Dün, İskenderun Belediye Meclisi toplandı.. 7 madde vardı..
İçinden önemsediğim en önemli madde, ‘Aslantaş Barajı’ndan su getirme amaçlı belediye başkanlığı ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında ek protokolün imzalanması ile ilgili su işleri müdürlüğü teklifi hakkındaki plan ve bütçe komisyon raporu’ idi..
Oy birliğiyle kabul edildi..
İSDEMİR’den sonra İskenderun’a doğru uzanan Aslantaj projesinin geniş açılı bir boyut kazanması bu güzel kentin lehine.. Çevre beldeleri de kapsayan bu proje, yakın zamanda bir adım daha ileri gidecek.. Buna sevindim..
Meclis üyelerini kutluyorum..
Bir de gündem dışı konuşmalar vardı.. Asıl konu, önemsediğim..
MHP adına Garip Şandır söz alıyor.. İlk benim gündeme getirdiğim ‘Kılçık restorandan, Polis evi olmaz mı?’ yazıma değiniyor, konuyu gündeme getiriyor..
Köhne bir yer diyor, polis noktası oluşturulabilir savunmasını yapıyor..
İyi de konuşuyor.. Ama cevap gecikmiyor.. CHP adına Ercüment Kimyon söz istiyor..
Diyor ki:
“- Geçmiş yönetimin usülsüz yaptığı yapılar var o sahilde.. Birisi de Kılçık.. Danıştay kararı var.. Bugün belediye yönetimi bu usulsüzlüğü kaldırmalı, gereğini yapmalıdır..”
Elindeki kağıttan maddeleri sıralıyor Kimyon..
Konuyu molozlara getiriyor.. Uyarlar Oteli’nin yıkımına değiniyor.. Bir yıldır yıkılamadığından yakınıyor, lafı çirkin görüntüye ve insan canına kastedecek hasara getiriyor.. Diyor ki:
“- Binaların yıkımı sırasında İskenderun Belediyesi’nden izin alınsın ki, bu makam yol gösterici olsun..”
Bana sorarsanız, doğru bir bakış açısı derim..
Ercüment Kimyon ayrıca, İnönü Meydanı’nda yolcu taşımacılığı konusunda alınan kararlardan ötürü belediye yönetimine teşekkür etti ve Adana istikametindeki servis yolunda asfaltın çabuk bozulduğunu söyledi..
İskenderun geneline odaklanan bu konuşmalarda, çözüm yolları tartışılırken, CHP adına Av. Bülent Akbay ise, konuyu tekrar sahile taşıdı.. Nedir o?
– Sahilin bir yanı temiz, bakımlı, hareketli.. Diğer bir yanı çorak, bakımsız..
Haksız da sayılmaz..
Aklıma, bundan bir süre önce yazdığım, “Sahile nasıl bakmalıyız?’ başlıklı yazım geldi.. Antakya parkını örnek göstermiş, ‘kapının girişinde vitamin cafeler, vatandaşa yiyecek ve içecek hizmeti veriyor’ demiştim.. Oysa, İskenderun sahil kordonunda Doğumevi Hastanesi’nden sonra vatandaşa hizmet verecek tek bir birim yok..
Av. Bülent Akbay işte bu ayrıntıyı gündeme taşıdı.. General Şükrü Kanadlı Kışlası’nın bulunduğu alanın ötesi ‘çorak’ dedi.. Su alacak bir tek büfe yok diyerek, bişeyler anlatmaya çalıştı..
Yanlış mı? 1.5 yıldır o alanda tek bir çivi çakılmadı.. Akbay, diyor ki:
“- Sahildeki yapılar yasal değilse yıkılsın.. Ama yasalar çerçevesinde restoranlar, kafeler de olsun, yapılsın.. Madem, sahil kordonuna balık restoranı inşaa edeceğiz. O halde altyapıyı şimdiden hazırlayalım.. Yasal zemin neyse, hukuki açıdan atacağımız adımlar neticesinde hareket edelim..”
Sahil kordonunda yaşadığımız hareketsizlik ortada..
Hepimiz biliyoruz ki, sahil kordonu daha çok koşup, sağlık egzersizleri yaptığımız bir yapıya büründü.. Yeterli mi, değil!
Daha açık, daha üretken, daha cesur olmalıyız..
Mesela bu sözler üzerine, MHP adına konuşan Meclis Üyesi Garip Şandır’ın şu tespitini de düşünmek gerekir.. Nedir o?
“- Bu yapılar yıkılmasın, yasal zemin doğrultusunda sahip çıkalım..”
Düşünülmesi gereken bir açıklama..
Çünkü, İskenderun yatırıma aç bir şehir.. Bu güzel kentte yapılan yatırımları da, yokedip, yıkmak yerine faydalanmalıyız.. Üzerine de birşeyler eklemeliyiz..
Özetle.. Belediye meclis üyelerinin bu konudaki titizliklerine, belediye yönetimi özen gösterirlerse, büyük bir doğal mirası koruyabilir ve İskenderunlular’ı Arsuz veya Karaağaç’a gitmekten kurtaracak bir çözüm yolu bulabiliriz..
Bunun için bir yerlerden başlamak gerek..
2010 YILINDA YAŞAMAK!
1. Şifrenizi yanlışlıkla mikro dalga fırınınıza girmeye çalışıyorsanız..
2. Gerçek iskambil kâğıtlarıyla yıllardır fal bakmadığınızı fark ettiyseniz..
3. Üç kişilik ailenize ait 15 adet telefon numaranız varsa..
4. Yan masada çalışan arkadaşınıza e-mail gönderiyorsanız..
5. Arkadaşlarını ve yakınlarını arayamama sebebin e-mail adreslerinin olmamasıysa..
6. Alışverişten dönerken evinizde aldıklarınıza taşımaya yardım edecek birinin olup olmadığını anlamak için cep telefonunuzu kullanıyorsanız..
7. Televizyondaki her reklâm, ekranın altında bir web adresi içeriyorsa..
8. Hayatınızın ilk 20, 30 belki de 60 yılında sahip olmamanıza karşın, bugün evinizden cep telefonunuzu almadan çıkmak sizde paniğe yol açıyor ve almak için geri döndürüyorsa..
10. Sabah uyandığınızda kahvaltıdan önce online oluyorsanız..
11. Gülümserken başınızı yana yatırıyorsanız 🙂
12. Bu yazıyı okuyorsanız, başınızı sallıyor ve gülümsüyorsanız..
13. Daha da kötüsü, bu maili kimlere forward edeceğinizi şimdiden biliyorsanız..
14. Listede 9. maddenin olmadığını fark edemeyecek kadar meşgulseniz..
15. Yukarı çıkıp listede 9. madenin olup olmadığını kontrol ettiyseniz ve şu an kendi kendinize gülüyorsanız..
2010 Yılında yaşıyorsunuz demektir..