Siyaset hareketlendi!

Deniz Baykal, isteneni veya beklenmeyeni yaptı.
İstifa etti.
Dürüstçe götürülmüş bir siyasi kariyere bir anda ‘The End’ dedi, ama noktalarken de “doğru” davrandı. Türkiye’de ‘istifa’ mekanizması pek yerine oturmuş bir kavram değildir.. Mesela İskenderun’da, kokuşmuş bazı isimlerin varlığına rağmen yıllarca koltuk sevdasına kapılmış insanlar var..
Üstelik her gün yalanla yatıp, kalkıyorlar..
Bir de yan gelip yatan siyasiler var.. Bazen verim alamadığı partiden kopup, soluğu başka limanlarda arayanlardan söz ediyorum.. Örnekleri çok..
Peki ya, dürüstçe ve zamanında siyaset sahnesinden çekilene şahit oldunuz mu? İskenderun’da giderayak kaç siyasetçi tanırsınız ki, “Hakkınızı helal edin” deyip ayrılan? Neyse..
Asıl konumuza dönelim.. İskenderun’da siyaset kızıştı..
CHP İlçe Başkanı Nihat Karpuz’un, AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun’a yönelik tepkisinden sonra, Kurşun’un, CHP için ‘Zavallı tavşan gibiler’ benzetmesi gündem sayfasına adını yazdırdı.. CHP’deki ‘Baykal şoku’ henüz tazeyken gelen bu açıklama elbetteki soğuk duş etkisi yaşattı. Yalnız Nihat Karpız’un dünkü basın toplantısında cevabı gecikmedi.. Önce ‘komplo’ya maruz kaldık dedi.. Sonra, ‘Daha da güçlendik’ diyerek, Musa Kurşun için de, ‘hodri meydan’ narası çekti.. Dedi ki:
“- Sayın Musa Kurşun ile her ortamda gerek yerel gerekse genel siyaseti tartışmaya hazırım..”
Bu olayların, Karpuz’la Kurşun arasındaki güven hattının ciddi şekilde hasar görmesine neden olmayacağını biliyorum ama siyaset açısından kılıçların çekildiği de bir gerçek.. Şunu açıkça söylemeliyim ki, devlet politikalarında duygusallığın yeri yoktur.. Ortada ‘istifayı gerektiren’ bir gerçek varken, bu gerçeğe rağmen şimdiden ‘Daha da güçleniyoruz’ demek pek inandırıcı gelmiyor bana.. Görüyoruz ki, Kemal Kılıçdaroğlu bile, bu duygusallığın pençesinde ve “aday değilim’ diyebiliyor..
CHP’de durum böyleyken..
Şimdi bu hareketliliğin detaylarına geçebiliriz..
Dikkat edin.. CHP ile AK Parti arasındaki ‘komplo’ teorileri, 2011 seçimleri için bir milada aracılık ediyor..
Türkiye Değişim Hareketi’nin lideri Mustafa Sarıgül’e yönelik suikast iddiaları da ayrı bir tartışma konusu.. Dün öğrendik ki:
– Deniz Baykal, Önder Sav’ın bir basın toplantısı düzenleyerek kendisine yapılan suikast ihbarının açıklanmasını istiyor.. Tabii burada Sarıgül’ün adı da karıştırılacak..
Önder Sav buna karşı çıkıyor. Baykal bastırıyor. İpler geriliyor. Sav diretiyor..
Öyle bir noktaya geliyor ki, 50 yıllık Baykal-Sav arkadaşlığı kopma noktasına geliyor. Ve sonunda Sav, “Zor durumdayken arkadaşını yalnız bıraktı demesinler” diye açıklamayı yapıyor..
Sav gibi bir hukukçu, ihbar mektubunu bir devlet belgesiymiş gibi okumak zorunda kalınca, ciddi bir tepki alıyor. Ve tabii çok ters bir durumda kalıyor.
Bu olay, Baykal’la Önder Sav arasındaki güven hattının ciddi şekilde hasar görmesine neden oluyor.. Bu durum, kurultayda yeni CHP yönetiminin belirlenmesinde etkili olacak gibi.. Tabii eğer 81 il başkanı Baykal için “Dön çağrısı yapmazsa..
Ya da kurultay delegelerinin 1/3’ünü kapsayan imzalar toplanmazsa..
Baykal tekrar genel başkanlığa döner mi, dönmez mi, bilemiyorum..
Benim şahsi görüşüm şu.. CHP artık yeni arayışlara, yeni isimlere yüzünü dönmeli..
Kavgayla, gerginlik siyasetiyle muhalefet etmemeli..
İktidarı düşünüyorsa, (ki düşündüğünü söylemek güç) yeni bir vizyon ve misyon üstlenmelidir diye düşünüyorum..
İlginç olan bişey daha var..
İskenderun’da birçok yerel gazetede anketler yapılıyor.. Hep mevcut isimler üzerinde kehanetler yürütülüyor.. Oysa yeni alternatifler ya da İskenderun’da hizmet üretebilecek isimler üzerinde nedense yoğunlaşamıyoruz..
Bugün mevcut siyasi isimleri bir kenara koyun.. Üretkenlik yaratacağına inandığımız on isim söyleyebilecek miyiz?
Beceremiyoruz çünkü.. Bir futbol okulu gibi, siyaset okullarımızda nedense başarılı siyasetçi pek kolay yetişmiyor.. Siyaset arenasında düşündüğümüz, başarılı ve dinamik isimler genelde işinde, gücünde, siyasetle alakası olmayan insanlar..
Öyle olunca da.. Yerel de, milletvekili seçerken zorlanıyoruz…
Açıkça söylüyorum.. Genel seçimlere az kaldı, daha ismi ön planda olan kaç milletvekili adayı üzerinde karar kılabiliyoruz.. Gazeteleri geçin.. Sipariş üzerine oluşan bu beklentilerden ne ben, ne İskenderun halkı hiçbir şekilde haz almaz.. İnandırıcı değil çünkü..
Herşeye rağmen..
Türkiye’nin, siyaseten yeni bir döneme geçişini işaret eden bu durum, hareketliliğe neden oldu..
Bu kritik bir gelişmedir. CHP’nin yeni dönem politikalarının nasıl gelişeceğine dair verilere baktığımızda, hesaplar şimdiden kurulmaya başlandı..
Türkiye Partisi İlçe Başkanı Nevzat Barak’ın dünkü açıklaması da buna işaret ediyor.. Nedir o?
“-Türkiye Partisi olarak; siyasette yeni bir miladın başlayacağı dönemin hayırlara vesile olmasını ve ülkemizi aydınlık yarınlara götürmesini diliyoruz”
Demek ki, yeni bir ‘milad’ hükmünde herkes birleşiyor.. Tüm açıklamalar bunu gösteriyor.. Bu gelişmeler AK Parti açısından avantaj mı, dezavantaj mı..
Diğer partiler açısından da TBMM’ye giriş sinyali mi, bekleyip göreceğiz!
10 Mayıs, Türk siyaseti açısından herhangi bir gün değildir.
Önemli bir gündür.
Ne demişti Demirel:
“- Siyasette bir hafta çok uzundur!”
Her an herşey olabilir!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gazeteciliğin hissedilmeyen hislerle değil, gerçeklerle yapılması gerektiğini anladığımız zaman.. O gerçeğe 5 el kalktı ama o da tezgah çıktı!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.