Egemen İnşaat ortaklarından İnşaat Mühendisi Mehmet Çelik’in ismini sıkça duyar olduk. Duyulmayacak gibi de değil..
Yaratıcılığı, bilgi birikimi, estetik uzmanlığı, hayalleri ise süper..
Hayatı boyunca hayalini kurduğu siteyi Karaağaç’ta 26 dönüm alan üzerindeki Botanik Park’ta inşa etti.
Tek kelimeyle mükemmel..
Çelik ile henüz tanışmadım..
Ama ortaya koyduğu gayreti görmezden gelmek mümkün değil..
Kendisi için, ‘klasik mimari ezberciliği’ bozan mühendis diyebilirim.
Botanik Park’ı, ufak tefek eksiklikler dışında bitirdi..
Ama yüreği yeni projeler için atıyor, yoğun mesai harcıyor..
Mesela bir Dumlupınar’ı..
Mesela bir Modern Evler’i..
Veya Meydan Mahallesi’ni gözüm kapalı, ‘Botanik Park’ mimarisiyle hayal ediyorum da. İçinde, spor sahaları, yeşil alanlar, oyun, yürüyüş parkurları olan bir mahallede kim oturmak istemez ki?
İskenderun’un fiziki görünümüne güzellik katmak budur işte..
Bir müteahhitin görevi, sadece inşa ettiği konutlardan para kazanmak değil ki?
Görüyoruz işte.. İskenderun’da yer kalmadı!
Arsa fiyatları, dönüm başına trilyonları buluyor..
Dikine çıkıyoruz ama estetik sıfır!
Oysa, İnşaat Mühendisi Mehmet Çelik’in tavsiyelerini dinlemek gerek..
O kendini aştı.. Farklı olmayı, çeşitliliği seviyor..
Çünkü ‘Botanik Park’ bir geçiş süreciydi..
Şimdi, Arsuz merkezde 18 dönümlük arazilerinde özel bir proje hazırlığı var..
Nedir o? Arsuz Nehri kenarında tripleks şeklinde 24 adet bina olacak.
Buraya ‘ayrıcalık’ katan ruh, binalara uygulanacak Osmanlı mimarisinde yatıyor..
Midyat’tan getirilecek ustalar taşlara hayat verecek..
Konsollar, nişler, kemerler çok uygun bir şekilde işlenecek.
Dahası var.. Çatı bölümlerinde uzakdoğu mimarisi uygulanacak..
Demem o ki.. Mehmet bey, dünyada beğenilen ve halen etkisini günümüze kadar sürdüren Osmanlı mimarisiyle göz kamaştıracak..
Ne güzel değil mi?
Yeni ve farklı şeyler duymak bize iyi geliyor..
Dilerim, İnşaat Mühendisi Mehmet Çelik’i izeyen meslektaşları, bu siteye bakarak daha güzel projelere imza atarlar.. Yakın zamandır, inşaat sektörüne bir milad gerekiyordu.. O da oldu..
Evet… Bazıları hâlâ eski şeyleri yapmayı sürdürseler bile, artık yeni şeylerin hayata kavuşması kaçınılmazdır.
Kavuşuyor da…
GENÇLER OLUNCA,
AMBULANSA GEREK YOK MU?
Karaağaç Sahası’nda U-17 gençlerin maçı var..
Kimin oynadığı önemli değil.. Çünkü, bugün skoru değil yaşanan rezaleti yazacağım.
Maçta gençler kıyasıya mücadele ediyor.. Zaman zaman kemik sesleri geliyor.
Düşüyorsunuz.. Çarpışıyorsunuz..
Ayağa dalıyorsunuz..
Neticede sakatlık kaçınılmaz.. Peki, etrafta ambulans var mı, yok!
Allah korusun ama, içlerinden biri beyin kanaması geçirse, ambulans mı bekleyeceğiz? Hayat kurtarmak için; bir dakikanın, hatta bir saniyenin bile önemi varken, ‘bişey olmaz’ mantığıyla hareket etmenin neresi doğru anlayabilmiş değilim..
Yazıktır, günahtır!
O an bir terslik yaşanmıyor diye, yarın olmayacak anlamına gelmez..
Sahalarda ister profesyonel, ister amatör, isterse gençler oynasın..
Ambulans takviyesinde ‘lig’ ayırımı olmaz, olmamalı!
KİŞİLİK!
Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
İşin varsa bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha,
Araban varsa bir sıfır,
Yazlığın varsa bir sıfır daha,
Daha sıralanabilir sıfırlar hanesi..
Ancak, kişiliğin varsa bir koyarsın başına, bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere…
(Teşekkürler Nedi Öz)
GÜNÜN SÖZÜ
Hayatta en büyük facia, insanın kendisinin farkına varamamasıdır.
Tagore