Bir ihtimal daha var..
Sıcaklarla yatıp, kalkıyoruz..
Bir de TEDAŞ probleminiz varsa yandınız..
Voltaj düştüğünde klimalar dip yapar, otomatikmen kitlenirsiniz.
Farkında olmadan kavruluyorsunuz yatakta.. Neyse..
Küresel ısınma bu, atmosferde belli bir sıcaklık artışı meydana geliyor. Sıcaklık artıyor da ne oluyor? Bir, bir buçuk derece hatta iki dereceye kadar yaklaştı atmosferdeki sıcaklık. Bu da iklim değişikliğine etki ediyor.
Dünya üzerinde bazı bölgelerde iklimler değişiyor. Hangi bölgelerde iklimin değiştiği çok önemli, bu değişiklikte bizi ilgilendiren Akdeniz Bölgesi’dir.
Güney’deki incisi de İskenderun..
Bu seneki duruma baktığımız zaman esasında yüz, yüz elli yıllık geçmişe gittiğimiz zaman ilk defa bu kadar uzun süreli sıcaklıklar görülüyor.
Üstelik sadece temmuz-ağustosta değil şubat ve martta da sıcaklıklar oldu.
Nereden çıktı bu sıcaklar, böyle kavrulduk, nem oranı arttı, tüm bunlar nasıl oldu?
Meteoroloji Mühendisi Prof. Dr. Orhan Şen’in makalesini okuyunca, ‘muson alçak basıncı’ denilen meteorolojik bir saptama dikkatimi çekti..
Her sene oluşan doğa olayı..
Rusya’da orman yangınlarının nedeni de o.. Pakistan’daki sellerin de..
Şimdi sıkı durun..
İlginç tespitler var..
Bütün Anadolu risk altında.. Özellikle de Akdeniz Bölgesi..
Mesela, İskenderun ve civarı artık tropik iklime doğru kaymaya başladı..
Çölleşme Konya’ya doğru geliyor.
Demem o ki turizm mevsimi değişecek..
Meteoroloji Mühendisi Prof. Dr. Orhan Şen diyor ki:
“- Turizm mevsiminin Akdeniz Bölgesi’nde artık temmuz ağustos aylarında olması biraz güç, ya büyük klimalar çalıştıracaksınız ki o enerjiyi nereden bulacaksınız?”
İskenderun da bu yükü kaldıramaz oldu..
Kapasite ‘dip’ noktasında..
Peki ne olacak? Tavsiyeler de var o makalede..
Prof. Dr. Orhan Şen uyarıyor..
“- Aklı olan Karadeniz”e gider’ diyor..
Peki, İskenderun’da çare ne?
Söyleyim..
Şu ana kadar Soğukoluk veya Atik’in çok fazla rağbet görmemesinin nedeni güneşli sezonun az olmasıdır. Bundan sonra güneşli sezon uzayacak, o açıdan bundan sonra kim turizme yatırım yapacaksa Soğukoluk veya Atik Yaylası’nda yatırım yapmasında fayda var.. Aklıma yine eski valilerimizden merhum İsmet Gürbüz Civelek geldi..
Ruhu şad olsun..
Atik’te Yayla Kent’i yıllar öncesinden hayal etti, ömrü yetmedi..
Bu sıcaklar da gösteriyor ki, isteseniz de, istemeseniz de yakınlarda bir ‘Yayla Kent’ ihtimali vardır..
BIRAKIN ŞU ÇEKİŞMEYİ?!
CHP İlçe Yeni Başkanı Zeki Çıkan ve yönetimine, Nihat Karpuz’un açtığı dava neticesinde ‘yürütmeyi durdurma kararı’ tebliğ ediliyor..
Yani başkanlık bir süreliğine yine el değiştiriyor..
Oysa daha önce de yazdım.. Şaka gibi!
Mahkeme Eylül’de.. Yani o zamana kadar hiçbir şey net değil..
Bakıyorsunuz ki, Zeki Çıkan dün başkandı..
Bir hafta geçmeden bugün yine Nihat Karpuz..
Aynı koltukta iki başkan falan, filan..
Nihat Karpuz, mahkeme kararına güveniyor..
Zeki Çıkan ise, CHP il başkanlığının atama emrine..
Artık yazıp, çizmekten yorulduk.. Bu işin orta yolu nedir, bilemiyorum..
Ama İskenderun’un hizmetlere ihtiyacı var.. Enerjinizi ‘birbirinizi yıpratmaya’ harcıyorsunuz ama neticede ‘İskenderun’u düşüneniz yok mu?’ diye soramadan da edemiyoruz..
Ve bunu hiç kimse anlamak istemiyor..
Yazık.. Her iki tarafı bir araya getirecek milletvekilleri nerede?
Neden hiçbirşey yapmıyorlar?
Uzlaşmak için masaya oturacak ‘güveniniz’ yoksa birbirinize, o halde İskenderunlular’ın size güvenmesini nasıl sağlayacaksınız?
Ah şu koltuk var ya..
(……….)
BÜLENT KAVSAK FARKI!
2002 yılından bu yana değişik dönemlerde kapalı kalan Kapalı Yüzme Havuzu’na defalarca bakım/onarım çalışması yapıldı, düzelmedi..
Oysa yüzlerce çocuğumuz orada yüzme dersi görüyordu..
İskenderun Yüzme İhtisas Kulübü öğrencileri yarışmalarda ‘madalyalarla’ göğsümüzü kabartıyordu.. Şimdi düşünün..
Büyük problemlerin yaşandığı bir havuzda, sporculardan nasıl verim alabilirsiniz ki?
Çok şükür, İskenderun Deniz Ticaret Odası (DTO) yardım elini uzattı o sporculara..
Soyunma odalarını, lavaboları, duş kabinlerini, havuzun iç kısmını, kapı ve pencere onarımını üstlendi.. Şimdi görüyorum ki, kapalı yüzme havuzunun çehresi değişti..
Havuzun eksiklerini gideren, önemli katkılar sunan DTO Başkanı Bülent Kavsak’a teşekkür ediyorum..
Şu an herşey iyi, düzgün gidiyor..
SU KABI DEYİP GEÇMEYİN!
Son 130 yılın en sıcak günlerini yaşıyoruz.. Yapılan her hizmet sadece insana özel mi, hayır.. Hayvanları da düşünmek gerek..
İskenderun Belediyesi ekiplerinin sokakta bulunan hayvanların su ihtiyacına cevap vermek üzere başlattığı ‘su kabı’ uygulamasını önemsiyorum.
Uygulama, İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf H. Civelek’in özel talimatıyla başlatıldı. Kendisini kutluyorum.. Yoksa, hayvanlar susuzluktan telef olacaklardı.. Bence, belediyenin bu yaklaşımına duyarlı davranıp, yardımcı olmalıyız..
Hatta sadece su takviyesi yetmez..
O kablarda yiyecek de olmalı..
Benim şimdiden üç kedim ve bir kaplumbağam oldu..
Her sabah/akşam yemek ve su takviyesi yaparım..
Ya siz?!