Aslı yok!

Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’la bu ikinci röportajımız..
İlkinde.. Osmaniye’nin, ekonomik ilişkiler açısından Hatay ile kardeş şehir gibi algılandığını yazmıştım. Bu vesileyle, Sayın Celalettin Cerrah’ın biz gazetecilere, ‘Artık sık sık Osmaniye’ye gelirsiniz’ teklifini de hatırlayarak, son günlerde “Erzin ve Dörtyol’un Osmaniye’ye bağlanması” spekülasyonu üzerine -varsa öyle bir söz- aslını öğrenelim istedim.. Bir saat sonra Osmaniye’deydim..
Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah her zamanki gibi şık..
Sıcak ve ilgili..Aslı yok!
Oturur oturmaz konuya girdik.. Sayın Vali dedi ki:
“Yılmaz bey.. Benim hiçbir şekilde Dörtyol ve Erzin’in Osmaniye’ye bağlanması yönünde tek bir açıklamam dahi olmamıştır, aslı yok!”
İtiraf etmeliyim ki, bu açıklamayı bekliyordum.. Biraz geriye gittim..
Hadise, 25 Mart’tan sonra gündeme düşüyor.. İki hafta geçiyor..
İskenderun’da yoğunlaşan tepkilere karşılık bir Allah’ın kulu çıkıp, ‘Osmaniye Valisi’ne bir soralım da, işin aslı nedir’ demiyor..
Aslında aceleye geldi.. Biraz da galeyana gelme psikolojisi vardı..
Sayın Cerrah’a şu cevabı verdim:
“- İskenderun’un il olma hayalleri nedeniyle, biraz hassas bir durum ortaya çıktı. Ortada sizinle alakalı bir art niyet olduğunu düşünmüyorum..”
Sayın Vali gülümsedi ve ekledi: ‘Hatay bizim gözbebeğimiz.’
Sonra, dedi ki:
“Kastettiğim, Osmaniye OSB’nin karayoluyla İskenderun Limanı’na bağlanmasıydı.. Yoksa Erzin, Ceyhan, Payas ve Dörtyol’un Osmaniye’ye bağlanması mümkün mü? Tabii ki değil!”
Açıklamanın devamı var.. Sayın Cerrah, ‘sınırlar konusu yetkimi aşar’ diyerek aslında olayın tabiatına da vurgu yaptı.. Bana sordu:
“- Yılmaz bey, böyle bir çalışma içerisine girmem mümkün mü?”
‘Hayır’ dedim.. Devamını getirdi: “İçişleri Bakanlığı’na ilçenin talebi olur. Benim değil” diyerek, son noktayı koydu..
Sayın Cerrah dışa dönük, Osmaniye’nin ve Hatay bölgesinin geleneklerini iyi bilen bir Vali.. Zira, şu yaklaşımı önemli:
“- Bir telefon kadar yakınım.. Hakkımda çıkan iddialar ve yapılan açıklamalar nedeniyle milletvekillerimiz beni arasaydı, olayın iç yüzü hakkında bilgi verirdim..”
Haklı da.. Sorup, sorgulamadan, bir yaygaradır koptu, İskenderun’da..
Bir valinin, üstelik adı Celalettin Cerrah olan bir devlet adamının böyle bir söylemi ulu ortada söyleyebilme ihtimalini konuşmadık, düşünmedik..
Neyse ki, gerçek ortaya çıktı..
Dörtyol İlk Kurşun Gazetesi’nden bir muhabirin sorulara verilen cevapları kamuoyuna yanlış aksettirmesinden kaynaklanan bir durum vardı ortada..
CHP’nin Hatay Milletvekillerine gelince.. Yeşilköy Kasabası’nda, Sayın Cerrah’a yöneltilen ‘Anayasa değişikliği’ ile ilgili soruya verdiği yanıt sadece şuydu:
“- Ben valiyim. Bu konuda fikir beyan edemem.”
Gerisi asparagas.. Türkçesi, aslı yok..
Demem o ki.. Bir ‘yanlış algılama’ hadisesinden az kalsın bir sorunlar yumağı oluşuyordu.. Çok şükür, Sayın Vali bu konularda oldukça titiz ve hassas..
Yorumum şu:

Türkiye’nin tanıdığı Celalettin Cerrah, şunca zamandır koruduğu saygınlığını, bu tür konularda gösterdiği hassasiyete borçludur ve o meşhur hassasiyetini de ‘Bir basın mensubunun yanlış aksettirme biçimi nedeniyle” kaybetmiş falan değildir.
Şimdiden teşekkürler Sayın Valim..

İSKENDERUN’A POLİSEVİ..
Polis Haftası nedeniyle, İskenderun’da yoğun bir etkinlik rüzgarı esiyor..
Polislerimiz tiril tiril, etkinliklere katılıyorlar.. Şöyle bir İskenderun’u etraflıca süzüyorum ve kendi kendime soruyorum:
– İskenderun’da neden bir Polisevi yok?
Bilemiyorum.. Oysa, askerin bir subay orduevi ve Astsubay orduevi var..
Bunlar olmalı.. Her asker gibi, polisin de eşini, çocuğunu götürebileceği, nezih bir ortamda yemek yiyebileceği bir mekana sahip olmalıdır diye düşünüyorum..
Biliyorsunuz ki, askerimiz de, polisimiz de bizim gözbebeğimiz..
Bana sorarsanız..
Hazır Emniyet Sarayı da bitmişken.. Emniyet mensuplarına yakışan bir ‘Polis Evi’ de İskenderun’a yakışır.. Öyle değil mi, sevgili İskenderunlular?!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.