Arada bir, bize de soranlar oluyor, “Referandumdan ‘Hayır’ mı çıkacak ‘Evet’ mi” diye. Oysa biz, Türkiye’de yapılan ne “kamuoyu” yoklamalarına güveniriz ne de kendi çevremizden edindiğimiz izlenimlere.. Bu konuda sağlıklı bir tahmin yapmak için çevreyi iyice dolaşmak lazım. Yoksa aldanırsınız.
İskenderun’da AK Parti uzun zamandır dolaşıyor, CHP yeni başladı..
Hakkını teslim edelim..
Milletvekili Abdulaziz Yazar, İlçe Başkanı Zeki Çıkan, il genel ve belediye meclis üyeleriyle birlikte hareket nihayet dün başladı..
İlk istikamet köylerdi, sonra mahalleler..
Anlayacağınız, pazar günü CHP için yoğun geçti..
Yalnız kolay olmayacak..
İl ve ilçelerde süregelen tasfiyelerin yanında, Baykal ve eski genel başkan yardımcılarının önceki gün, ‘referandumda olmayacaklar’ listesine alınmaları yeni bir kaos yaşattı.
Zira, CHP’deki bu son durumlar anketlere de olumsuz yansıdı.. Şöyle ki:
Konsensus anketine göre ‘evet’ler, önceki aya göre yüzde 9.4 arttı..
Yanlış okumadınız.. Konsensus’un halkın nabzını tutan ‘Türkiye Gündemi-Temmuz 2010” araştırması sonuçlandı. Temmuz ayı sonuçlarına göre referandumda Anayasa değişikliğine destek, önceki aya oranla 9.4 puan artarak 45.8’den 55.2’ye yükseldi.
“Hayır” oyları ise 54.2’den 44.8’e geriledi..
Özetle..
CHP bu kısırdöngüyü anlamlı bir şekilde kırmadığı takdirde hiçbir zaman iktidar da olamayacak. Bu nedenle CHP, bu ramazan dönemini fırsat bilsin ve kendi iç derinliğine dönüp kendisini sorgulasın, yeni diyalog ve sentez kavramlarını üretsin.
ŞAHİN MENGÜ VE BRİFİNG SALONU!
Şahin Mengü’yü günlerdir yazıyor, konuşuyoruz..
Kimdir Şahin Mengü? CHP Genel Başkan Yardımcısı!
Yani sıfatı siyaset adamı.. Sosyal demokrat!
Ce-Ha-Pe!
İskenderun’a gelmiş, ilçe teşkilat binası dururken, belediye sarayı brifing salonunda toplantı yapıyor.. Yani diğer bir deyimle siyaset yapıyor!
Aklıma Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek geldi..
Göreve geldiğinde şöyle buyuruyordu:
“- Rozetimi çıkardım. Herkese eşit mesafedeyim. Siyaset değil, hizmet üreteceğim.”
Doğru mu? Ben öyle hatırlıyorum.. Peki, herkese açık olması gereken İskenderun Belediyesi’nde ne zamandan beri partiler ‘özel’ toplantılar tertipler oldu?!
Bir de Şahin Mengü basına rahat bir şekilde demeç veriyor.. Diyor ki:
“- Sizleri ancak 5 dakikalığına kabul edebilirim.. Çünkü aile arasında toplantı yapacağız.”
Aileden kastı Ce-Ha-Pe!
Anlayacağınız dilden ise, Ce-Ha-Pe Belediyesi!
Peki, o halde soruyorum belediye idaresine!
AK Parti, MHP veya diğer partiler brifing salonunu kullanmak isterlerse, cevabınız ne olur? Aynı eşit hakkı ve imtiyazı diğer partilere de sağlayacak mısınız?
Bu aralar alışkınsınız ‘hayır’lara.. Cevabınız ‘hayır’ ise şayet, bu durumu bize izah edecek bir makam, mevki var mı?
Bekliyoruz!
İSKENDERUN’DA NELER ÖĞRENDİM?
* İnsanların, her türlü ‘makam’dan çıkar uğruna yaranmaya çalıştıklarını..
* Bazı paravan şirketlerin, aracılarla ihale takip ettiklerini..
* Belediyede bazı çalışanların ‘sözleşmeli’ hayattan çıkıp, kadrolu olarak ödüllendirilmesi neticesinde ‘ucuz kahramanlık’ yapmaya çalıştıklarını..
* Gazetecilerin artık gördüklerini yazmadıklarını, meslekten soğuduklarını..
* STK’ların üzerinde ölü toprak serpildiğini..
* Belediye başkanının değil insanlardan, dünyadan uzaklaştığını..
* Birlik ve beraberlik sözcüğünün artık hiçbir anlam taşımadığını..
* Hakiki başarının, ‘gruplaşmayla’ yakalanacağını..
* Dedikodunun hızla yayıldığını..
* Haber yapmak yerine, ‘yalakalık’ yapmanın bu yaza damgasını vurduğunu..
* Oruç tutan insanların restoranlarda, kebapçılarda iftar yaptıklarını..
* Aşırı sıcaklardan ötürü soluğu doktorların yanında alanların sayısının bu yıl arttığını..
* “Odalar” ile “dernekler” arasında devasa farklar bulunduğunu..
* Arsuz’un, İskenderun’dan daha sahici olduğunu..
ELİF’İ ‘GÖRMEYEN’ GÖZLER!
Küçük yaşta gözlerini kaybetmesine rağmen hayattan ümidini kesmeyen 15 yaşındaki İskenderunlu Elif Aktaş’ın haberini GÜNEY’de okurken, duygulandım..
Siyaset dünyasının biraz da böyle güzellikleri, başarılı hayatları görmeleri gerektiğini düşünüyorum.. Sorsanız, Elif’in hikayesini işitmemişlerdir..
Oysa, Adana Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi sınavını birincilikle kazandı Elif..
Henüz 4 yaşında iken müzikle tanışan Elif Aktaş’a ailesi destek çıkmış.
Gözleri görmese de, parmakları onun dünyası..
Hayalleriyle öğreniyor..
Dört günde ud çalmayı öğrenen kaç çocuk tanırsınız..
Elif Aktaş, başta piyano olmak üzere keman, gitar, flüt ve darbuka çalmayı da kendi çabası ile öğrenmiş.
Görenler bu kız bir dahi diyor..
Elif’in görmeyen gözlerine ‘gönlü’ eşlik ediyor..
Kalben, müziğin ‘tedavisiyle’ rehabilite oluyor..
Peki hangimiz, bu rehabilitenin kıyısından geçiyoruz?
İşte size fırsat! Elif’in hayali büyük, yıkmayalım..
Destek verelim, gönül köprüsüne dayanak olalım..
Dilerim, başta İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, ilgili kurumlar ve sanat severler, Elif’i unutmazlar..
ELEDİR!
Okuyunca çok güldüm.. Hazır Ramazan’dayken, fıkra tadında aktarayım istedim:
– Başkanları gelmeden adamları uyarır, siyasetten anlamayan, Türkçe’yi az/çok bilen vatandaşları toplayıp tembih eder: “Başkanımız geliyor.. Size konuşma yapacak, tabii ki siz hiçbir şey anlamayacaksınız.. O zaman ne derse biz hep birlikte “eledir” (öyledir) diye alkışlayacağız arkadaşlar..”
Lider geldi, kürsüden konuştu:
“Benim milletim, bizim ne gibi iyi işler yaptığımızı bilir..”
Bir ağızdan bağırdı kalabalık:
“Eledirrr..”
“En iyi hizmeti biz yapmak istiyoruz?”
“Eledirrr..”
“Yatırımda üzerimize yok..”
“Eledirrr..”
“Bunlar alışmışlar iftiraya..”
“Eledirrr..”
“Sen kimsin yav.. Bir defa dön geçmişine bak.. Biz halkımızın yanında olacağız, hassasiyetle şeyimizi göstereceğiz?..”
“Elediiirrr…”
“Rahat bir hayat sağlayacağız..”
“Elediirrr…”
“Benim milletime en güzel hayatı yaşatacağız?..”
“Eledirrrr…”
“Eeeee… Bir de bize hırsız diyorlar..”
Kalabalık bir ağızdan:
“Eleediiirrr… ”
O zaman başkan kızdı:
“Hadi beee.. Neresi eledir?.