İskenderun Kent Konseyi’nde yer alan çalışma grupları raporlarını hazırladı.
Güzel öneriler var.. Bir çoğu da bildiğimiz, yazdığımız, hayal ettiğimiz başlıklar..
Dosyayı bana ilk ulaştıran İTSO Başkan Vekili Müfit Tennioğlu oldu..
Çalışma gruplarının heyecanlı ve istekli olduklarını söyledi..
Dosyayı inceledim..
Başlık güzel olmuş..
– Geçmişi ve geleceğiyle İskenderun’u yaşamak..
Aslında, düşünce platformunda saklı olan tüm ayrıntılar işte bu ‘yaşamak’ sözcüğüne endeksli.. Biliyoruz ki, konuşmak, tartışmak, üretmek ve fikirleri projeye taşımaktan çok ‘çağdaş ve modern’ yapıyı hayata geçirmek önemli..
Acele etmemiz gerekir.. Hızlı ilerlememiz gerekir..
Dahası, bunu fırsata çevirmeyi bilmek gerekir.
Şimdilik böyle bir heyecanı hissettiğimi söyleyemem..
24 Mart’ta toplanacak 3. Genel Kurul’da; insanlarımızı, bu kente ait hissettikleri değerlerle birlikte ‘geleceğe’ hazırlayabilecek miyiz, göreceğiz..
Henüz konuşmak için erken..
Şurası bir gerçek ki, İskenderun’un ileri gelen insanları, şehrin üzerine yapışan ‘pasifize’ imajın bilincinde ve bunu değiştirmek için büyük çaba harcıyor.
Neticede.. İskenderun, tarihinin en umutsuz anında, yepyeni fırsatlarla karşılaşıyor.
Eğer şehir, oluşan bu yeni bilinci, fırsatlarla bir araya getirebilecek bir girişimcilik ruhu geliştirebilirse, İskenderun tarihindeki önemli yerine oturabilir.
Birkaç gün önce hissettiğim bu duyguyu açıklamıştım..
İskenderun yakın bir zamanda tarih yazacak, demiştim..
Aması var tabi..
Önce şehrin psikolojisini buna hazırlamak gerekir..
Bu altyapı mekanizmalarını tetikleyecek en önemli birim, Kent Konseyi’dir..
Bugün 13 çalışma grubunun belirlediği bu tasarıları okumak gerek..
Bu düşüncelerin harmanlanıp, İskenderun için en önemli yapı taşlarının oluşması, projelendirilmesi, icraata geçirilmesi gerek..
İskenderun’u ancak böyle bir süreç ‘değişime’ uğratabilir..
Yaşıyoruz işte..
Şehirde en büyük sorun işsizlik.
İşsizlik, gençleri her türlü aşırı akıma açık hale getiriyor.
Şehrin umut bağladığı tek ekonomik faaliyet alanı var.
Sanayi!
Çok şükür, yüzümüz daha yeni üniversiteye döndü..
Bir de spor ve turizmi canlandırabilirsek, İskenderun’u tutabilene aşkolsun..
Dikkat ediyor musunuz? Şehirde kültür ve sanat faaliyetlerinde yavaştan bir artış var..
Birden aklıma geliyor.
Kent Konseyi raporuna bakıyorum..
* Balıkçılık Festivali’nin düzenlenmesi, (Deniz kentiyiz, denizden yeterince faydalanamıyoruz.)
* İskenderun Halk Oyunları ekibinin kurulması..
* Halk kültürünü araştırmak..
* Ouyunculuk dersleri..
* Narenciyenin bölgenin sembolü olması için çalışma yapılması..
Narenciye demişken, biraz başa dönelim..
Pac’daki ‘portakal’ figürü kaldırılırken, bu fikri desteklemiştim..
Çünkü cansız ve renksizdi.. Narenciyemiz yoksa, sembolün ne önemi var, diye hayıflanmıştım..
Ve o günlerde şöyle yazmıştım..
– Madem narenciye sembolümüz. O halde, sahil kordonundaki meyvesiz ağaçlar yerine portakal ağaçları dikelim. Hem portakalından hem de reklamından faydalanırız.
Üzülüyorum bu günlerde.. Tam mevsimi şimdi.. Portakal çiçekleri açmış, öyle bir güzel kokuyor ki, muhteşem.. Hayal ediyorum, bu koku sahil kordonunu baştan başa sarmalıydı, mest olmalıydık, dillere düşmeliydik..
Yine aynı noktaya geliyorum.
Önce kendimizi buna hazırlamak gerekir..
Kent Konseyi, bu çalışma grubu raporlarıyla bugün ilk adımı attı..
Dilerim, sonuç kısmında sevinen İskenderun olur..
Gelişmek, yenilenmek, güncel kalmak böyle birşey çünkü..
HOBİ BAHÇELERİ
Kent Konseyi’nde yüzlerce öneri var.. Ama toprağı sevdiğimden, bugünlük içlerinden ‘yeşil’ olanı seçiyorum.. Biri hoşuma gitti..
Nedir o?
– Hobi bahçeleri..
Konya, Eskişehir, İstanbul’da bu uygulamaya rastlamak mümkün.. Hobi bahçelerinde amaç, şehir hayatında toprak ve yeşilliğe hasret kalmış insanlarımıza küçük birer toprak sağlayarak, özlemlerini gidermek..
Görüyorsunuz işte.. Koca memleketi taş bloklara teslim ettik, şimdi alternatif öneriler arıyoruz. Neyse, hobi bahçeleri için Nardüzü, Karaağaç ve Aşkarbeyli müsait..
Çünkü, yeşil diye bildiğimiz uzunca araziler sadece bu bölgelerde mevcut..
Misal.. Uygulamada, 5 dönümlük bir arazi kiralanıyor, emeklisine, özürlü gençlerimize belediye tarafından aylık tarifelerden tahsis ediliyor..
İçerisine çayevi, malzeme odası, yollar, ahşap büfeler yerleştirildiğinde, bence mükemmel mesire yerleri oluşturulabilir..
Diğer bir tabirle.. Bu projeyle, 80-85 aileye hem istihdam sağlanıyor hem de gidilecek, görülecek alanların oluşması sağlanıyor..
Fena mı?!
BEN DEMİŞTİM
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, tefecilik suçu en fazla Mersin, Ankara, İstanbul’da işlenirken, Hatay bu kapsamda 9. Sırada yer alıyor.
Demek ki neymiş.. Hatay’ı ve özellikle İskenderun’u ‘tefecilikte’ günah keçisi ilan etmenin bir anlamı yokmuş. Mesela, KOM’un ortaya çıkardığı planlı yolsuzluk olaylarında ve sektörel olarak ilk başta yer alan sağlık alanındaki yolsuzluklarda ise Hatay’ın hiç adı geçmiyor.. Ne mutlu bize..