İskenderun Belediye Meclisi’nde 6 madde görüşüldü. Yalnız, oturuma 2011 yılı bütçe ve tarifeleri ile 1/25000’lik plan damgasını vurdu.. Dikkat ediyorum, birçok gelişmelerden bihaber yaşıyoruz.. İskenderun’u şekillendirmeye çalışıyoruz ama plana işlenen tarım veya konut alanlarından haberimiz yok..
Gerçi, şehir plancısı bir ara bilgilendirme toplantısı yaptı.
Fakat, kimsecikler birşey anlamadı..
Şimdi o manzaranın sıkıntısını mecliste yaşıyoruz.. Nasıl mı?
AK Parti Belediye Meclis Üyeleri Doğan Erten ile Canan Kahraman’ın dile getirdikleri 1/25000’lik plana ilişkin, ‘Cırtıman ve Şekere tarım alanı gösterildi, fuar alanı ise konut alanına dönüştürüldü’ bilgisi, mecliste tartışmalara neden oldu..
Şöyle ki.. Dikey büyümeye endekselenen İskenderun’da, yoğunluk tam Şekere ve ötesine doğru seyrederken, planda tam aksine fuar alanının konut alanına dönüştürüldüğü iddiası yenilir, yutulur cinsten değil..
Biliyoruz ki.. İskenderun’da yer kalmadı..
Gidilecek tek bir yer var, o da Şekere ve çevresi..
Belediye Meclis Üyesi İbrahim Yaran’ın aktarımları dikkate değer:
“- AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun’un girişimleriyle, yanlışların düzeltilmesi hususunda il özel idaredeki oylama ertelendi.”
Peki ya ertelenmezseydi?
Musa Kurşun incelemeseydi ya da mevcut haliyle oylansaydı?
Belen sınırında yaşadığımız kaybın bir benzeri tekerrür etmeyecek miydi?
Geleceğimiz tehlikeye düşmeyecek miydi?
Bir faktör daha var.. Onu da CHP Meclis Üyesi Av. Bülent Akbay dile getirdi:
“- Şehir plancısıyla bağlantı kurup, kendi isteklerini kabul ettiren çevrelerin var olduğunu duyuyoruz. Umarım doğru değildir..”
Bu durumda ne yapmalıyız?
Şu kadarını biliyorum ki.. Karaağaç’ta kat yoğunluğu var, İskenderun’da yok!
Peki ama neden?
Cevabı net: – İmar rantı!
Oysa, güzel bir İskenderun için kolları sıvamıştık..
Ve en önemlisi, dikine büyümeyi hedefliyorduk..
Eğer kat yoğunlukluklarını, isteyen istediği şekilde yaptıracaksa, 1/25000’lik plana ne gerek var?
ALANLARIMIZ DARALIYOR
MHP’li Belediye Meclis Üyesi Garip Şandır’ın ‘Alanlarımız daralıyor’ vurgusu yerindeydi. Daha açık bir ifadeyle, “- Belen sınırını konuşalım” diyerek, il genel ve belediye meclis üyeleri ile gazetecilerin bir arada olacağı bir toplantı tertip edilmesini istedi.. Şandır’ın bu teklifini önemsiyorum..
Kim bilir kaç kez yazdım..
Belen’in yüzölçümü İskenderun’dan büyük..
İskenderun daraldığına göre, solcuların söylemiyle aktarayım:
“- Birşey yapmalı..!”
BÜYÜK ÇARŞI İŞHANI MİADINI DOLDURDU!
MHP’li Şandır’ın bir önerisi daha var.. Üst katları kullanılmayan, bakımsız, çürümeye yüz tutmuş Büyük Çarşı İşhanı’nın rehabilitesini anlatıyor..
Yıkılsın veya modern bir yapıya dönüştürülsün..
Bana sorarsanız, büyük çarşı işhanı miadını doldurdu..
Bundan böyle oradan ne bir saray olur ne de bir modern çarşı..
Artık sözün bittiği yerdeyiz, İskenderun Belediyesi’nin atacağı bir adım her şeyi gözler önüne serecek..
TEMİZLİK İŞÇİSİ KÖLE GİBİ..
AK Parti Belediye Meclis Üyesi İbrahim Yaran, yaşanan sorunlar yumağından ötürü doluydu.. Her oturuma taşıdığı ‘temizlik işçilerinin mağduriyeti’ sorununa çözüm arıyordu.. Dedi ki:
“- Temizlik işçileri köle gibi çalıştırılıyor.”
Bu cümleden kastı şuydu..
– Bir temizlik işçisine altı ayda nasıl iki kez izin kullandırılıyor..
Düpedüz haksızlık bu.. Zor, çok zor!
Birkaç kez ben de köşemden konu ettim..
Yani diyeceğim o ki.. Temizlik firması, “birşey olmaz” mantığıyla düşünerek, kendilerini fazla ciddiye almasınlar..
Bundan böyle şahsen benim böyle bir endişem kalmadı..
Çünkü, İbrahim Yaran bu olayın bir kez daha tekrarı halinde ilgili mercilere başvurup, şikayette bulunacağını söyledi..
Bakalım, bugüne dek bildiğini okuyan temizlik firması nasıl bir çözüm üretecek, takipçisi olacağız!
GÖZLER BÜTÇE KOMİSYONU’NDA!
İskenderun Belediyesi’nin 2011 yılı bütçe ve tarifelerinin görüşülmesi sırasında, bazı kalemlerle ilgili itirazlar yükseldi. DP’li Ali Kılıç Çirkin’in tespitleri, konuya vakıf olduğunu, iyi hazırlandığını gösteriyor. Mesela, 2010’da Fen İşleri’ne ayrılan payı 16 milyon lira gösteren cetvelde, 2011 dönemi için yüzde 60 artışın öngörülmesi Ali Kılıç Çirkin’in tepkisine yol açtı..
Bu durumu ‘realiteye uygun değil’e bağlayan Çirkin, bir çok kalem için yüzde 30 ila yüzde 40’a varan artışları yanlış bulduğunu söyledi.
Örnek verdi:
“- Su bağlantılarında yeni abonelikler için belirlenen 402 lira artı KDV tarfesini doğru bulmuyorum.”
Dakika bir, gol bir!
Birçok kalemde benzer artışlar söz konusu..
Neyse ki, Belediye Meclis Üyesi Ali Kılıç Çirkin’in bu ince tespitleri komisyonda tartışılacak. İnanıyorum ki, tarifelerde ‘uygun bir yol’ belirlenecek..
Üstelik tüm ayıntılarıyla!
AKBAY’IN ÜSLUBU VE
SİYASETİN GERÇEKLERİ
Tabii ki Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in her söylediğini onaylamak, her görüşünü paylaşmak mümkün değildir.
Örneğin, iyi niyetli konuşmalarına karşın, hizmetteki durgunluğu ve zaman zaman iktidara yakınlığı şikâyet konusu olurken, kendisinin de çok farklı bir çizgi izlemediğini söylememiz gerekiyor.
Aslında CHP Belediye Meclis Üyesi Av. Bülent Akbay’ın gazetelere yansıyan ifadelerinde anlatmak istediği buydu..
Kötü bir niyet beslediğini ihtimal bile vermiyorum..
Eleştirilere dayanan sert üslupların nedenini anlamak mümkün.
Bunların özünde siyasi yetersizlik ve bir başka deyişle “Yetersiz hizmet sendromu” var. Mesela, aylar önceydi..
Av. Bülent Akbay, belediye sarayı pasajında bir ‘sosyal market’in konuşlanabileceğini duyurmuştu.. İhtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere giysiler toplanacaktı.. İlk işaret fişeğini attılar.. Pek bilinmiyordu ama bu çalışmanın isim babası Av. Bülent Akbay’dır..
Şunu demeye getiriyorum..
Gerek Bülent Akbay, gerekse eleştiri dozunu yükselten diğer meclis üyesi veya gezetecilerde amaç, İskenderun’da ‘iyi bir yönetim anlayışıdır’..
Şehirde herkes bunu ister..
Dikkat edin.. Başkan Yusuf Civelek ‘çalışmıyor’ demiyoruz..
Bir uğraş, bir çabası mevcut.. Tasarrufu önemsiyor.
Yılda 1 trilyon 180 liraya mal olan ilaçlama işini araç ve tertibatı temin etmek şartıyla yarı yarıya indirgiyor..
Ama öngörülen seçim vaadleri baz alındığında, diyoruz ki:
Beklenen, arzulanan, yıllardır düşünülen projeler ‘hayat’ bulsun!
Eksik giden birşeyler var.. Mesele budur..
Bakınız, bütçe görüşmeleri start aldı.
Bütçenin fazlalaştırılması neyi değiştirir?
Elbetteki, vatandaşın cebinden çıkan paranın nereye harcandığı önemli ama kentin çağdaş yapısına uygun projelere harcanan birşeyler var mı?
İskenderun Belediyesi’nin bütçesi neredeyse 90 milyon liraya dayandı..
Soru şu:
– Geldiğimiz nokta bütçeyle uyumlu mu?
Yarın, ister bütçeniz 200 milyon lira olsun..
“- Vay be, İskenderun’da bunu da yaptılar!” dediğimiz bir hizmet olmayınca, Bülent Akbay da itiraz eder, gazeteciler de, sade vatandaş da..
Bunu anlatmaya çalışıyorum..
İtirazlar aslında İskenderun Belediyesi’nin lehine..
Her biri bir uyarı olarak algılanmalı..
Eğer önümüzdeki seçimi de kazanmak şeklinde bir yaklaşım varsa ‘hizmet algısını’ vatandaşın kabullendiğini, benimsediğini hissetmeleri gerekmiyor mu?
Eğer böyle bir düşünce sahipse, aynı gruptaki sözcülerinin sert ve kırıcı üsluplarını anlamak daha da kolaylaşır.
Örneğin..
AK Parti’li İbrahim Yaran’ın eleştirileri..
MHP’li Garip Şandır’ın keskin çıkışları..
DP’li Ali Kılıç Çirkin’in analizleri..
Hepsi bu memlekete lazım..
İnanın o zaman muhalefetin de, demokrasinin de, İskenderun’un da seviyesi bugünkünden çok daha farklı bir yerde olacaktır.
Bence bu gözlemler kaçınılmaz gerçeği yansıtmakta..
Gerçekten de, yerel yöneticiler, siyasiler, kendilerinin ne olduğunu anlatmak yanında, kendileri gibi olmayanların da kimler olduklarını ön yargısız ve saplantısız biçimde anlamaya çalışsalar, İskenderun’un sosyo-politik ortamı inanılmaz ölçüde yumuşayacaktır.
ANTAKYA’DA İŞLER TIKIRINDA..
Antakya almış başını gidiyor.. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sevgi gösterileriyle karşılanıyor.. Deyim yerindeyse Antakya’da hayat duruyor.. Peki ama neden?
Bir hareket var hoşgörü kentinde..
Güzel ve yolunda giden bir yönetim anlayışı var..
Yürekten kutluyorum..
İskenderun’a gelince.. Burası ‘yasaklı’ bölge..
Bugün yanlış politikaların, ızdırabını çekiyor İskenderun..
Kimse kalkıp, sorunun kaynağı olarak AK parti’yi göstermesin..
Son 30 yıla bir bakın.. Kaç cumhurbaşkanı geldi Hatay’a..
Oysa, CHP halen krizlerin eşiğinde..
Yönetim savaşı mevcut..
Tam, CHP genel sekreterliğine Nihat Matkap geldi derken, kendisine sorulmadan isminin belirlenmesini gerekçe göstererek görevi kabul etmedi.
Ne diyebiliriz ki? Vardır bir bildiği!
Bu şansı PM Üyesi Nihat Matkap kullanmazken, CHP üzerindeki tartışmalar sürüp gidecek. Ancak daha önemlisi Türkiye, kavgadan uzak ama sorun çözmeye odaklı yeni bir siyaset anlayışını yerleştirme avantajını yitirecek..
Örnek mi? İs-ken-de-run!
Yazın bir kenara..
Bu tartışmalar burada bit-mez!!!