Meselenin özü doğruysa ..

Karahüseyinli’deki otel işi ile ilgili henüz doyurucu bir bilgiye ulaşamadım.
Dubai firmasının beklemede olduğunu, yine aynı ülkeden bir yatırımcının Gülcihan’da oluşturulan turizm bölgesine talip olduğunu öğrendim..
Bir taraftan Gülcihan, diğer taraftan Karahüseyinli.. Şimdi de Zelluhlar’ın ‘Hilton’ projesi.. Tümü, İskenderun için önemli ve ayrıcalıklı projeler..
Yanılmıyorsam, Karahüseyinli’de imar tadilatı hususunda bir ‘kimlik kazandırma’ tartışması yaşandı. Soru işaretleri de bu yüzden doğdu..
Mutlaka aşılacaktır, üstesinden gelinecektir..
Öyle ya da böyle, bu çalışmanın meclisten geçmesini temenni ediyorum.
Niçin geçmeli?
Çünkü.. Zelluhlar’a verilen imtiyaz, Dubai ya da herhangi bir ülkeden gelecek yatırımcıya da verilmeli.. Eğer ki, soru işaretleri yoksa..
Buraya kadar herşey normal..
Şimdi sevgili Gökhan Gökpınar yazmış.. Belli ki yazarken oldukça heyecanlanmış..
Primemall örneğini verip, ‘yatırımcı kaçırtmak’ meselesine gazetecileri de dahil etmiş.. Belli ki yanılıyor.. ‘Bazıları’ ibaresini kullansaydı mesele yoktu..
Örneğin, Primemall konusunda oldukça hassas bir süreç geçirdik..
Aleyhte tek bir yazı yazmadım.. AVM için, 2. OSB gibi ‘destekleyici’ yazılar yazdım.. Çünkü işsizliğin yegane panzerinin böylesine yatırımlar olduğunu biliyorum.. Kaçarı yok..
Alınganlık gösterenler oldu.. Mahkeme kapılarına gittim..
O sıralar basın neredeydi? Birilerinin ‘taşeronluğunu’ yapıyordu!
Her neyse..
Bence sevgili Gökhan, bir daha ki sefere isim yazsa da, ‘yatırıma’ yönelik duygusal yaklaşımlardan kimlerin medet umduğunu öğrenebilsek..
Gelelim konumuza..
Yatırımı ve yatırımcıyı severim, önemserim..
Ama, İskenderun menfaatine bazı talepler de olacaksa, buna kimse engel olmamalı..
Nedenine gelince? Yatırımcıyı çağırırken zaten bu tip eylemler ve taleplerden o yatırımcının bilgisi oluyor.. Kaldı ki bir yatırımcı, zaten kãr etmek için geliyor, zarar etmek için değil.. Bir nevi özel imtiyaz, fırsat!
Mesela, AVM örneği.. Geleceği, 50 yıllık portföyü daha şimdiden istitastik bilgilerle test edilmiş.. Yani, Alman firması babasının hayrına vermiyor o dükkanları..
Hangisi bedava ki? Satıyor, kazanıyor, kazandırıyor..
Üzgünüm.. Otel için İskenderun’a gelecek her yatırımcıya da, ‘Al bu araziyi, istihdam oluştur’ demekle bir sonuca varılmıyor.. Ticari kazanç söz konusu çünkü..
Her yatırımcının bugün olmasa bile, yarın bu bölgeye bir getirisi, kazanımları olmalı, oluyor da..
Elbetteki bazı koşullar var..
Türkiye’de, bana sadece bir yatırım alanı gösterin ki, konuşlandığı kente katkısı olmasın..
Hiç bir yatırımcı üç/beş lira kãr için bu bölgeye gelmiyor..
Ciddi kãr hesaplarından söz ediyoruz.. Bölgenin geleceği parlak..
Bugün AVM’nin Numune Mahallesi’ndeki menfez çalışmaları için yaklaşık 1 milyon TL’lik yardımı oldu.. Ne var bu durumda?
Aman ha.. Yatırımcı her an kaçabilir diye hiçbir talepte bulunulmayacak mı?
Bugüne dek İskenderunlu işadamlarımızdan talep ettiğimiz katkıları nereye atacağız?
Bugün İskenderun’da hatırı sayılır işadamlarının bu bölgeye okul veya benzeri hayır işleri yaptığını görüyoruz. Hatta bir kısmı için de ‘Bir okul da siz kazandırın’ diye ısrarımız oldu.. Yapmasalar mıydı?
Özetle..
İskenderun’a Hilton’u getiren Zelluhları alkışlayacağımız gibi..
Karahüseyinli’de de otele sıcak bakıyoruz, bakmalıyız!
Gülcihan’daki turizm bölgesine de..
Ancak, 2. Organize Sanayi Bölgesi’ne karşı duranlar bunu anlayamazlar!
Ne diyordu AK Parti Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili İbrahim Yaran:
“- İskenderun’a kazandıracağımız projelerde, meselenin özü doğruysa biz desteğe hazırız.
Gayet net bir ifade.. Tek çıkar yol budur! Anlayana..

‘BAĞIŞ’IKLIK SİSTEMİ!
Hayırsever diyoruz ya.. Önemini, kıymetini bilmek gerek..
Bazen bazı kendini bilmezler çıkıp bir hayırsever için şöyle diyebiliyor:
“- Topu topu bir okul yapmış, sanki çok önemliymiş gibi..”
Evet çok önemli.. Bunu söyleyen, böyle düşünün varsa ‘hayırsız’ın tekidir!
Sosyal sorumluluk projelerinin, Türkiye’ye ve yaşadığımız bu güzel kente katkısını herkes anlayamaz.. Zaten anlamalarını da beklemiyorum..
Örnek mi? Modern Evler’de iki anaokulu var..
Fakat, o iki okulun kapasitesinin katbekat üzerinde sayı olarak eğitime başlayacak yavrularımız var.. Daha okullar tatil olmadan, gelecek dönemin kayıtları doldu..
Adrese dayalı kayıt gereği çocuğunu başka yere kaydettiremeyecek olan bir ailenin ne yapmasını bekliyorsunuz?
Milli Eğitim’in günahı yok, yönetmelik böyle..
E, bütçesi de sınırlı..
Peki bir hayırsever çıkıp, sadece Modern Evler için değil, ihtiyaç duyulan mahallenin birinde bir anaokulunun yapımını üstlense, kötü mü?
Dedim ya, bazıları için bişey farketmiyor.. Ama bir de çocuğunu kaydettirmek için akla karayı seçen o aileye ne demeli?
Daha şimdiden ‘bize yol gösterin’ diye feryat onlarca ailenin ismini söyleyebilirim size.. O bakımdan, ‘hayırsever’ deyip geçmeyin..
AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun çıkıp, ‘yatırımcılar eğitime destek olsunlar’ tezine karşı çıkmak, bana göre ‘bağış’ıklık sistemini baltalamaktır..
Unutmayalım ki, eğitimde kalkınmak bir ‘dayanışma’ ruhudur..
Kaybetmemek gerek!

UYSAL İLK ADIMI ATTI,
SIRA CENGİZ GÜL’DE..

Yeni İskenderunspor Kulüp Başkanı Sedat Uysal, dün yazılı bir açıklama yaparak sevinç gösterileri esnasında bir iki kendini bilmezin -tamamen yönetimin bilgisi dışında- İDÇspor Kulüp Başkanı Cengiz Gül için çirkin tezahüratta bulunduğunu söyledi ve tasvip etmedikleri bu olayla ilgili de, “Birlikte yapmayı planladığımız faaliyetlere gölge düşüren, üzüntü duyduğumuz bu davranışları şiddetle kınarız” diye konuştu.
Sedat Uysal’ın bu tepkisi yerindedir.. Sporda şiddetin yeri yoktur..
Hele hele çirkin tezahürat hiç olmamalı.. Ve bu tarz bir münferit davranış biçimi, asla ve asla İskenderunspor’a mal edilmemelidir..
Biz de kınıyoruz, kınamalıyız..
Sedat Uysal’ın, dostluk bağlarını güçlendirme çabası içinde olduğunu biliyorum..
Yalnız bu süreçte Cengiz Gül’ün de, takımı ‘tebrik’ etme duyarlılığı içerisinde olması gerekiyor.. Sedat Uysal’ın bu yaklaşımı karşılıksız kalmamalı.. İki kulüp başkanı bir araya gelmeli, dostane ilişkiler içerisinde İskenderun gençliğine hayat vermelidirler..
Geçmiş geçmişte kaldı.. İDÇspor da bizim, İskenderunspor da..
Ama iyi niyet tek taraflı olmaz.. Hoşgörünün bir ayağında Cengiz Gül’ü de görmek istiyoruz.. Bence bu açıklama, dostluk bağını güçlendirme adına bir fırsattır..
Bir kıvılcım yeter!

SPORUN MİLLETVEKİLLERİ!
Hayranlık duyuyorum..
Nereye gitseler, spor camiasından bir dost akını yağıyor..
Aman Allahım.. Bu nasıl bir enerjidir böyle..
Dostluk deseniz.. Tam 30 yıl.. Kimse ayıramadı onları..
İdarecilik deseniz, çeyrek asırı devirdiler..
Üretken, girişken ve de azimliler..
Onlara ‘sporun milletvekilleri’ demem o yüzden..
Kim mi onlar?
Biri, İskenderunspor’un efsane genel kaptanlarından Ömer Baysal..
Diğeri, İskenderunspor’un efsane kaptanlarından Levent Yılmaz..
Bilgi, tecrübe ve çevre.. Hepsi var onlarda, hem de fazlasıyla..
İskenderunspor’un Kayseri’deki şampiyonluk maçına eğer spor camiasından önemli isimler akın ettiyse, bu onlara duyulan sevgi ve saygının ölçüsüdür diye düşünüyorum.. Dikkat ettiniz mi?
İskenderun’da ne zaman ünlü bir sporcu veya spor adamı gelse, gözlerin aradığı bu iki ismin varlığı hemen hissediliyor.. Ben daha bu kadar sporu seven, spora düşkün, gençlerin önünü açan, yardımsever, vefa duygusuyla dolu ‘muhteşem bir ikili’ görmedim..
Hayranlığım bu yüzden.. Yolunuz açık olsun..
İskenderun gençlerinin size ihtiyacı var!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.