Acaba bugüne kadar kaç 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliğine katıldım?
Hatırlamıyorum..
Ama hatırladığım bir tek şey var o da şudur:
Hepsinde de büyük manşetler çıkartmıştık.
Günlerce süren yayınlarla, Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda emin adımlarla yılmadan ilerlemeyi görev saydık..
Bugün yine, İskenderunlular’la birlikte tören alanında olacağım..
Cumhuriyet’in ‘muhabiri’ olarak görev yapacağım..
Mutluyum.. Çünkü, Türkiye gelişiyor, büyüyor!
Güzel ilimiz Hatay, aynı keza..
Hatay’ın tarihine baktıkça gururlanıyorum..
Kadınlarımızla övünüyorum.. Henüz dün okudum..
‘Cumhuriyet Türk Mucizesi-İkinci Kitap’, adlı eserinde kadın hakları konusunda önemli anekdotları kaleme alan Turgut Özakman, Hatay’ın yeniden Türkiye sınırlarına dahil olması sırasında yaşanan ve bugüne kadar pek bilinmeyen bir olayı anlattı. Fransız askerlerinin boşalttığı kışlaya girmek üzere olan Türk askerini durduran kadınlar, “20 yıl önce ‘Düşman askeri gidince, kışlaları bizim askerimiz için saçlarımızla süpüreceğiz’ diye ant içmiştik” diyerek, birbirlerinin saçlarını kesip, süpürge yaparak kışlayı temizliyor.
Özakman’ın kitapta bu olayı anlattığı bölüm şöyle:
“Şükrü Kanadlı komutasındaki alay alkışlar, sevinç gözyaşları, çiçek yağmuru altında ilerledi. Yol on binlerle doluydu. Belen’de karargah kurdu. Alayın bir taburu ertesi günü Belen’den Antakya’ya yürüyecekti. Ertesi günü bütün Antakya ayaktaydı. Halaylar oynanıyor, kurbanlar kesiliyor, zılgıtlar çekiliyordu. Tabur Fransızların boşalttığı kışlanın önüne geldi. Bir grup Antakyalı hanım tabur komutanının yolunu kesti. Komutan ‘Hayrola hanımlar?’ dedi.
‘Komutan, yirmi yıl önce, ‘düşman askeri gidince, kışlaları bizim askerimiz için saçlarımızla süpüreceğiz’ diye ant içmiştik. Andımızı tutup burayı tertemiz etmedikçe askeri kışlaya sokmayız.’
Komutan bu mübarek kadınları saygı ile selamladı. Mola verdi. Asker silah çatıp dinlenmeye geçti. Kadınların upuzun saçları vardı. Birbirlerinin saçlarını kestiler, uzun değneklere bağladılar. Kışlayı saçlarıyla süpürdüler, sildiler, tertemiz ettiler.
– Şimdi buyrun!”
***
Türkiye işte o günlerden bugünlere geldi.
Cumhuriyet dönemi, çağın gereklerine uygun, yeni insan yetiştirmeyi, akla ve bilime öncelik vermeyi, Anadolu aydınlanmasını, büyük bir kalkınmanın gerçekleştirilmesini amaçlayan muhteşem devrimler yaptı, yapıyor..
Yarın Cumhuriyet’in 87’nci kuruluş yıldönümünü kutlayacağız.
Nerelerden geldik? Şimdi ne durumdayız? Ve nereye gidiyoruz?
Bunu bir bilebilsek ya da geldiğimiz yeri hatırlayabilsek!
O zaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerini daha iyi anlayacağız!