Bir işi yaparken önce inanmak durumundasın. Eğer yaptığın işe inancın tamsa zaten orada başarısızlık asla olmaz. İskenderunspor sezon öncesi şampiyon olduktan sonra gurup maçlarına gitmek için oldukça iyi bir takım kurdu. Ancak buna rağmen inanmayanlar oldu. Bu takımın Payas’ı geçemeyeceklerine inanan çok insan vardı. Hatta açıktan da söylediler. Ancak her zaman inanmak başarının gelmesi demektir benim inançlarıma göre. Neyse.. Grup maçlarına gitti bu takım. Arkasında kimse yok. Ben ve yönetim kurulu üyelerinin bazıları, bir de başkan takımı izlemeye gittik. Yani takım yalnızdı. Ama karşında öyle inanan bir insan topluluğu var ki, bu inancı yıkacak hiçbir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Para söz konusu değil, zaten para yok. Başkanın imkanlarıyla dışarıdan yapılan desteklerle maddi imkanlar parça parça geliyor. Tabi futbolcuların kafasında sadece İskenderun çocuklarının neler yapabileceklerini açık açık göstermek, bazı düşünceleri değiştirmek ve kendilerine güvenmeyenlerin yüzünü kara çıkarmak istiyorlardı. İlk maçına çıktı ve galip geldi. Beni arayanlar ‘gerçekten galip mi Cuma’ diye sordular. Ben de maalesef dedim.
İkinci maçta gariban olanlar, aylıktan başka bir geliri olmadan ve bazen evinin ihtiyaçlarını bile karşılamakta sıkıntı çeken taraftarlar sessiz sessiz seviniyor. Bu takımın tekrar profesyonel olmasını o kadar istiyor ki anlatamam. Adam ağlıyor telefonda sevincinden.
Çünkü düşüncelerini yüksek sesle dile getirirlerse yarın ne olacağını bilmiyor, o yüzden açıktan sevinemiyorlardı. İkince maçına çıktı İskenderunspor. Bu maçı da kazandı ve bu maçın kazanılmasında Allah’ın yardımı oldu. Bir fırtına, bir yağmur, rakip takım kaleye bile gelemedi. Neyse Malatya’da son maçımıza taraftarlar da akın etti. Yönetim deplasmana araç kaldırmak için çırpınıyor. Ama yeterli araç yok. Bazı iş adamları ve sivil toplum kuruluşları arandı. Neyse ki araçlar bulundu. Takım Malatya grubunun son ayağına çıkacak. Burayı geçerse son grup olacak, Kayseri grubuna gidecek. Yani finalde olacak diye düşüne biliriz. Ama inananlar tribünde yerini alırken, inanmayanlar inananları saniye saniye arayarak maçın durumunu soruyorlar.
Tabi her telefonla arayanlar için değil.. Söylemek istediğim inanmayanlar da kazanmak istemesini çok arzulayanlar da meraktan arıyorlardı. Bu grubu ayırmak gerek. Neyse ki son maçı da geçtik. Yani Malatya ayağı sona erdi.
Takım süper.. İnancın zaferini kutluyorlar. Son grup maçı da Kayseri’de. Ancak dışarıdaki insanlar takımı son derece beğeniyor ve bir çok kişi izlemeye geliyor. Ancak inançsız hemşerilerimiz bu takımın yenilmesinden yana.. İlk maçı zorlanmadan geçen İskenderunspor herkesin tahmin ettiği gibi finali Kozan Belediyespor ile oynadı.
Ve bu maçta karşılıksız seven yüzlerce insan Kayseri’ye akın etti. Takımı desteklemek için.. Herkesin gözü kulağı Kayseri’de.. Bu arada Kozan Belediyespor tam 7 yıldır finalden elenerek evine dönüyor. Yani oldukça stresli bir maç..
Maç öncesi Kozan Belediye Başkan Yardımcısı soyunma odasına iniyor ve kişi başı galibiyet primi olarak 10.000 lira olarak belirliyor. Maçın ilk yarısı 1-0 İskenderunspor’un üstünlüğü ile bitiyor. İkinci yarı devre arasında Kozan Belediye Başkanı soyunma odasına geçiyor. Futbolculara kişi başı primin 15.000 lira olduğunu, bu maçı kazanmaları durumunda primin dışında da destek vereceğini açıklıyor. Ancak İskenderunspor soyunma odasında sadece taktik ve inancın başarısını bekleyen İskenderun sevdalıları gençler vardı. İkinci yarı başlar başlamaz gol yedik. Herkes şokta.. Ama saha içerisindeki tüm futbolcular düşüncelerini kaybetmemişler.. Bir top oynuyorlar ki görülmeye değer. Kaptan Ender Traş ise tek atımlık maç yapmak zorunda kaldı. Çünkü ayağı çok kötüydü maça çıkmadan önce.. Profesör doktor iğne yaparsam bile oynamaman lazım, yoksa ileride çok kötü olur demesine rağmen ‘bu benim son maçım yapacak bir şey yok’ dedi kaptan Ender Traş. Ve kaptan maçı oynadı.. Sonuç itibariyle Sinan Aslan’ın ayağından gelen gol tribünü ayağa kaldırdı. Herkes mutlu.. Başkan hüngür hüngür ağlıyor. Bütün imkansızlıklara rağmen takım şampiyon oldu. Kolay bir olay değil.. Belgesellik bir serüvendir aslında bu takımın üçüncü lige yeniden çıkışı. Takım kente geldi. Sevgi gösterileriyle karşılandı. Ama beklenen kalabalık oldu mu, hayır.. Benim beklediğimden az oldu diyebilirim.
Ve yeni bir yönetim oluşturuldu. Yönetim oluşturulmadan destek için randevular alınmaya çalışıldı. Ama olmadı.. Yani takımın sahipsizliği burada da kendini yaşadı. Sezonun ilk maçında İskenderunspor taraftarlarına bekleneni veremese de, takımı kabul edenler maçı izlemeye geldiler. İlk maçı aldı. Sonra beraberlik ve sonra Erzurum’dan oynamadan üç puan..
Bundan sonra durdu takım. Yani yeni oluşan bir takım ilk kez profesyonel olan futbolcular var.. Heyecan var, stres var.. Herkes bir yerden baskı altına almış takımı.. Tribünde maçı izleyenler Galatasaray ya da Fenerbahçe’yi izlemek istercesine takımdan iyi oyun bekliyor. Sahadaki bazı oyuncuların ayakları bile titriyor. Ama bunu bilen, gören ya da ince düşünenler maalesef olmuyor.
İskenderunspor üç hafta peş peşe mağlup oldu. Kıyamet koptu..
Bu takımdan bir şey olmaz, bu hocadan, teknik ekipten, oyunculardan, yönetimden, yani hiç kimseden bir şey olmaz diye heyecanlananlar oldu. Ve bu takımın düşmesi için dua edenler, hala dualarına devam ediyorlar. Onlara tavsiyem Allah’a edilen dualar kabul olur, ama karşısındaki inançlı, azimli ve dürüst insanların duaları toplu halde yapılıyor. Sanırım sizinkileri bastırır.
Ve takım iki haftadır galip geliyor. Son olarak da lider Afyonkarahisar’ı yenerek üç puanı deplasmanda aldı. Oradakiler bile şokta..
Nasıl oldu da bu takım bizi yendi dediler. Dedim ya, inananlarla inanmayanların maçı.. Onlar da inanmadı İskenderunspor’a..
Ama sahada inanan çocuklar vardı.
Hayat inanmakla inanmamak arasında gidip geliyor işte böyle…