Daha önce yazmıştık..
“Belediye Birliği, devamlılık arz eden katı atık toplama, taşıma ve bertaraf işlerini ivedi işler kapsamında değerlendirerek, 2886 sayılı kanunun 51 (g) maddesine göre ihale edemez”in ayrıntıları yavaştan alevlenmeye başladı. Müfettişler üçtür, İskenderun Belediyesi’nin koridorlarını arşınlıyor, evrakları inceliyor.
Netice nedir?..
Hatay Valiliği, eski başkan Mete Aslan’la birlikte birçok belediye başkanı hakkında soruşturma izni verilmesini karara bağladı. Demek istiyor ki:
– Bu yöntem adrese iş verilmesi sonucunu doğuran, rekabet şartlarını ortadan kaldıran ve kamu yararını öteleyen bir yöntemdir.
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, Karayılan Belediye Başkanı Mehmet Yurtman, Nardüzü Belediye Başkanı Mehmet Yolcu, bu soruşturmanın dışında.. Doğrudur..
Fakat soru şu:
– Çöp fabrikası daha ne kadar ötelenecek?
Dün meclis oturumunda çöpte gelinen nokta, tam 55 dakika gündem dışı tartışıldı.
Belediye Meclis üyeleri Garip Şandır, Bülent Akbay, Mustafa Özen ve Ercüment Kimyon, bundan sonraki süreçte ‘kararın incelenmesi’ gerektiği yönünde ortak paydada birleştiler. Akbay, ‘suç eylemini sürdürmek belediyeye sorumluluk yükler’ derken, Kimyon ise, çöp ihalesinin tekrar ihaleye açılması gerektiğini hatırlattı.
Durun bir dakika.. DP’li Ali Kılıç Çirkin ise olaya farklı bir boyut kazandırdı.
Dedi ki:
“- Tüm belgeler elimizde. Soruşturma açılması önemli değil. Birşey çıkmayacak. Tüm bu belgeleri basına ve ilgili makamlara sunacağız.”
Kılıç ayrıca, Başkan Yusuf Civelek’e dönerek, “- Endişe etmeyiniz. İskenderun’a çöp fabrikası kurulmalı. Sayın başkan siz rahat olun” dedi.
Aklınız karışmasın..
Ortada bir soruşturma var. Öncelikle bunun sonuçlarını görmeliyiz.
Yalnız, Kimyon’un her olayı ‘hukuki sakatlık var’ diyerek, birçok çalışmayı ‘yargıya götürürüm, üzülürsünüz’ sözlerini zamansız ve yersiz buluyorum.
Kimyon, otel yapımında itiraz ediyor.
Atakaş’ın su talebinin önüne set çekiyor.
1/25000’lik planı yetersiz görüyor.
Çöp için ‘böyle yürümez’ diyor..
Üst yöneticilerin ‘vekalet’ düzeyindeki çalışmalarına giydiriyor.
Hatta küçümsüyor. Bir belediye başkan yardımcısı için ‘su tankeri ile vidanjör arasındaki farkı bilmez’ yakıştırması yapıyor. Olmadı, halen takıntıları var..
Belediyenin bu düşünce yapısıyla işlemesi mümkün değil.
Bakın arkadaşlar..
İskenderun hizmet bekliyor.
En basit bir düşünceyle, çöp konusunda iki meclis üyesinin, iki farklı görüşü var..
Hangisine inanacağız?
Ya da şöyle sorayım.. Oturup, her konuşulan konuyu aylarca, sakız gibi çiğneyip, zamanımızı ve enerjimizi boşa mı harcayacağız?
İşte soruşturma izni verildi. Bekleyip, göreceğiz..
KAŞ YAPAYIM DERKEN, GÖZ ÇIKARMAYIN!
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek açıkça haykırıyor:
“- Çöpte kamu zararı yoktur! 2007 ve 2008 yıllarına göre çöpü daha ucuza topluyoruz.”
İlk defa bu kadar sinirlendiğine tanık oluyorum Başkan Civelek’in..
Elini masaya vurdu ve ses tonunu yükseltti. Dedi ki:
“- Dünyanın borcunu ödüyoruz. Yaptığımız hizmetler de var. Çöp konusunda ulaşım sorunu var. Otobandan çevre yolları açtık. Sıkıntıları aştık. Çöpün üzerini kapattık. Bir kuruşun bile hesabını yapıyoruz. Rant kelimesinden hiç hoşlanmam. İşte müfettişler burada. Üçtür geliyorlar. Varsa, bir sıkıntı ortaya çıksın. Biz buradayız! Atakaş su istiyorsa vereceğiz, Zelluh ailesi otel yapacaksa katkı sunacağız, yatırımcı yatırım yapacaksa kapımızı açacağız. Kimse kusura bakmasın, kaş yapayım diye de göz çıkarmayın.”
Başkan Civelek’i anlıyorum.
İstiyor ki, güzel şeyler olsun..
İstiyor ki, İskenderun’a hareket gelsin, hizmet yapsın..
İstiyor ki, zıtlaşmadan, kutuplaşmadan bir bütünlük sağlasın.
Çok şey istediğini sanmıyorum.
O halde tavsiyem şudur:
Belediye meclisi grup başkanları bundan sonraki süreci iyice değerlendirip, kentin menfaatleri doğrultusunda itirazları neticelendirsinler.
Daha yapılacak çok şey var..
HALKIM İÇİN CEZAYA RAZIYIM!
İddialı bir yaklaşım. Başkan Civelek eğer, ‘Biz risk alıyoruz, çalmayacağız, çaldırmayacağız. İskenderun’da güzel şeyler olsun diye verdiğim mücadelede ceza alacaksam, versinler!’ diyorsa, kendine oldukça güveniyordur demektir.
Taşıdığı sorumlulukların bilincinde..
Elbetteki, kimsenin ceza almasını istemiyoruz ama ‘inançla’ çıkılan bir yolda, insanlar dersine iyi çalışıyorlarsa, ona bir fırsat verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Korkuyorum. Çünkü, çöp fabrikasıyla birlikte bir takım hizmetler de hep böyle sekteye uğrayacağa benziyor. Korkarım, böyle giderse sıkıntılı günlerin kapımızı çalması yakındır.
MİLLETVEKİLİ ÖZTÜRK:
“DEVAM ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL!”
Dün akşam saatlerinde AK Parti Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk aradı. Çöp ihalesiyle ilgili, ‘hukuki süreç işliyor’ diyerek, bir noktaya temas etti:
“- Çöp ihalesinin bu şekliyle devam etmesi mümkün değil. Mevcut yönetimin de başı ağırır.”
Bir noktaya daha vurgu yaptı:
“- İstanbul’da modern ve düzenli depolama için alınan ücret 35 lira artı KDV’dir. Altını çizerek söylüyorum. İskenderun’da nasıl olur da -üstelik vahşi depolama- için 78 lira artı KDV talep ediliyor ki?”
Anlamadığım şu.
Milletvekili Öztürk, İstanbul’daki rakamlara işaret ediyor, Başkan Civelek ise 2007 ve 2008 yıllarını örnek gösteriyor. Bu işin sonu nasıl bitecek, bilemiyorum!
CHP’DEN ÖĞRENDİĞİM!
CHP’nin 5 Aralık’taki kongresi, Nihat Karpuz’un adaylığıyla birlikte kafamı kurcalayan bir sorunun yanıtını almamı sağladı.
Nasıl olur da Atatürk’ün partisi, iyi yetişmiş kadrolarına rağmen bu kadar çok hata yapabilir?
Yanıtı, adaylardan anlaşılıyor.
Belli ki, CHP’de birşeyler ters gidiyor. Kimse kimseye güvenmiyor.
CHP halen statükoda inat ediyor. Yeniliği, değişimi sevmiyor.
CHP’nin milletvekili aday adayı Ayhan Kara bile ‘TBMM’ye girersem, koltuğuma yapışıp kalmayacağım. Bir hayatım var, onu da koltuk savaşıyla geçirmeyeceğim, halkıma hizmet sunayım yeter..’ diyordu.
Siyaset diliyle, koltuk sevdalılarına inceden sitem ediyordu.
Nihat Karpuz ve mevcut milletvekilerinin yaptığı da bu.
Kişisel hırslar, partinin ve topluma sunulması beklenen hizmetten daha önemli yer tutuyor.. CHP ilçe teşkilatının yetkileri ise kısıtlı.
İnsiyatif kullanmıyorlar ya da kullanmaları beklenmiyor, her şey merkezden gelen talimatlarla yürüyor.
Şimdi nereden baksanız CHP’den 3’ten fazla aday var.
Tümüne de, kapalı kapılar ardından ‘desteğim seninle’ dolduruşu yapılıyor.
Bu tabloya bir de genel merkezin ve milletvekillerinin sorumsuz siyasi yaklaşımları eklenince çık işin içinden çıkabilirsen!
Şimdi benim gördüğüm bu durumu, CHP’yi yönetenler görüp, bir çare düşünürler mi dersiniz, bence gidişat hiç de düşündüklerini göstermiyor.
‘Koltuk etkisiyle’ gözler doğruyu görmekten uzak..
Oysa, demokrasi biraz da yapılan hatalardan ders çıkarmak ile ilgilidir.
CHP’de eksik olan budur!