Barak:
“Bugüne kadar vergi aflarının çok olumsuz etkileri olmuştur”
Adana Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Nevzat Barak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde bulunan kapsamlı vergi affı tasarısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Çıkarılan afların haksızlık unsuru olduğunu belirten Barak, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Meclis çıkaracağı yasa ile yükümlülere ödemedikleri vergi, sigorta primi v.b. borçlarını ÜFE/TEFE uygulamak suretiyle bu borçlarla ilgili parasal veya cezai kovuşturmalardan tamamen veya kısmen kurtulma vaadi ile ödeme çağrısı yapacaktır. Bugüne değin 24 adet af çıkarılmış, ancak istenen sonuç bir türlü elde edilememiştir. Ne yazık ki; her af yeni bir af beklentisini yaratmıştır. Öte yandan bu aflar yükümlülüklerini tam ve doğru olarak eksiksiz yerine getirenler için de en büyük haksızlık unsuru olmuştur. Vergi bilincini oluşturma bir yana, vergiye karşı direncin oluşumunda vergi aflarının çok önemli olumsuz etkisi olmuştur. Çıkarılacak vergi affı şu temel ilkeleri içermelidir: Bundan böyle hiçbir şekilde vergi affı çıkarılmayacağı hükmü 2011 genel seçimlerinden sonra yapılması düşünülen Anayasa değişiklikleri içerisinde mutlaka yer almalı, bu konuda mutabakat sağlanmalıdır. Kayıt dışı ekonominin boyutlarını asgari düzeye indirecek, vergi kayıp ve kaçağını azaltacak, vergi yükünün daha adil dağılımını sağlayacak etkin yapısal önlemlerin yanında Türk Vergi Sisteminin de yeniden ele alınması zorunluluğu bulunmaktadır. Böylece sağlıklı bir vergi sistemi içinde, mükellefi takip eden etkin bir vergi idaresi ve cari vergilendirme dönemlerine odaklanmış denetim sağlanmış olacaktır. Anayasanın 10. maddesinde öngörülen “kanun önünde eşitlik” ilkesi temel kural olarak alınmalıdır. Diğer bir değişle, kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla farklı uygulamalar yapılmamalıdır. Tasarıda 31.07.2010 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş kamu alacaklarını kapsaması önerilmektedir. Tasarı özünde 2008 ve 2009 yıllarında yaşanan derin ekonomik krizin yarattığı olumsuz etkileri kaldırmak amacını gütmektedir. Bugün göreceli olarak bir iyileşme sağlansa bile krizin etkileri 2010 yılında da devam etmiş ve ayrıca mükelleflerde vergi affı çıkarılacağı beklentisi yaratılmıştır. Bu nedenle yasanın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihe kadar kesinleşmiş kamu alacaklarını kapsaması gerektiği görüşündeyiz. Borçlar genel olarak 18 taksitte 36 ayda ödeme imkanı getirilmiştir. 36 aylık sürenin 60 ay veya asgari 48 aya çıkarılması gerektiği görüşündeyiz. Zira ekonomik krizin yarattığı etkiyle borçlarda önemli birikimler olmuş, bu nedenle aylık taksitlerin ödenebilir ölçüde düşük olması halinde sistem başarıya ulaşacaktır. Taksitlerden bir veya birkaçının ödenmemesi durumunda, hemen borçların yeniden yapılanmasından yararlanmama sonucunu vermemeli, geciken taksitler cari tecil faizi ile birlikte tahsil edilmelidir. Taksitler cari dönem vergi, SSK prim alacakları ile ilişkilendirilmemeli, yeniden yapılandırılan taksitler ayrı bir kamu alacağı olarak izlenmelidir. Tasarıda kanundan önce başlamış inceleme ve tarhiyat işlemlerinin tamamlanması sonucunda tarh edilecek vergiler için de Kanundan yararlanma olanağı getirilmektedir. Ancak bu durumda incelemeye giren mükellefler bakımından oldukça haksız bir durum yaratılmaktadır. Bu nedenle incelemeye giren mükelleflerin de inceleme sonucu beklenmeksizin matrah artırımı olanaklarından yararlanması gerektiği görüşündeyiz.”