BAŞKANIN B PLANI VAR MI?
Ne olacak şimdi? Oysa AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun aylar öncesinden uyarmıştı.. ÇED’i sormuştu, kanun ilgili maddelerini hatırlatmıştı..
Bugün konu yine gündemde.. Ve bu kez işin içinde dosya da var..
İçişleri Bakanlığı’nca incelenmek üzere gitti..
Hatta Sayıştay Başkanlığı’na..
Hatta Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’ne..
Cumartesi günü, gazeteniz GÜNEY’in manşetiydi.. TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Öztürk, İskenderun’daki çöp ihalesinin incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor.. Üstelik bu durumu bir toplantı esnasında Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’e duyuruyor..
Mesele şu.. Milletvekili Öztürk diyor ki:
“- Belediye Birliği, devamlılık arz eden katı atık toplama, taşıma ve bertaraf işlerini ivedi işler kapsamında değerlendirerek, 51 (g) maddesine göre ihale edemez. Bu durum, adrese iş verilmesi sonucunu doğuran, rekabet şartlarını ortadan kaldırdığı gibi, kamu yararını öteleyen bir yöntemdir..”
Dahası var.. Milletvekili Öztürk ayrıca, “- İhalenin 25 yıllığına tek bir firmaya veriliyor olması, 5393 ve 4734 sayılı Kanunlar ile yine bu alanda alımların süresine tahdit koyan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 26 ve 28 inci maddeleri açısından da aykırılık teşkil edecektir” diyor..
Soruyorum şimdi.. Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in bir B planı var mı?
Yanılmıyorsam, dosya şimdi İçişleri Bakanlığı’nda.. İskenderun’daki çöp ihalesi iptal olur mu, bilmiyorum.. Ama ciddi bir sıkıntının olduğu aşikar..
AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun’un da, ÇED raporuyla ilgili çekinceleri olduğunu biliyorum.. Bakalım yarın ne olacak?
Sanırım büyüklerimiz bu durumu öğrenseydi, şöyle derlerdi:
“-Hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masat!”
KRİS ÇIKIYORSA, ULLA DA ÇIKMALI!
Samandağ Çevlik’teki gemi enkazı kaldırılıyor. İki yıl önce batan ‘Kris’ isimli geminin çıkartılma işlemine başlandığı ve 2 ay içerisinde geminin tamamen çıkartılacağı bildirildi. Biliyorum, diyeceksiniz ki:
“- Ulla daha önce battı. İki yıl önce batan Kris çıkıyor da, Ulla neden çıkmıyor?”
Haklısınız.. Bu durum hükümeti ilgilendiriyor..
Doğal olarak da Hatay’ın iktidar milletvekillerini..
Hatay’a gelen firma iddialı.. Sağlam Gemi Kurtarma Hurdacılık İç ve Dış Ticaret Limited şirketi tarafından çalışma başlatıldı. Milletvekillerimiz bastırsalar, İskenderun’a da gelmeye hazırlar.. Firma sahibi Sacit Yazıcı, “Biz Ulla batığını da çıkartmaya talibiz. Yeter ki; devlet bu batık ile ilgili bize destek versin. Ulla’nın sorumlusu İspanya devletidir. Masrafları karşılamaları gerekir diye düşünmekteyiz. Çevre ve Orman Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı gerekli desteği sağlarsa biz firma olarak Ulla batığı ve batık içerisindeki zehirli yükü çıkartmaya ve bertaraf edilmesine talibiz” diye konuştu..
Elçiye zeval olmaz..
Milletvekillerine duyrulur..
Kestane kebap, acele cevap!
KURTULUŞ GÜNÜNE YOK,
TV.DE REKLAMA VAR!
İktidar lideri ile anamuhalefet lideri 4 yıldır görüşmüyormuş. Olacak şey değil. Bu mu demokrasi. Türkiye gibi sorunlar yumağı bir ülkede benim beklentim, parti genel başkanlarının birbirlerinin kapısını canları istediği zaman çalabilecek, bir kahveye uğradım diyebilecek kadar yakın olmaları. Ama onlar 4 yılda bir görüşüyorlar. Kılıçdaroğlu “Daha sık bir araya geleceğiz” demiş. İnşallah gelirler.
Şimdi gelelim İskenderun’a..
Bizim buralarda da bir zamanlar böyle bir ziyaret programı vardı..
Yanlış hatırlamıyorsam aradan 1 yıl zaman geçti..
Belediye başkanı siyasileri gezdi, sonrası gelmedi..
İşin ilginç tarafı gördüğü her ilçe başkanına halen ‘görüşelim’ diyor, ama randevu defteri bu aralar fazlasıyla boş..
AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun’dan biliyorum.. Başkanın halen ‘bir araya gelelim’ sözü yerine gelmiş değil.. Belki de, ziyaret bir nevi reklama dönüşmesin istiyor.. Demiş ya:
“- Basın bedava reklamımı yapıyor.. Ben kimseyi çağırmam.. Onlar gelsin.”
8. Gün Gazetesi’ndeki demeci bu..
Röportajında demiş ki, Belediye Başkanı Yusuf Civelek:
“- Reklamı sevmiyorum..”
Ama maşallah, bilboardların neredeyse tümü kendine ayrılmıştı..
Üstelik nasıl oluyor da, kurtuluş günümüz olan 5 Temmuz’da mesaj vermeyi unuttuğu bilboardları, TV.’de reklamını yaparken hatırlıyor..
Maazallah, hiç de reklam sevmiyor!
Geçen gün eleştirmiştim.. Emekliler Derneği çıktı, sitem etti. Dedi ki:
“- Hani paranız yoktu.. Ama bilboardlarda reklamınızı yapmaya para buluyorsunuz..”
Olacağı buydu..
Halka gerektiği kadar zaman ayırmasan..
Siyasilerle bir araya gelmesen..
Reklamı sevmiyorum, ama basını da yan cebime koy diye düşünürsen..
Ve de STK’ları umursamazsan, varılacak tek yer ‘tıkanma’ noktasıdır..
Ne demişler..
Önce diyalog!
‘UYGUN GÖRMEDİM’ Mİ?
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, geçtiğimiz günlerde CHP’nin meclis üyeleriyle Mikado’da yemek yemiş.. Yiyebilir tabi, afiyet olsun..
Ancak, meclis üyelerinden kastım tamamı değil.. Aralarında çağrılmayan da var..
Yanılmıyorsam yemeğin parasını CHP Belediye Meclis Grup Başkanvekili Kamil Turan ödemiş.. Amaç birlikteliği sağlamak, ‘dayanışma’ ruhu katmaksa o halde neden bazı meclis üyeleri çağrılmadı, anlamış değilim.. Dahası, böyle bir yemekte mevcuda bakıp, ‘falanca meclis üyesi neden yok’ demek varken, bir belediye başkanının ‘haberim yoktu’ cümlesi, sorumluluktan kolayca kaçış yoludur..
Hem böylesine bir tavır, ‘birlik ve beraberliğin’ temelindeki sadakati öldürür..
Hem sorarlar, ‘ilçe başkanı neden çağrılmıyor?’
Eğer tüm bu söylenenler doğruysa, AK Parti’yle yemek faslı ‘out’, takımdan kesilen oyuncu misali, cezalıların dışlandığı bir ‘CHP belediye meclis üyeleri yemeği ‘in’ olmuştur. Takımın teknik patronu pek ses çıkarmasa da, -eğer doğruysa- Kamil Turan’ın çağrılmayan bir meclis üyesinin telefonu üzerine, ‘Sizin gelmeniz uygun değildi’ sözünü de garipsiyorum, doğru bulmuyorum..
Aklıma, Karahüseyinli’deki otel için ‘red’ kullanan meclis üyeleri geldi..
Son ihtimal ama.. Eğer onların çağrılmamasında sebep ‘otel’ mevzusu ise, tehlike çanları çalıyor demektir..
Dilerim, ben yanılıyorumdur..
Yoksa kırmızı kart gecikmez!
Aklımdayken.. Hem bu yemek faslı neden tüm meclis üyelerini kapsamıyor, anlamış değilim.. Hani diyorlar ya..
– Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar!
Şimdilik böyle bir endişemiz yok, ama ya olursa..
İTİRAZ YOK, KAYMAKAM ONAYLADI!
Karahüseyinli’de yapılacak 5 yıldızlı otel için imar planı değişikliğiyle ilgili ‘Red’ kararı üzerine tartışmalar sürerken,. Bir ihtimal, olayın İskenderun Kaymakamı Sayın Cemil Aksak tarafından ‘itiraz’la meclise tekrardan sunulacağı düşüncesi hakimdi..
Öğrendik ki, Sayın Aksak aynı düşüncede değil.. Halkın iradesini temsil eden meclisin ‘oy çokluğuyla’ red ettiği bir karara ‘itiraz’ etmeyi gerek görmemiş..
Yanisi şu..
‘Red’se red! Red’e onay!
NİHAT KARPUZ’DAN ‘HEYKEL’ AÇILIMI!
CHP İlçe Başkanı Nihat Karpuz’la GÜNEY TV.de programdayız.. Genel ve yerel gündemi konuştuk.. Referandum için ‘hayırda hayır vardır’ dedi, il örgütüyle başlayan değişime odaklandı, terör ve özel birlik meselesini konuştu..
Kılıçdaroğlu için de, ‘Türkiye için bir şanstır’ dedi..
Dahası var.. Diyor ki Nihat Karpuz:
– Başkanımızın ‘kurumsallaşma’ sözünü doğru bulmuyorum. Belediye marka olmalı, başkanı da..
– Değişimi savunduk. Ama değişimin bir ayağı eksik kaldı?
– Eski yönetimin kadrolarıyla yanlış giden bir takım hususlar var, gereği yapılmalı.
– Taşeronlaşma ciddi sıkıntıdır!
– Başkanı yanlış yönlendiren birileri var..
– Hiç kimse o koltukta kalıcı değildir, önemli olan bıraktığınız eserlerdir..
– Otel için kepçe bağışı, büyük bir hataydı, yasalar el veriyorsa sorun yok..
– Davet edilmediğin yere, davulcu ve zurnacı gider..
– Bir zamanlar, kapalı kapılar ardından ‘sizin heykelinizi dikmek lazım’ diyen ben değilim..
Evet, durum bu.. Yorum sizin!
KİLİTLİ ODA!
Kilitli oda rahatlık mı veriyor, huzur mu, çözemedim henüz..
Şimdi belediyede yönetim değişti.. Ama çalışanların huyu değişmedi..
Bir belediye başkanı kaldı, bence o da kapısını kilitlesin..
Şeffaf belediyecilik bu olsa gerek..
Geçtiğimiz günlerde Gazeteci Doğan Süslü’nün köşesini okurken fark ettim, yazmış:
“- Günlerdir, belediyedeki odalardan biri zaman-zaman arkadan kilitlenerek kapatılıyor. Şeffaf Belediyede kapalı oda olmaz. Oda zaten dar… İki kişi birden içeride olunca oda daha da bunaltıcı oluyor. Klima çalışıyor ama odanın kapısı sık-sık kapanırsa bu kez maazallah mantar oluşabilir.”
Sevgili Doğan’a katılmamak mümkün değil..
Ne yalan söyleyeyim..
Bunların hiçbiri birşeyi değiştirmedi, değiştirmiyor.
Bende sadece gülme hissi uyandırıyor..
Yalnız aklımdayken, mantarın hangi bölgeyi abluka altına alabileceği de ayrı bir tartışma konusu.. Bence Kurtlar Vadisi’ndeki Fikret Bey’e soralım..
Hani diyor ya.. Demedin deme İbrahimmm!
TEK KURUŞ VERMEYİN!
Reklam olunca bilboardlara sarılan, hava peşinde koşan ve yüklüce parayla güya hizmet yaptığını anlatmaya çalışanların.. Bir zaman sonra; zora düşüp, kamuoyuna seslenme vakti geldiğinde basın kuruluşlarına koşmalarına ifrit oluyorum..
Üstelik bunu yaparken, kendilerini darda görmelerini, parasız pulsuz halleriyle iki büklüm olmalarına da üzülüyorum..
Niye anlatıyorum ki bunu, nato kafa nato mermer!
Bakınız.. Anlı, şanlı, aslında şovmen olduğunu düşündüğüm bir sendikacı işini gücünü bırakmış, bir belediye başkanına şunu demiş:
“- Basın kuruluşlarına tek bir kuruş vermeyiniz efendim!”
Ee, ne diyecez!?
Memleket insanından, matrak manzaralar!