışlardı.. AK Parti Grup Başkan Vekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile Milletvekili Orhan Karasayar da, konferansı pür dikkat izleyenler arasındaydı. Zaman zaman bölge milletvekilleri; İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, MKÜ Rektörü Şerafettin Canda ile birlikte görüş alışverişinde bulundular. Umarım bu tablo, çözüm yollarında kutuplaşma yaratmak isteyenlere de ders olur!
İSKENDERUN İL OLSUN, TAYİNİMİ ÇIKARTSINLAR!
İskenderun Kaymakamı Sayın Cengiz Horozoğlu, Dünya Gazetesi yazarlarıyla birlikte bir müddet ayakta sohbet etti. Sayın Horozoğlu’nun tanışma faslının hemen ardından, konuyu İskenderun’un il olma meselesine getirmesi, oldukça heyecan verici..
Ve bu gayretini de fazlasıyla önemsiyorum..
Kendi kendime soruyorum:
İskenderun’un il olması, kalkınma hamleleri açısından çok önemli.. Kaymakam Horozoğlu’nun bu temennisini her yerde, (bu hangi platform olursa olsun) dillendirdiğini bilmemize rağmen, neden suskun kalıyoruz?
Belki bir işaret, bir kıvılcım yeterli olacaktır..
Ben o işareti; daha konferans başlamadan, merdiven basamaklarında aldım.
Sayın Horozoğlu; Osman Arolat ve Dr. Rüştü Bozkurt’la daha ilk temasında şu soruyu paylaştı:
“- İskenderun’un il olma meselesine yazılarınızla da destek vermenizi bekliyorum.”
Osman Arolat şöyle yanıt verir:
“- Ama İskenderun’un il olması halinde, sizin burada kalmanıza, vali olarak atanmanıza müsaade etmezler.”
Kaymakam Horozoğlu bir saniye bile düşünmeden karşılığında şu sözleri sarfeder:
“- İskenderun il olsun da, varsın tayinimi çıkarsınlar, hiç önemli değil!”
İskenderun sevgisi böyle birşey işte..
Dr. Rüştü Bozkurt’un da dediği gibi:
“- Bilmek önemli ama, asıl iş anlamada..”
Bilmem anladınız mı?!
HOŞUMA GİTTİ!
Dr. Rüştü Bozkurt, konferans boyunca örneklerle, benzetmelerle anlatımlarına ayrı bir haz kattı.
Ben bunlara edebi türün baharatları diyorum..
Bir tanesi nefisti..
Hint atasözüymüş.. Bilerek yazımın sonuna bıraktım:
“İşaret parmağınızla birisini suçladığınız zaman,
geriye kalan üç parmağın size dönük olduğunu unutmayın..”