Yaşadığımız şu son iki yıl hepimize bir İskenderun gerçeğini ispat etti.
Dikine çıkışlar, sabit fikirler, tutarsız davranışlar tutmuyor, prim görmüyor..
Birileri öyle yaygara koparıyor ki, İskenderun onlardan ibaret sanıyorsunuz.
Neticede her kurum hizmet üretiyor, çabalıyor..
Onlara haksızlık etmek, İskenderun’a en büyük saygısızlık!
Biliyoruz ki, bürokraside artık işlemler kolaylaşıyor..
Yeni sistemle vatandaşın yüzü gülüyor..
Örneğin Tapu Müdürlüğü.. Başarılı ve dinamik müdürümüz Ayhan Duran’ın katkılarını yok sayabilir miyiz? Peki, Devlet’in SMS ile randevu sistemini, sağladığı hizmet kalitesini nasıl görmezden geliriz?
Örneğin, 5 Temmuz Stadı bitişiğindeki yan saha..
Birkaç yıl önce zemini zımpara gibiydi, peki ya şimdi?
Artık stadın içi kadar güzel ve görkemli..
İşte, Adliye Sarayı göz kamaştırıyor..
Yeni Devlet Hastanesi de, modern yapısıyla 9 Mart’ta açılıyor..
Öyle aç/bekle yok.. Tam kapasiteyle ve tüm donanımıyla hazır..
10 Mart sabahı gidin, varsa bir rahatsızlığınız tedavi olun..
Kapalı Spor Salonu ise bitti/bitecek.. Koltukları monte ediliyor..
Bir ay sonra o da tamam! Daha ne olsun ki?
Bir de belediye kanadına bakalım..
İskenderun Belediyesi tarafından yapımına paşlanan Devlet Hastanesi’ne alternatif yollar tamamlanmak üzere..
Temiz su ve iskele çalışmaları gibi büyük platformlara umut bağlıyoruz.
Lojistik köyün İskenderun’a konuşlanacak olmasına ‘sevinç’ duyuyoruz!
Fena mı? Hem ne var bunda?
Devlet hizmet üretiyor diye, yerel yöneticiler koltuklarında öylece, hiçbirşey yapmadan oturuyorlar mı?
Milletvekili, kaymakamı, belediye başkanı, STK’sı görevinin bilincinde..
Dün, AK Parti İlçe Başkanı Musa Kurşun “AK Parti’nin İskenderun sınırları içerisinde gerçekleştirdiği 57 projenin” varlığından sözetti.
Eğitim, sağlık, sosyal alanları içeriyor..
Şimdi bu kadar icraat karşısında ‘Üç maymunları’ mı oynayacağız?
Göz göre göre, ‘yok öyle hizmetler’ mi diyeceğiz?
İskenderun Belediyesi’ne gelince..
Bence, Başkan Yusuf Civelek kaptanlığındaki tüm ekip, elinden gelen gayreti gösteriyor.. Başkan seçildiğinde ‘popülizm yapmayacağım, kimseye de baskı kurmayacağız’ demişti. Sözünü tuttu!
Ve bir de belediyecilik ile “Particiliği.. İdeolojiyi” birbirine karıştırmadı.
Genel seçimlere doğru tek başına bir aday adayıyla görünmedi, taraf olmadı!
Dahası..
Mustafa Kemal Mahallesi’ne ‘Cemevi’ kurulsun istedi..
Aynı zaman diliminde, MKÜ civarında 20 dönüme ‘Merkez Cami’nin konuşlanması için de dirayet gösterdi.. Yakında meclis var.. Dilerim, gerekli hassasiyet gösterilir..
Hazır konu açılmışken.. Dün Çelik İş Sendikası Başkanı Cengiz Gül de aradı..
“43. Madde”yle ilgili yazdıklarımdan ötürü kutladı ve ciddi bir hissiyatını benimle paylaştı: “- Bazı çevreler, hassas konularda 10 kez yutkunmalı, bir defa konuşmalıdır!”
Kesinlikle doğru..
İşte o nedenle, bu insanların katkılarını ‘önemseyerek’ hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum.. Çünkü zamanın ruhu bunu ortaya çıkarıyor..
Kavganın, gürültünün, gereksiz kutuplaşmaların İskenderun’a bir hayrı yok..
Ben böyle düşünüyorum..
Çünkü, içim hiçbir zaman kamplara bölünmedi, karanlıklara kaymadı..
Benim kesin tarafım yok!
Bir yandan İskenderun’daki devlet yatırımlarına bakıyorum ve “AK Parti güzel şeyler yapıyor. Türkiye’nin ve bölgemizin kalkınmasıyla, ekonominin büyümesiyle ilgili eleştirilere katılmıyorum” diyorum..
Bir yandan da, İskenderun Belediyesi’nin sarfettiği ‘emeğe’ rağmen yapılan vicdansızlıklar, haksızlıklar beni isyan ettiriyor..
Ben böyleyim arkadaş!
İskenderun’a çivi çakanı omuzlarımda taşırım..
Yeter ki, gittiğimiz yol ‘doğru’ olsun..
Parti, sıfat, koltuk önemli değil!
Neticede makamlar geçicidir, hizmetler kalıcıdır!