İki Şehit daha verdik .. Festival etkinlikleri iptal..

Öyle bir acı ki yüreğimizdeki.. Bırakın kutlamayı, yazarken bile gerginiz..
Dün yine baba ocağına ateş düştü Erzin’den, İskenderun’dan..
Yeter be, yeter, yeter artık..!
Ben yazamıyorum ama siz bilin, hissedin, ta şuranızda, yüreğinizde hissedin.
Bu öfke.. Hem sizin, hem benim, hem hepimizin “artık şuramıza gelen” öfkesi..
Artık her bir yazı bir ıstırap yazısı, çocuklarımıza ağıt yazısı olmaktan çıkıp, bir öfke yazısına dönüşüyor.. Sözün bittiği yerdeyim..
Böyle bir hal-i ruhiyet içindeyken, festival kutlaması da zaten doğru bir yaklaşım değildi.. CHP İskenderun İlçe Başkanı Nihat Karpuz’un, “- İçimiz acıyor. Festival kutlamaları olmasın. Onun yerine -varsa eğer- yapılan tüm bağışlar, Şehit Aileleri Derneği’ne ve Mehmetçik Vakfı’na gönderilmelidir” sözleri oldukça anlamlıdır.
Tabandan gelen bir ilçe başkanının bu yaklaşımına, hemen bir gün sonra Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in ve tertip komitesinin kayıtsız kalmamasını, yerinde bir davranış olarak görüyorum..
Yakışık almazdı zaten..

İSMET ŞELHUM DEVRİM, NE İŞ?!
Kent Konseyi, Allah’a emanet.. Nasıl çalıştığını, neler yapıldığını, fikirleri, görüşleri, yaptırımları hepten unuttuk. Yalnız Kent Konseyi’ni bilmem ama, Meclis Başkanı İsmet Şelhum Devrim’in hakkını teslim etmek lazım(!)
Öylesine çalışıyor, öylesine girişken ki..
O’nu belediyenin koridorlarında bir o yana, bir bu yana koştururken görebilmeniz mümkün! Müthiş..
Bir gün basın büroda.. Bir gün özel kalemde..
Bir gün müdürlerin yanında.. Allah sağlık versin..
Yalnız.. Bunca koşuşturmayı niçin yapıyor anlamış değilim..
Kent Konseyi’nin cılız hali ortada.. Halı hazırda bişeyciklerin hayata geçtiği yok..
İcraat yok, kendisi zaten yok!
Yoksa işin perde arkasında bilmediğimiz bişeyler mi var? Bilemiyorum..
Yakında kokusu çıkar!

NİYE 33 BİSİKLET VE MOLOZLAR!
En başından söyleyim.. 33 bisiklet de olsa, eğitimin ve öğretimin finalinde, İskenderun Belediyesi’nin okullardaki başarılı öğrencilere bu hediyesini önemsiyorum.. Öğrenciyi şevklendirir neticede.. Hakkı da..
Ama niçin 33 adet?!
Diyorlar ki, neden şehir merkezindeki okulların öğrencilerine dağıtıldı?
Diyorlar ki, belediyenin bütçesi sadece 33 adetini satın almaya mı yetiyor?
Diyorlar ki, 100 adet alınsaydı belediyenin bütçesi açık mı verirdi?
Ve bana göre en önemlisi..
Niçin şehir merkezine ‘eyvallah’ diyorsunuz da, varoşları görmezden geliyorsunuz?!
Unutmadan bir sorum daha var:
“- Yıktığınız ve 1 yıldır molozlarını bile kaldırmadığınız Çay Mahallesi sabit pazarını ne zaman yapacaksınız!?
Ne yalan söyleyim.. Üzülüyorum valla!

İDAM YASASI!
Geçenlerde yazdım.. Dedim ki..
Yeter artık.. Birileri yüzünü Güneydoğu’ya dönsün ve desin ki:
“- İdamı gündeme getiriyoruz!”
Bu kadar net, i-dam! Tıpkı İran örneği gibi..
Dün de, Hak ve Eşitlik Partisi İskenderun İlçe Başkanı Melih Erozan tek bir cümleyle özetledi: “- Terör örgütü lideri ve mensupları için idam yasasını geri getireceğiz.”
Dikkat ediyor musunuz? Hemen hergün birileri bişeyler konuşuyor..
Televizyonlar zaten hiç susmuyor..
Terörü daha da azdırıyorlar..
Oysa Erozan’ın şu tepkisi çok önemli:
“-Demokrasi adı altında ülkemizi bölmek ve terör örgütü mensuplarına moral vermek üzere gazetelere ve televizyonlara çıkan çığırtkanlara müsaade etmemeliyiz.”
Haksız mı? Bıktık, usandık!
Hemen hergün televizyonlarda işin uzmanı bile olmayanlar konuşup, yorum yapıyor..
Altyazılarda ‘-şu kadar şehit verdik’ diye akşama kadar yayınlar yapılıyor..
Yeter artık..
Melih Erozan’ın da dediği gibi;
“- Terör örgütüne yardım ve yataklık etmek sadece silah, mühimmat, gıda taşımakla olmaz onlara moral vermek en büyük yardım ve yataklıktır!”

DEMOKRAT PARTİ ŞEHİTLERİMİZDEN BİHABER!
Demokrat Parti (DP) İskenderun İlçe Başkanı Coşkun Çelenk demiş ki;
“-AK Parti’ye haddini bildirecek tek parti Demokrat Parti’dir.”
Demiş ki:
“-Bu devletin köprülerini, hava limanlarını, yollarını, demir yollarını yapan bizleriz,”
Demiş ki:
“-Millet olarak yeniden şahlanma ve üzerimizdeki ölü toprağını atma zamanıdır.”
Demiş ki:
“-Ülkemizle birlikte DP’yi de şahlandıralım.”
Demiş ki:
“-DP varsa dertler bitecek, yüzler gülecek, babalar ve analar ağlamayacak!”
Yalnız bir şeyi atlamış.. Teröre verdiğimiz şehitleri unutmuş..
Dün İstanbul Halkalı’da verdiğimiz iki şehidimizin biri İskenderunlu, diğeri Erzin’liydi.. Yazıda acı haberle ilgili tek bir cümleye rastalayamadım..
Oysa şimdiki DP, dünkü DYP’nin koalisyon hükümeti sırasında bir günde 33 şehit verdiğimiz günleri unutmadık!
Demem o ki:
– Şimdi siyaset yapma zamanı değil..
İlla ki, haddini bildirecek bir parti varsa, buyrun biraz da BDP’ye ses verin!

İBRAHİM GÜL’ÜN ‘KANDİL’ VURGUSU!
Milliyetçi Hareket Partisi İskenderun İlçe Başkanı İbrahim Gül, terörü yok etmeye yönelik etkili mücadeleye değinirken, önemli bir tespit yapıyor..
Hani bizim ‘Türk’ gazetecilerin gidip, utanmadan röportajlar yaptığı o Kandil var ya..
Orayla ilgili.. Diyor ki:
“-Türkiye terör saldırılarına karşı etkili müdahalede bulunmak ve PKK’yı Kuzey Irak’tan yani Kandil’den tasfiye etmek zorundadır. Ülkemize yönelik terörün bugünkü merkezi Irak topraklarında bulunan terör kampları ve özellikle Kandil Dağı bölgesinin imhası ve akabinde yeniden bağ ve bağlantısının oluşmaması için ülkemizden izole edilmesi şarttır. Bu maksada ulaşmak için terörü himaye eden Peşmerge gruplarına yaptıkları düşmanca hareketin “savaş sebebi” olduğu Irak yönetimine bir ültimatomla bildirilmelidir.”
Bizim artistliğimiz kime?
İsrail’e.. Yersek!

NİHAYET!
İskenderun’un iki güzide takımı..
‘- İki kardeş kulübe kırgınlık yakışmaz, bir araya gelin’ diye yırtındım, durdum.. Benden başka da yazan olmadı..
Neticede bir gece vakti bir araya gelip, fotoğraflandılar.. Sevindim..
Kavgayı, gürültüyü sevmiyorum gerçekten..
Yalnız bir araya geliş durumu bi acayipti..
Sanki, ‘birbirimize gitmek yerine bir gecede bir araya gelelim de ağırlığımız olsun’ havası vardı, biraz..
Hani CHP’de bir araya gelen küskünler, birbirine ses vermeden ‘birlikteyiz’ mesajı veriyor ya, işte o biçim..
Neyse.. Zaten 3. Lig’e çıkan takımın derdi başından büyük..
‘- Sahanın peşine düştü..’
İstese de ses veremez artık.. Hayırlısı olsun..

HAYAT!
“Şerefle bitirilmesi gereken,
En asil görev, hayattır.
Bir lokma ekmek için,
Şerefini çiğnetmeye;
Bir anlık eğlence için,
Servetini tüketmeye;
Bir zamanlık mevkii için,
El ayak öpmeye;
Günlük menfaatler için,
Onurunu terketmeye,
Bir kısım insanlara kızıp;
Tüm insanlara düşman
olmaya değmez bu hayat..”

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.