İskenderun’da 2. Organize Sanayi Bölgesi’nin eksikliğini iyice yaşamaya başladık.
Osmaniye bu konuda öncü.. Aslında, Erzin’le sınır olan bu sanayi bölgesi İskenderun’a 35 dakikalık mesafede.. Müthiş bir hareket var..
Şimdi, bir de Osmaniye OSB’yi otobandan İskenderun Limanı’na bağlayacak bir çalışma var ki, ihracatta nakliye işlemleri daha da kolaylaşacak..
Soru şu:
– İskenderun, Osmaniye’nin gölgesinde kalmıyor mu?
Sorunun cevabı, tek kelimelik..
Biz herşeye itiraz ettiğimizden, evet.. Nasıl mı?
* Sonuçlarını düşünmeden yatırıma itiraz ederiz..
* Kıskançlıktan ötürü, yatırımcının elini güçlendirmeyiz..
* Taklit ederiz..
* Boykot ederiz..
* Subjektif çevreci oluruz..
* Seçimlerde duygusal yaklaşırız..
Ta, rahmetli Turgut Özal İskenderun’a geldiği günden beri aynı yanlışların yolcusuyuz.. Herşeye ve her anlayışa kafadan hep ‘hayır’ dedik..
Referandumda gördük.. Kıyamet koptu İskenderun’da..
‘Hayır’ ayağına insanları korkuttular.. Sonra o ‘herşey kötüye gidecek’ diyenler ortadan kayboluverdiler, üstelik İskenderun’a hiçbir ‘katkı’ sunmadan..
Şimdi bakıyoruz Türkiye’deki gelişmelere..
Türkiye bütün il ve ilçeleriyle ‘uçuşa’ geçmiş, İskenderun hariç..!
12 Eylül’de sandıktan çıkan güçlü ‘evet’, 2011’deki seçimlerde tek parti hükümeti kurulacağına yönelik beklentileri güçlendirirken, ertelenen yatırımların hayata geçmesini sağladı.. Yani, ‘felaket tellalcılarının’ korkuyla inşa ettikleri her kale yıkılıyor, yerine de ‘fıratlar’ ülkesi imajı yerleşiyor..
Bir ayda yaklaşık 5 milyar $’lık yatırım sözü, bunun en çarpıcı örneğidir sanırım..
Haftasonu.. Sabah’ta, Takvim’de ve daha birçok gazetede ‘istikrar’la birlikte gelen yatırımların haberleri vardı.. Gündem şuydu:
Yatırımcılar kesenin ağzını açtı ve bir ayda 5 milyar doları bulan yatırım için söz verdi.
Bir; ilk müjde Hintli Polyplex’ten geldi. Firma, Çorlu’daki fabrikasını genişletip 80.4 milyon dolarlık ek yatırım yaparak, 145 kişiye daha istihdam sağlayacağını duyurdu.
İki; Alarko Holding ise referandumdan iki gün sonra erteledikleri 3.5 milyar dolarlık yatırım için düğmeye bastıklarını açıkladı.
Üç; İstanbul’un eski valilerinden ve Menderes Hükümeti’nin Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar’ın, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Türkiye’den ayrılan dolar milyarderi yeğeni Nemir Kırdar, ilk adımı Tiryaki Agro’ya yatırdığı 50 milyon dolarla attı.
Dört; Sanko Holding’in ambalaj sektöründeki şirketi Süper Film, Gaziantep’te 80 milyon dolarlık yatırımla yıllık 50 bin ton polyester film üretecek tesis kurmak için Avusturya merkezli Andritz Grup’tan Karl Hornhofer ile sözleşme imzaladı.
Beş; Alman piliç devi Hoons da Türkiye’ye kayıtsız kalamadı. 3 yılda 15 milyon euroluk yatırımla 50 şubeye ulaşmayı hedefleyen firmanın bin kişiye istihdam imkânı sunması bekleniyor..
Altı; Türkiye’ye kriz sonrası yapılan en büyük yatırım Ford Motor Company ile Koç Holding ortaklığı olan Ford Otosan’dan geldi. Şirket yeni nesil Transit üretimi için Kocaeli Fabrikası’na 630 milyon dolarlık (950 milyon TL) yatırım yapacağını duyurdu..
Yedi; Tosyalı Holding 6 Şubat 2010’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla faaliyete geçen Tosyalı Holding Yassı ve Yapısal Çelik Üretim Tesisleri’nin ardından ikinci bir yatırım için adım attı. Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Osmaniye’deki 400 dönümlük arazi üzerine kurulacak olan yeni tesisin bin kişiye istihdam yaratacağını dile getirdi.
Sekiz; Templeton Asset Management Executive Başkanı Mark Mobius, şu anda Türkiye pazarında 1 milyar dolarları olduğunu, çok yakında 250 milyon dolar daha geleceğini duyurdu.
Dokuz; İlk yatırım anlaşmasını Wenice Grup ile yapan Eurasia Capital Partners, 2-3 yıl içinde perakende, lojistik, eğitim ve bilişim sektörleri başta olmak üzere Türkiye’de 100 milyon euronun üzerinde yatırım planlıyor.
On; Renault Euromed Bölgesi Başkanı Jacques Chauvet, Renault ve Nissan’ın ortak üreteceği elektrikli araçlar için toplamda 4 milyar euro yatırım yapacaklarını söyledi,
Onbir; Dünyanın en büyük içecek metal paketleme ve kaplama şirketlerinden Crown Holding, Türkiye’de hem yeni yatırım yapma hem de var olan yatırımlarını büyütme kararı aldı. Özetle..
Bırakalım da, İskenderun’da otel olsun..
Bırakalım da, 2. Organize Sanayi Bölgesi kurulsun..
Bırakalım da, her ‘hayır’la yitirdiğimiz geleceğimize, ‘evet’le can verelim..
İskenderun’da patinaj çekiyoruz, vazgeçelim!
Yoksa, Türkiye’ye gelen 100 yatırımdan birini İskenderun’a taşıyamayız..
Şimdi bu bilgiler ışığında bir tartışma da ben açmak istiyorum:
– İskenderun’u nasıl kalkındırırız?
Her yatırımda ‘gözün üzerinde neden kaş var? diye sorarak mı?
Yoksa, “yeni döneme” ayağımız gaz pedalinde yol alarak mı?
Siz olsanız, hangisini tercih edersiniz?