CHP’de tüzük-kurultay tartışmaları ile önceki gün yaşanan krizin gerçek nedeninin ne olduğu açıktır; yaklaşan seçimlerdeki aday/liste kavgasının bir işaretidir olanlar..
Yaklaşan genel seçimlerde “yüzde 40’la iktidarı” planlayanlara ne oldu?
Milletvekili Fuat Çay ayrı havalarda..
Abdulaziz Yazar’ı ara ki, bulasın..
Tam da cep telefonunun kapalı haline alışmışken, bu kez şans eseri açık olan telefonuna cevap vermez oldu.. Gökhan Durgun’a gelince, aktif bir yaklaşımını göremiyoruz.. CHP PM üyesi Nihat Maktap ise genel sekreterliği kabul etmeyecek kadar ‘naz’lı! Manvzara uzaktan budur.. Parçalı bulutlu!
İster CHP için ‘hasta adam’ deyin..
İster, ‘iflah olmaz’ tepkisini patlatın, farketmez..
CHP’nun durumu hiç de iyi değil..
CHP İlçe Başkanı Zeki Çıkan bile telefonlara ‘çıkmaz’ oldu..
CHP’nin halk partisi kimliğini yitiren bu tavrın, topluma hiç bir katkısı yok..
CHP ‘eski’ midir, ‘yeni’ midir; ‘eksen kayması’na mı uğruyor tartışmaları bir odak noktası olmuştur. Gerçek olan şudur ki;
Parti Kemalciler, Önderciler ve Denizciler olarak üç parçaya dağılmıştır.
Hatay’da ise, Fuatçılar, Azizciler, Gökhancılar olarak kamplaştı..
Hayırlı olsun!
Bu ayrışma, Cumhurbaşkanı’nın resepsiyonuna katılıp katılmama nedeniyle başlamış, genel merkezde katların ayrımına kadar gelmiştir.
Şimdi ise liste savaşı başladı.. Herkes kendi koltuğunun derdine düştü..
Hadi, çekinmeden yiğitçe tartışalım..
Canını, yüreğini, memleket sevdasına adayan kaç isim sayabilirsiniz bana CHP teşkilatında? Kitleleri arkasında taşıyacak siyasiler nerede?
CHP’nin üç milletvekili için varsa yoksa ‘listeler’ savaşı..
Ötesi yok, olmaz da..
Bu da CHP’ye ayıptır..
Eğer partideki bu ‘başıboş’ yapı ve bunların sorumsuzlukları dışlanmazsa..
CHP, AK Parti ile boşuna mücadele ediyor demektir.
Genel seçim öncesinde CHP üç parçaya dağılmıştır.
Bu trajik bir durumdur.
Hayrını görün..!
SARI VE KAHVERENGİ
ARASINDA SIKIŞIP KALDIK!
Reklamlardaki gibi ‘kırmızı’ deyip, kentsel gelişime yoğunluk katmak üzere hakimiyet sağlamak isterdim ama bu mümkün değil..
Çünkü, 1/25000’lik planda kahverengi renk daha makbul..
Çünkü, kahverengi demek yoğunluk demek..
Ama görüyorum ki, arsa konusunda daralan İskenderun’da, çöp fabrikasının kurulacağı alan ve ötesi sarı renklerle kaplı..
Bu şu demek:
– Orta yoğunlukla idare edin..
Türkçesi..
Bizden bu kadar.. Günü gelince, 1/5000’likte başınızın çaresine bakın..
Meselenin özü bu..
Dün yankı uyandıran, “Şekere ve Cırtıman tarım alanı olarak mı gösterildi?” haberimizden sonra, şehir plancıları, belediye meclis üyelerini bilgilendirdi..
Aslında, ‘bilgilendirme’ kelimesinin pek bir anlamı yok..
Çünkü, yeterince bilgilenen olmadı..
Her sorulan soruyu, ‘bu konuda bilgi verme zorunluluğumuz yok’ şeklinde cevaplandıran şehir plancılarının sarı, açık sarı, kahverengi gibi renklere sadık kalmalarını pek anlamak mümkün olmadı..
Değişiklik yapma şansınız imar komisyonunda saklı..
Varsa üyeniz bastırır, gereğini yaptırırsınız.. Peki ya çoğunluk ‘hayır’ dese?
O halde, fuar alanını yeni haliyle konut alanı olarak ‘hayırlamak’ gerek..
Peki, fuar alanı nereye kaydı?
– Cezaevi civarındaki platoya..
Küçük sanayi sitesi ise çöp fabrikasının konuşlandırılacağı alana yerleştirildi.
Ötesi ise, orta yoğunluk bölgesi..
Bir belirsizlik daha var..
Arsuz’a kadar sahil bandında, yamaçlara doğru 2-3 katlı ev yerleştirmek serbest ama aynı koşullarda bu kez -ters mantıkla- fuar alanında sahile yakın ‘konut’ yapmak uygun düşecek..
İşte bu olmadı.. Bir tezatlık var sanki!
AK Parti’li Ahmet Dönmez..
İbrahim Yaran..
MHP’li Garip Şandır hep bir ağızdan itiraz ettiler.. Cevap şu:
“- Bizim elimizden bişey gelmez!”
O halde sormak lazım:
– Konut alanı tarım alanına dönüşürse, yeşil alan ticari alan olunca birileri zengin, birileri fakir olmayacak mı?
Bir başka deyimle bazı kesimlerin iştahını kabartmayacak mı?
Peki çözüm nedir?
Benim gönlüm ‘planlı kalkınmadan’ yana..
Çünkü her şeye rağmen ‘Yeni İskenderun’a bu düşünce daha yakın..
Umarım, kortuğumuz başımıza gelmez..
CHP Belediye Meclis Üyesi Kamil Turan’ın da dediği gibi:
“- Sıra 1/5000’liğe gelince son söz belediye meclisinde olacak.. O gün, muhatap biz olacağız.. Konuşur, gereğini yaparız..”
Endişemi yokeden söz budur işte..