YÜREĞİMİZE ATEŞ DÜŞTÜ

Tam yazımı bitirmiştim ki, televizyon haberlerinde bir son dakika haberi..
Tokat\’ın Reşadiye ilçesi Sazak Köyü yakınlarında teröristler, devriye görevi yapan jandarma ekiplerine pusu kurdu. 7 şehit!
Üstelik bir şehidimiz de, Bekbele beldesinden..
Adı Fatih Yonca..
3 askerimiz de yaralı. Aziz şehitlerimize Allah\’tan rahmet, ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum..
Sözün bittiği yerdeyim.. Açılım açılım diyorlar. Asıl ‘kanlı’ açılımı teröristler yapıyor.. Türkiye’nin birçok yerinden provakatif eylemlerini sürdürmekten de geri kalmıyorlar..
Birlik ve beraberliğimize, ülkemizdeki huzur ve kardeşlik ortamına yönelen bu hain saldırıyı şiddetle kınıyorum..
Ve diyorum ki..
Vatanını canından üstün tutan, bu uğurda şehit olan kahraman askerlerimiz milletimizin gönlünde sonsuza kadar yaşayacaktır.
Ve çok iyi biliyorum ki:
TSK, her tür terör eylemine karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürecek ve bu saldırılar hiç bir zaman amacına ulaşamayacaktır..

ŞÜKRÜ KANATLI KONAĞI İÇİN İLK İŞARET FİŞEĞİ
General Şükrü Kanatlı Konağı’yla ilgili ilk işaret, MHP Belediye Meclis Üyesi Garip Şandır’dan geldi.
Dün yazdım..
Kamuoyu desteğine ihtiyacımız var dedim.
Bir kıvılcım yeter..
Konağın aslına uygun değerlerde korunması gerektiği fikrine ilk desteğin, Sayın Şandır’dan gelmesi oldukça sevindirici. Bugün, o konağın hayat bulması için meclis oturumunda gündem dışı destek bulacağını umud ediyorum.
Konuyla ilgili, gelen olumlu tepkiler de benzer yönde.. Heyecanım boşuna değilmiş.. Yalnız olmadığımı bilmek ayrı bir mutluluk..
Gerisini Garip Şandır’dan dinleyelim:
\”Binanın her bölümü tarih kokuyor. General Şükrü Kanatlı Konağı’nda tarih yazılmış, önemli kararlara imza atılmıştır. Konak henüz kesin olarak belirlenmese de restorasyon çalışmasının ardından emin ellere teslim edilip, aslına dönüştürülebilir. İskenderun’un tarihi mozayiğini de içinde barındıracak aslına uygun olarak restore edilmesi, İskenderun’un kurtuluş tarihine önemli bir katkı sağlayacaktır.”
Hadi hayırlısı!

BU NE ÖFKE!
Hatayspor-Kırıkhanspor karşılaşması sonrasında anladım ki, insanlık psikolojisinin rehabilitasyona ihtiyacı var.. Herşeye öfkelenir olduk.
Bu nasıl bir ruh halidir öyle..
Aynı şehrin iki takımı sportmence, fair play örneği göstermesi gerekirken, Kırıkhanspor taraftarı hangi akla hizmet edip, sahayı ve tribünlerin karışmasına vesile olabiliyor.
Bu ne sorumsuzluk..
Bu ne basiretsizlik öyle..
İlkel çağdan kalma yaklaşımlarla, kendilerini birşey sanan sözde o bir kısım taraftar ‘kuvvet’ kullanma hakkını kimden alıyor?
Spordaki şiddeti mazur göstermek istenirmişçesine emniyet teşkilatının “müdahale” biçimine yapılan özel vurguyu da unutmuş değilim..
Kırıkhanspor’un yöneticilerine, taraftarlarına sesleniyorum..
Bana şu sorunun cevabını versinler:
– Stadın, sporcuların, taraftarların güvenliğini sağlamakla yükümlü polis teşkilatına kalkan ellerin hesabını nasıl vereceksiniz?
Polise taş atmak da neyin nesi?
Bu ne öfkedir öyle!
Hoşgörü meselesini, çuvaldızın ucu batana kadar hatırlayamamış olmamız ne acı.
Benzeri bir durum Türkiye’de ya da herhangi bir stad da yaşansaydı, şiddet yanlıları yine de bu durumdan keyif mi alacaklardı?
Bana sorarsanız, Kırıkhanspor taraftarı sınıfta kaldı..
Kırıkhanspor Yönetimi de, bu talihsiz olaydan sonra, şiddet içeren görüntülerden etraflıca bir ders çıkarmalı!
Bizzat takipçisi olacağım.. Federasyonun alacağı kararı şimdiden merak ediyorum.

YANILIYORSUN NEŞET’İM..
İskenderun’da haftalık yayın yapan Haber Ekspres Gazetesi’nin sahibi, sevgili dostum Neşet Alkan’ın köşe yazısını okurken, bir noktaya takıldım.. Diyordu ki:
– Eski Cumhurbaşkanlarımızdan İsmet İnönü, hayatı boyunca Hatay’a gelmemiştir.”
Yanılıyorsun sevgili Neşet..
Nedenine gelince.. Anlatayım..
Bu yıl içerisinde, 5 Temmuz Festivali’ni kutladığımız bir dönemde komite üyelerinin de katıldığı, General Şükrü Kanatlı Kışlası’ndaki toplantıda ben de vardım.
Festival çalışmaları hakkında sunum yapılıyordu..
Öncesine geleyim.. Toplantı odasına geçerken, komiteyle birlikte uzunca bir koridordan yürüyorduk..
Göz ucuyla, İskenderun’un kurtuluş coşkusunu içeren resimlere baktım.
30 Ağustos 1939 tarihli bir resim ilişti gözlerime..
Bir Zafer Bayramı anısı..
Eski Cumhurbaşkanlarımızdan İsmet İnönü, yanında General Şükrü Kanatlı ve beraberinde üst rütbeli askerler hep bir arada..
İsmet İnönü, üzerinde açık renk bir takım elbiseyle, şık görünüyordu..
Muhtemelen bir tören sırasında çekilmiş resim..
İlk defa görüyordum..
Merak ettim, o gizemli fotoğrafın çekildiği şehre odaklandım..
Şöyle yazıyordu:
Hatay..
Demek ki, neymiş?
Tarih yapraklarında hapsettiğimiz, İskenderun’un kahramanlık mazisini tam anlamıyla kavrayabilmiş değiliz!
Günümüzde eğer tartışma konusu yaptığımız bir devlet başkanının Hatay’a gelip gelmediğini bilmiyor ve yetkili kurumlardan soruşturmuyorsak, durup biraz da kendimize bakmamızda yarar var.
Öyle değil mi, Sevgili Neşet..

SEMT SAHALARINI YOK ETTİK!
Zaman zaman sporun güzelliklerinden sözederiz. Ama, sporcu yetiştirecek mekanların yokluğuna da vurgu yaparız..
İyi bir sporcu daha küçükken, sokak aralarında, boş arazilerde üzerine kurduğu kale direkleri ve etrafını kireçle çizdiği, amatör görünümlü sahalarda yetişir..
Bayrak müsabakaları veya turnuvalarda boy gösterirdi.
İskenderun’un yetiştirdiği ve büyük kulüplerde top koşturmuş Yusuflar, Nihatlar, İbrahimler, İsmailler ve daha niceleri böyle yetişmiyor mu?
Yapılması gereken spor yapmaya meğilli bu çocuklarımızı, kahve köşelerine sürükleyip, hayallerini yıkmaya yol açmak değildir.
Onlara eğitim olanağı vermek, spor sevgisini aşılamak, geleceğe hazırlamak şart oldu artık..
Önceki gün gösterilerde taş atarken yakalanan çocuklardan birinin, bir polisin yanında nasıl ağladığını televizyondan izledim, fena halde üzüldüm..
Bir çocuğun gidecek bir yeri olmalı..
Meşguliyet almalı, oynayarak büyümeli..
Bizler şanslıydık.. Mahallelerde o devasa konutlar henüz yükselmemişti..
Müstakiller vardı.. Boş araziler çoğunluktaydı..
Peki ya şimdi?
Çocukların uğrak yerleri arasında, internet kafeleri ve kahvehaneler yoğunluk teşkil ediyor. Böyle mekanlara karıştırılan çocukların, bu işi kendi iradeleri ile yapamayacaklarını unutmamak gerek.
Bana sorarsanız, belediye idaresi, şehrin gelişimiyle ilgili ayırdığı kaynağın bir bölümünü, bu çocuklara spor ve eğitim olanağı vermek için harcamalıdır.

İSKENDERUN GENİŞLEMELİ, AMA NASIL?
AK Parti İskenderun İlçe Başkanı Musa Kurşun’un farklı bir yönü var..
Sürekli bir arayış içerisinde..
Her daim, İskenderun’a kazandırılacak ‘Katma değerleri’ düşünmekle meşgul..
Dün, kendisini yine düşünceli gördüm..
Sohbet ettik, ortaya farklı bir değişim projesi çıktı.
İskenderun’un ‘yer darlığı’ çektiğini defalarca söylemişti.
Ama, bu kez açılımın ufkunu genişletti..
Sınırların daraldığı bir dönemde, şöyle bir görüş ortaya attı:
– Sakıt, Cırtıman ve Cebike, köy statüsünden çıkarılabilir. İskenderun’a dahil edilerek, mücavir alan genişleyebilir.
Fena bir fikir değil.. Önemsiyorum da..
Sözün ucunda, İskenderun’a gelecekte ‘vizyon’ kazandırabilecek bir hava hakim..
O halde, bu söylemi konuşup, tartışmanın tam zamanı..
Kapı çalınacak adresi biliyoruz. Sadece hakkımız olanı, Hatay İl Özel İdare’ye anlatacağız. Ardından, İçişleri Bakanlığı’ndan bu doğrultuda bir yaptırım isteyeceğiz.
Ne dersiniz, maya tutar mı?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.