Vatan için şehit düşen babasının ‘Zeki’ olan ismini, YLS’deki Türkiye 4.’lüğü başarısıyla yüreğimize kazıdı! Babasının oğlu oldu, yakışanı yaptı.. Vefalıydı..
Ve bir sabah uyandı, onu ‘elinden tutan’ koca yüreğe seslendi:
Yüzbinlerce öğrencinin büyük bir heyecanla beklediği LYS sınav sonuçları açıklandı..
Listede, Hatay’ın başarısına bakıyoruz.. Bir isim var, tanıdık!
Olimpiyatlarda, TÜBİTAK yarışmalarından tanıyoruz..
Müthiş başarılı.. Üstelik Türkiye birinciliklerine aşina olan bir isim..
O bir şampiyon!
Adı Aykut Demirel! 10 yaşındayken babasını kaybediyor.. Şehit mertebesinin anlamını daha o çocukken öğreniyor.. Acı bir kayıp! Kara bir yıldı 2002!
Astsubay Üstçavuş iken.. Siirt’te teröristlere karşı vatanımızı korurken şehit düşmüştü baba Zeki Demirel..
Bir sabah böyle uyandı işte Aykut.. Yaralıydı!
Bir şeyler kopuyor, gelip “boğazımıza” düğümleniyor..
Bir sessizlik. Bir uçuruma düşer gibi..
Ama ufukta bir ışık var..
O gün karar verdi.. Annesi Sakine Demirel’e o bakacak, babasının oğlu olacaktı..
Ve kader ağlarını ördü.. Babasının ismiyle yaşadı hep.. ‘Zeki’ydi ve başarılı olacaktı..
Gün geldi, çattı.. Malatya’dan, doğup büyüdüğü topraklardan, arkadaşlarından ayrıldı.. İlk tercihi olan İskenderun Tosçelik Fen Lisesi’nde yeni bir başlangıca ‘yelken’ açtı..
Artık bir ‘hedefi’ vardı..
Şimdi 19 yaşında.. Çalıştı, çabaladı..
Neşesini, gücünü arkadaşlarından aldı..
Hocalarıyla dertleşti, moral buldu..
Ve bir el kolundan tuttu.. Omuzlarına da ‘güç’ kattı..
İşte o el.. ‘Manevi babam’ dediği, her sohbetinde sevgi ve şefkat bulduğu Hayırsever İşadamı Fuat Tosyalı’ydı.. Böylece başarının ve mutluluğun sırlarını da öğrenmişti..
Aykutlar..
Mehmetler..
Ayşeler..
Muratlar işte böyle yetişti, yetişiyor…
Öğreniyorum ki, işte o isimsiz “yaralı” bugün YLS’de Türkiye 4’sü oluveriyor..
Fuat Bey’in öğütleriyle de her biri kanatlanıveriyor..
İlk 1000’de 3 öğrenci..
İlk 5000’de 20 öğrenci..
İlk 10000’de 40 öğrenci derece alıyor Tosçelik Fen Lisesi’nde..
Aklıma büyüttüğümüz çocuklarımız geliyor..
Bir nevi şefkat yuvasına dönüşüveriyor Tosçelik..
Şimdi Aykut Demirel, babasının ‘Zeki’ olan ismini yüreğimize kazıyor..
Yaşatıyor da.. Gururlu ve sevinçli şimdi..
Ağzından çıkan ilk sözcük çok anlamlı:
“- Bu başarıyı manevi babam Fuat Tosyalı’ya ithaf ediyorum.”
Beni de işte Tosçelik’teki bu gurur tablosu sevindiriyor..
Nasıl sevindirmesin ki..
5 yıl önce o okul yoktu..
Şimdi ise, ne başarı öykülerine tanık oluyoruz Tosçelik Fen Lisesi’nde..
Hepsi birer cevher.. Hepsi birer deha..
İçlerinden biri de Aykut Demirel.. O bir şampiyon..
Bir daha mutlu oluyorum!
İyi ki varsın Aykut.. Dilerim hayat sana hep güler ve başarılı olursun!
Cennetten sana el sallayan baban kadar bizler de gururluyuz çünkü..
En başta manevi baban Fuat Tosyalı..!
Unutma ki, o senin hep yanında olacak!
KORKMAYIN GÜLÜN!
Hep kavga..
Hep tartışma..
Hep kutuplaşma, insanları bozuyor..
Bir de hizipçiliğin, ahmaklığın, basiretsizliğin, arkadan vurmaların verdiği ağır baskı var, bünye çöküyor doğal olarak.. Ruhen bitiyoruz..
Yaşamınızdaki engellerle, memleket sorunlarıyla mücadele etmek kolay olmuor neticede..
Hep kuşku, hep kaygıyla geçiyor hayatımız.. İşte o an güldüğümüzü, tebessüm ettiğimiz anların azaldığını hissediyorum..
Artık az gülüyoruz.. Çünkü hayatımız oyun üzerine oyun düzenekleriyle kurgulu..
Her yeni versiyon ‘yükümlükler’ de belleklerimizi zorluyor..
Tavsiye ederim..
“Karanlıkta kahkaha” bölümünde okuduğuma göre, “1950’li yıllarda bir insan günde ortalama 18 dakika gülerken, 2000’li yıllarda bu süre 6 dakikaya düşmüş.”
Psikiyatrlar başka türlü yorumluyor ama ben şöyle keyfi bir analiz yapabilirim:
– Demek ki baskıcı sistem, mizahın yıkıcı muhalefetine karşı mücadelede başarılı olmuş. Telefonda bile rahat konuşamayan bir toplum, nerede gülecek ki?
Yeraltında mı..
Peki ne yapacağız? Ben söylemeye korkuyorum. O nedenle cevabı yine dergiden aktarıyorum.. Sonsöz:
Korkmayın gülün; gülünce, gözlerinizin içi gülüyor..”