Yıllardır, ‘İnanç Turizmi’ der dururuz, Antakya için..
İskenderun’u ‘pas’ geçtim..
Ölü bir sahilimiz, eğlenceden yoksun bir kordonumuz var..
Müzik bile yok.. Ölü şehir imajı hakim..
Kimse kusura bakmasın..
Antakya’nın çok gerisindeyiz, Arsuz kadar da olamıyoruz..
İskenderun betonla kaplı, Antakya ise o meşhur ahşap evleriyle..
Hatta çevresiyle, yemeğiyle ve rüzgarıyla direniyor..
İddia ediyorum.. Antakya’yı, her 100 kişiden 90’ı, serin ve hiç durmayan ‘rüzgarı’ için tercih eder.. Kültürünü, coğrafyasını, medeniyetlerin beşiği olması kısmını geçtim artık.. İskenderun ise kendi halinde..
Bir müze istedik, kıyamet koptu..
Ama kimsecikler oralı bile olmadı..
Dedik ki sahile plaj yapın, marina yapın..
Balık restoranı, havuz yapın..
Yine kimseden bir ‘ses’ duyamadık..
Ne emeğe saygı var ne de hayata geçirilmek istenen projelere ilgili..
İskenderun’da ‘turizm’ olmayınca, Antakya’ya akıp gidiyor insanlar..
Yaptıkları herşey beğeniliyor neticede..
İnanç turizmiyle de önemli bir ivme kazandı Antakya..
Aslında o sirkülasyon hiçbir zaman kenti terketmedi.. Yansıma sürüyor..
Ama İskenderun öyle mi?
Lafa gelince üzerimize yok.. Binlerce yıldır farklı inançlara beşiklik ettiğimizi söyler dururuz. Yüzlerce yıl farklı inanç sahiplerini bir arada yaşatan ‘millet’ edasıyla gururlanırız.. İyi de tüm bunlardan geriye kalan ne?
Ermeni, Süryani bu toprakları şu ya da bu sebeple ‘terk etti’ diyelim..
Peki ya geride kalan eserler?
Saymakla bitmez..
Kime sorarsanız sorun, derler ki:
– Fransızlar olmasaydı, tarihi binalarımızdaki o estetik de olmayacaktı..
Peki ya şimdi.. Görselliğimiz de, mimari ruhumuz da öldü..
***
Gerçi Türkiye’nin birçok yerinde durum aynı..
Lütfen National Geographic dergisinin Dünya İnanç Turizmi Haritası ‘na bir göz atın, içiniz acıyacak..
Haritada son yıllarda yoğun ilgi gören dört merkeze özellikle yer verilmiş.
Türkiye sıralamada yok, bomboş!
Dünyanın ilk kilisesi St. Pierre Antakya’da.
Hz. İsa ‘ya inananlar, Hıristiyan adını ilk kez bu kilisede almış.
Vatikan kilisenin onarımı için defalarca teklifte bulunmuş, Papa 6. Paul 1963’te St. Pierre ‘i Hac yeri olarak ilan etmiş, haritada yok..
İskenderun’da liman kalıntıları var ama her tarafı harap!
Yine birçok yerde Fransızlar’dan kalma harabe evler var ama kim takar..
Tarihte önemli yer tutmuş binalar perişan halde öylece duruyor..
Maksadım içinizi karartmak değil.
Ama ne altyapı ne de otel kapasitesi yeterli..
Ve görüyorum ki, İskenderun uzun yıllar olduğu gibi halen korkularla yaşıyor..
Cek, cek, cak..
Bence durmamız bile hata..
Yarınlar önemli olmalı bizim için..
Bu topraklarda her türlü inanç ve inançsızlığın bir arada yaşayabileceğini görmek için.. İskenderun’un Turizm Haritası’nı yeniden çizebilmek için..
BAŞKAN CİVELEK’E ‘İTİRAZ’ ÖNERİSİ!
* Tamam, gazetecilerin ‘akıl’ verebilme ihtimaline ters ol..
Verilen mesajları kabul edilmez bul, bir başkan havası basmalarına gıcık ol.
Ama şunca zamandır ortaya konulan iddiaları da bir kerecik ciddiye al..
* Tamam, Erdal Yılmaz’ın, ‘ızgara ve kapak’ iddialarının doğru olmadığını söyle. Yanlış yaptığına dem vur ve buna var gücünle karşı çık. Ama iki yılı aşkın bir süredir benzer iddiaların masana konulduğunu da bir kerecik hatırla, ciddiye al..
* Tamam, Doğan Süslü’nün tuttuğu notlarda gazetecilik faaliyetinin ötesine geçtiğini söyle. Bu tür bir gazeteciliğe “hayır” de. Ama Doğan Süslü’nün şunca zamandır yazdıklarını ve iddialarını önemse, idarecilerini de uyar..
* Tamam, bana da kızgın olabilirsin.. Eleştirilerimden ötürü bozulabilirsin.
Ama sırf bu yüzden, bir kerecik olsun ‘anında görüntü’ yap, içe kapanma..
Gazetecilerden de korkma.. Hem hiçbirimiz öcü değiliz ki?
Biliyorsun ki, bizim mahallede şöyle meşhur bir tabir vardır:
– Susma, sustukça sıra sana gelecek!
GURBETÇİYE ‘ARSUZ’ TÜYOLARI!
Bizim yıllık iznimiz yok.. Yorulmadık, yola devam..
Ama tatilini İskenderun’da geçirmeye başlayan ‘gurbetçilere’ tavsiyemiz var.
Hazırladığım listeyi ‘Yaz bitmeden’ gurbetçilerimizin dikkatine sunuyorum..
Uygularlarsa “acemi Arsuz tatilcisi” imajından hızla kurtulurlar:
– Tekneyle koyları dolaşırken “Ne güzel koylarımız var” demeyi unutma, Almanyalar’da anlat ki, turist gelsin!
– Bir Kale Köyü gezintisini mutlaka uygula.
– Konacık Barınağı civarında Fatih Erkoç dinlemeyi ihmal etme..
– Kale yolları çok fena.. ‘Hükümet burayı kasten ihmal ediyor’ geyiği yapabilirsin ama sessizce.
– “20 yıl önce Arsuz daha bir güzeldi” edebiyatına sardırabilirsin.
– Gökmeydanı denilen beldede günü batır.
– Zamanını gün batımına göre ayarla..
– Arsuz sokaklarını arşınladığında “Burası ne kadar da demode olmuş” de..