İstasyona varıyor. İsviçreli çocuklar karşılıyor Cumhurbaşkanımızı.. Jest olsun diye, şöyle bir çocuk şarkısı söylüyorlar, Türkçe.
Ekmek buldum, katık yok.
Katık buldum, ekmek yok.
Odun buldum, kibrit yok.
Kibrit buldum, odun yok.
Para buldum, cüzdan yok.
Cüzdan buldum, para yok.
At buldum, meydan yok.
Meydan buldum, at yok.
Kalem buldum, defter yok.
Defter buldum, kalem yok.
Kitap buldum, gözlük yok.
Gözlük buldum, kitap yok!
Ve sonra, İskenderun’u okuyorum şiir gibi..
Gayrımenkul Danışmanlığı yapan George Sayek anlatıyor:
“- Tek başına bir otel, A.V.M yatırımı veya havalimanı çevresel yatırımlardan destek bulmadan yaşayamaz. Bu Yatırımların, diğer sosyal ve kültürel alanlar, restaurant, tatil köyleri, marina, turizm ve eğlence merkezleri gibi fonksiyonlarla birbirlerini tamamlayan ve destekleyen niteliklerde olması gerekir.”
Peki ne yapmak gerek? Şu deyimleri kullanabiliriz, mesela..
* Birlikten kuvvet doğar.
* Tek ses, tek yürek.
* Bir elin nesi var, iki elin sesi var..
Öyle olmuyor işte..
Şimdi gelelim, zurnanın zırt dediği yere..
Birşey daha söylüyor George Sayek:
“- Gayrimenkul sektöründe, ciddi rakamlarla sessiz ve derin bir şekilde yatırım yapan önemli bir kitle var. Birçoğu ön plana çıkmaksızın ve uyuyanı da çok uyandırmadan yatırımlarını yapıyorlar. Vitrinde İşlem gören gayrimenkul rakamları çoğu zaman İstanbul’daki birçok ilçenin de üzerinde. Bazı semtlerdeki ticari gayrimenkul, arsa ve konut fiyatları dudak uçuklatan cinsten..”
Takipteyim… Söz konusu kişi veya kişiler bulunduğu gün, altına “gayrımenkul kahramanı” yazıp, Nasreddin Hoca türbesine büstünün dikilmesini teklif edeceğim!
KALBİNİN SESİNİ DİNLE!
Medeniyetler Korosu, İskenderun’da şehit ve gazi aileleri yararına konser verdi.
Müthişti.. Konserde, dört semavi din temsilcilerinden oluşan Antakya Medeniyetler Korosu, söylediği ilahilerle büyük beğeni topladı.
Aslında konserin en etkileyici bölümü, etkinliğin şehit ve gazi yararına olmasıydı..
Medeniyeti anlatmanın yolu barış şarkıları ama, diğer yanda terörden canı yanan ailelerin yüreğini hitap etmek vardı.. Anlamlıydı bu yüzden..
İskenderun Palmiye Rotary Kulübü Başkanı Canan Gürpınar’ı kutluyorum..
Duyguları birleştirdi..
Gönülleri fethetti..
Şu sözlerini çok beğendim:
“ Hepimiz zoru başaracak güçte bir yapıya sahibiz. Güzel kalbimizin sesini dinleyerek o insan sevgisi ile duygularımızı birleştirir ve bu duyguları paylaşabilirsek bütün hayal ettiklerimiz gerçeğe dönüşebilir.”
Ben, Gürpınar’ın duygularını ‘günün sözü’ gibi algılıyorum,
Yüreğinize sağlık!
REKTÖR GÜDER’E BAŞARILAR
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından rektörlüğü onaylanan Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder görevine başladı..
Güder’e başarılar diliyorum..
Kendisini zor bir görev bekliyor..
12 fakülte, 3 Enstitü, 6 Yüksekokul ve 15 Meslek Yüksekokulunu içinde barındıran Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde daha yapılacak çok hizmet var diye düşünüyorum. En başından, MKÜ’yü parlak bir üniversite haline getirmek birinci görev olmalıdır.
Rektör Güder bu durumu tek bir cümleyle özetliyor:
“- Evrensel bir üniversite oluşturacağız.”
Güder oldukça heyecanlı..
Ama sorunları da biliyor.. Lafları iğneleyici:
“- Kampuslerde yürütülen inşaatların bütçe disiplini içinde gerçeğe uyarlanmaması nedeniyle tamamlanamamış olması üniversitemiz açısından büyük bir eksikliktir” diyor. Şu tespitleri yapıyor:
– Üniversitede elektrik, ısıma, soğutma, su, ulaşım, trafik ve güvenlik sorunları var..
– Kampuslerde bilim, sanat, kongre ve kültürel faaliyetler için fiziki tesis yetersizliği hissediliyor.
Şu anda bilemediğimiz tek şey, işte bu eksikliklerdir.
Prof. Dr. Şerefettin Canda da buna çok heves etmişti aslına bakarsanız ama belli ki onun başka bazı şanssızlıkları oldu!
Ama içimdeki his, bu sorunların çözüleceğini söylüyor..
Güder’in hedefini önemsiyorum, önemli çalışmalar yapacağına inanıyorum.
Hiç kuşku yok ki.. MKÜ’yü en yakın zamanda, iletişime açık, katılımcı ve şeffaf bir modelin uygulandığı, eğtim-öğretim, araştırma-geliştirme ve topluma hizmet uygulamaları ile bölgesinde cazibe merkezi olan evrensel bir üniversite olarak göreceğiz..
Bilim ve sanatla bütünleşmeyen toplumlar çağdaş bir toplum yaratamazlar.
Öyle değil mi?
TENNİOĞLU BASTIRIYOR!
İskenderun’da da bir lojistik merkez oluşsun diye, İTSO Başkanvekili Müfit Tennioğlu yoğun gayret sarfediyor. Başvurmadık makam bırakmadı..
Bu konuda kendisine yapacağımız en büyük haksızlıktır, yalnız bırakmak!
Limanı sürekli gündemde tutuyor..
Ben de öyle yapıyorum..
Çünkü, yarına şimdiden hazırlanmamız gerek..
Bilal Öz’ün anlattıkları halen hafızamda..
Tennioğlu, lojistik üs için üç koldan yapılan çalışmalara odaklanıyor:
– İskenderun Limanı civarı..
– Dörtyol..
– Topboğazı..
Bana sorarsanız, Topboğazı ve Dörtyol’un cazibesi, taşıyacağı yükümlülük İskenderun’u sırtlayamaz.. Ekonomik gömlek büyük gelir..
En doğru tercih İskenderun Limanı civarı olmalıdır..
Bir hareket var.. Söz Tennioğlu’nda:
“- İskenderun Limanı arkasındaki büyük alan lojistik merkez olarak mastır plan çerçevesinde ilan edildi. Mastır planının paftalara işlenmesi, kabul görmesi, il genel meclisinden geçmesi lazım. Bu çalışmalarla ilgili valilikle yapacağımız protokolle birlikte lojistik merkezimizi İskenderun’umuza Hatay’ımıza kazandırmış olacağız.”
Mesele budur işte.. Biraz gayret..
Şimdi durum nedir biliyor musunuz?
2011 yılına geliyoruz. Ve plan Meclis’ten geçsin istiyoruz.
OLAN KIRIKHANSPOR’A OLUYOR
Taraftar ne yaparsa yapasın, öfkesi de, sevinci de takıma fatura ediliyor.
Tam da, Ziraat Kupası başarısına odaklanmışken, taraftarın bir maçta öfkesine hakim olamayışı, takımın ‘seyircisiz’ kalmasına neden oldu. Hem de 3 maç!
Öyle ‘haksızlık ediliyor’ falan demiyeceğim..
Milletvekillerini de göreve davet edip, futbol federasyonunu etkilemeye kalkmayacağım. Çünkü anlamı yok..
Demagoji yapmak benim işim değil..
Bakınız.. Galatasaray-Beşiktaş maçından bir enstantane paylaşacağım sizlere.. Galatasaraylı Neil’i düşüren Nobre sarı kart gördü..
Neil, jentilmence hakeme koşup, “Pozisyon gereği düştüm. Nobre bana faul yapmadı, sarı kart haksızlık olur” dedi. Budur bir sporcuya ya da spor camiasına yakışacak davranış biçimi..
Biliyoruz ki, hakemin verdiği karar da değişmez..
Tıpkı TFF’nin Kırıkhanspor aleyhine aldığı karardan caymayacağı gibi..
Hiç kızmayın bana.. TFF’nin, şiddet eylemlerine kayıtsız kalması beklenemez.
Ama Kırıkhanspor taraftarı, bundan böyle maçlarda ‘relax’ davranıp, takımını bu zorlu maratonda yalnız bırakmaması lazım..
Şunu unutmasınlar ki:
– Rüzgar eken fırtına biçer!
Takımın fırtınaya değil, şampiyonluğa ihtiyacı var!
AKILLI KLOZET!
Bitmez tükenmez CHP kongrelerinin bir yenisinde şu ya da bu adayın kazanması, ‘İskenderun’u güzel günler bekliyor’ mesajları, vesaire vesaire, önümüzdeki 3 ay boyunca ne yapacağını ne diyeceğini bilemeyen biz gazetecilerin “nafile gündem zevzekliği” dışında, her gelişmeyi “güncel ve önemsiz siyaset magazini” olarak okuyanlara güzel bir haberimiz var.
İlgi uyandırır diye meraklılarına duyuruyoruz.
Bugün konumuz akıllı klozetler!
Gözünüz İstanbul ya da Ankara’ya kaymasın..
Ciddi ciddi İskenderun’da satın alabileceğiniz bir malzeme..
El dokunulmadan temizlik konforu dikkat çekiyor.
Sadece düğmelere basarak mükemmel temizlik sağlamak mümkün.
Klozetin oturak kısmı ısıtılabiliyor. Yıkama çubukları doğru açıdan, üç farklı ısıda, üç farklı tazyikte ve üç farklı genişlikte arıtılmış su püskürtülerek genel ya da bayanlara özel temizlik gerçekleştirilebiliyor..
Yıkama sonrasında ise bölge nemli bırakılmıyor.
Mevcut kurutma sistemi, tuvalet kâğıdı kullanımını asgariye indirirken, bölgeyi nemli bırakmayarak mantar gibi rahatsızlıklara imkân vermiyor.
Hidrolik kapak sayesinde yavaşça kapanan akıllı klozet kapağı taşa çarparak zarar görmüyor. Kapak anti bakteriyel malzemeden üretildiğinden mikrop barındırmıyor, iyi mi?
Bence çok amaçlı ve kullanışlı..
Rahat yani..
Üstelik ilgi de var.. Klozetin satışları da iyi..
Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Demem o ki, istediğimizi alamıyoruz filan, hikâyedir.
Akıllı klozet bir milattir yavrucum..
Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz sayın seyirciler!