Gecenin bir vakti.. Saat 00.15..
Telefonum çalıyor.. Mutlu bir ses, Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in, TEDAŞ civarında ekibiyle birlikte çalışmaları yerinde incelediğini söylüyordu..
Gittim, gördüm..
Ayağında çizmelerle.. Yusuf Başkan sadece çalışma ortamını incelemiyor sadece, bildiğiniz çalışıyor..
Yönlendiriyor..
Döşenecek boruları kontrol ediyor..
Mevzu, ‘İskenderun’ olunca deklanşöre ‘hizmet’ kareleri yansıyor..
Dünü hatırladım..
Ne zaman yağmur yağsa, TEDAŞ’ın önü ile Pınarbaşı caddelerinin uzandığı çevreler sular altındaydı hep..
Yüreğimiz ağzımıza geliyor.. Haklı olarak tepki gösteriyorduk..
Bitti çok şükür.. İşte o gece vakti bitti..
O bölgeye.. Yoğun yağışlarda yetersiz kalan tahliye borularına kökten çözüm sağlayacak 60 metre uzunluğunda 300 mm genişliğinde ek tahliye borusu döşendi.
Üstelik.. Belediyenin kasasından tek kuruş bile çıkmadı..
Yaklaşık 100 işçi vardı o gece, orada..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek mutlu.. Öyle ki, ekibiyle birlikte tatlı yiyip, keyifleniyor.. Arkadaş gibi..
Gece saat 02.00’yi gösteriyor.. Kimse oralı değil..
Yorgunluk hikaye..
Herkes dipdiri..
O gece Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek yalnız değil..
Biricik eşi Dr. Ümran Civelek de orada.. O tatlı çalışma ortamına katkı sunuyor..
Mutlu oluyor.. Hani derler ya, ‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır..’
İşte o türden.. Başkan Civelek’in yanında şoförü yok, polis koruması yok..
Gecenin 02.00’sinde biniyor arabasına evin yolunu tutuyor..
***
Şimdi, bunları niye yazdım.. Çünkü, Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek bunu hep yapıyor.. Gece de çalışıyor.. Özellikle de, ‘bilerek ve isteyerek’ reklam malzemesi olmak istemiyor..
Kimse rahatsız olmasın diye ekibini akşamları daha çok yoruyor..
Haliyle, akşam yapılan hizmeti kimse görmüyor..
Ben de görün, bilin, farkedin diye yazdım..
Gecenin bir vakti ‘çalışma var’ önemli değil..
İskenderun, sabahlara kadar çalışılmaya layık bir kenttir..
Hizmete aç bir şehir.. O bakımdan ne verirseniz verin, eksiği çok..
Bugün bir gece vakti operasyonuyla, TEDAŞ ile Pınarbaşı caddeleri bildik ‘sel’ mağduru görüntüsünden arınmış oldu.. Günahıyla, sevabıyla bu başarı Dr. Yusuf Civelek ve ekibinin.. Yeterli mi, hayır!
Daha yapılacak çok iş, katedilecek çok yol var..
Başkan Yusuf Civelek’in de dediği gibi..
“- Başarıyı yalnız elde edemezsiniz.. Belediye meclis üyelerimizle, hangi parti olursa olsun tüm başkanlarıyla, STK’ların temsilcileriyle birlikte, el ele vereceğiz, başaracağız.. Amatör ruhla, profesyonel çözümler üreteceğiz..”
Mesele bu kadar basit..
Hayat bütün keyfiyle devam ediyor..
‘KILÇIK’ POLİSEVİ OLUR MU?
Sahilde duran ahşap eski Kılçık Restoran’ın akıbetini soracak değilim..
Saygısızlık etmek istemem..
Çünkü.. Başkan Yusuf Civelek, Kılçık için ‘Düğün Salonu’ olması yönünde bir düşüncesi var.. Daha önce bu temennisini yazdım.. Durumu iyi olmayan gençler, düğün salonu sıkıntısı çekmesin ve az ödesin diye böyle bir fikri benimsemesini önemsiyorum.. Yalnız, geçtiğimiz günlerde yazmış olduğum ‘Polis’in de ailesiyle birlikte rahatça gidebileceği lokali olsun’ şeklindeki yazıya da ciddi tepkiler geliyor..
Kamuoyu, gece/gündüz toplumun huzuru için çalışan polise güveniyor, layık oldukları bir yaşam tarzını özlüyor.. O bakımdan, Kılçık bana göre, bir ‘polisevi’ açığını kapatabilecek bir pozisyona sahip.. Ne dersiniz?
Böyle bir yapının İskenderun’a kazandırılması yönünde siz ne düşünüyorsunuz?
İskenderun Polisi için verilecek en güzel hediye budur sanırım..
Tabii ki, karar yine de başkanımızın..
DERSHANELERDE BU YÜREK VAR MI?
GÜNEY’in 36. kuruluş yıldönümü nedeniyle, ziyaretimize gelenler arasında HEPAR İlçe Yönetimi de vardı.. Başkan Melih Erozan bu aralar ‘dershalener’le ilgili önemli bilgiler ortaya koyuyor.. Ben de destekliyorum.. Mesela, bir velinin 4-5 milyar lira dershaneye ödeyip, öğrencinin açıkta kalması bir dershane yönetimini hiç mi ilgilendirmez, anlamıyorum.. İşte bu noktada, HEPAR İlçe Başkanı Melih Erozan çarpıcı bir öneri getiriyor.. Diyor ki:
“- Bugün aldığınız her beyaz eşya ya da farklı bir ürün için garanti kapsamı var.. İki ya da dört yıllık garanti süresiyle sınırlı.. Dershanelerde neden buna benzer bir uygulama yok.. Dershaneler her yıl 4-5 milyar alacak, öğrenci her seferinde açıkta kalacak.. Bu kadar basit mi? Oysa bir dershane yönetimi çıkıp, ‘Öğrenciye üniversiteyi bu yıl kazandıramıyorsak, önümüzdeki yıl bir dönem bedava okutalım demeli, diyebilmeli..’
Melih Erozan haksız mı?
Aynen bu öneriyi destekliyorum.. Bir dershanede çocuğumu teslim ettiğim öğretmenin, yeterli bir donanıma sahip olup olmadığını nereden bilecem..
Çocuğu neden günah keçisi yapıyoruz..
Soruyorum neden?!
Ey dershane yöneticileri..
Var mısınız bu öneriye ‘evet’ demeye?