Gençlerimiz pek bilmez, tercihli sistemi..
Unutuldu, çekildi, hasır altı edildi..
1991 seçimlerinde bir seferliğine ortaya çıkmış, halkın tercihine kulak verilmişti.
Bir de Hatay iki bölgeye ayrılmıştı ki, İstanbul gibi farkımız vardı..
Hemen konuya giriyorum..
Efendim.. 1991’e uzanmanın bir amacı var.
Öncelikle, halkı keriz yerine koyan liderler sultasına selam olsun..
Bir sıralama yapıyorlar..
Beğendiğini ya onlar listeye almıyor ya da sen genel merkezin listesindeki adaya burun kıvırıyorsun.. Hatta ister çok çalış, milletin özüne iniver, meziyetlerin olsun, farketmez! Bizim toplum istediği kadar Teoman’dan ‘Sevdim seni bir kere başkasını sevemem. Deli diyorlar bana desinler değişemem..” şarkısını çığırsa bile nafile..
Genel merkez ne diyorsa odur..
İşte CHP.. Haberal ve Balbay’a dokunulmazlık kazandırmak, dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğini savunan bir partiye yakışır mı?
Sorsanız, yakışıyor!
Ama sizin tercih ettiğiniz bir adayı, genel merkez listeye yazmayı kendisine yakıştıramıyor?
Ee, ne bekliyordunuz?
1991 yılı genel seçimlerini önemsememin, yadetmemin sebebi budur!
Seçim kanunu ve siyasi partiler yasasını çıkarmaya meğilli partileri de, Allah’a emanet ediyorum. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, hiç kimse parmağını bile oynatmayacak.. Bakınız..
1991’de Hatay; tıpkı İstanbul gibi 1. Bölge ve 2. Bölge adayları olarak seçime girdi. O vakit, bugün CHP aday adaylığına soyunan Mimar Müfit Tennioğlu Hatay 2. Bölge Anavatan Partisi 4. Sıra Milletvekili adayı idi..
Nostaljik bir durum.. Elimdeki tek resim karesi..
Tennioğlu 91’de 38 yaşında.. Genç, iddialı..
Kıl payı yüzde 35 barajına takılıyor..
Ama üzülmüyor, ‘İskenderun dikkate alınmalıydı’ demiyor..
Çünkü, seçmenin takdiri bu..
Çünkü tercihini istediği partiye ve adaya kullanıyor vatandaş..
Mazeret yok! Şimdiki gibi genel merkezin ağzına bakmıyor..
Neydi, 91 ile günümüzdeki fark?
19. dönem milletvekili seçiminde, oy pusulasının ön yüzünde oy kullanacağınız partilerin isim ve amblemleri ile sıralamada adı geçen adayların isimleri yazılıydı..
Pusulayı, önce partiniz adına ve mecliste görmeyi ümit ettiğiniz adayı tercih ederek, kaşeliyordunuz.. Bu kadar basit! Mebus adına sizin de bir katkınız oluyor.
Hiç olmazsa ‘koyun’ olmuyorsunuz?
Kendimizi aldatılmış görmüyoruz..
Şimdi, adaylar üzerinde ‘toto’ oynar gibi tahmin ediyoruz..
Sıyırıyoruz neticede..
– Ali’yi aday yapacaklar..
– Yok yok göreceksiniz veli vekil olacak..
Ee bize de ‘deli’ce yaklaşmak kalıyor..
İnsan özlüyor o günleri..
Gak dedi, şak şak.. Guk dedi şak şak..
Şakşuka değil de nedir bu şekerim?
BİZİM ÇILGIN PROJEMİZ YOK MU?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hedef 2023″ temalı AK Parti seçim beyannamesini açıkladı. Konuşmasının bir yerinde İstanbul’da biri Avrupa, diğeri Asya yakası olmak üzere iki yeni şehir kurulacağını söyledi. Bu uzun zamandır bahsedilen ‘çılgın proje’ olarak algılandı ancak Başbakan kürsüden indikten sonra gazetecilere ”Bu iki yeni şehir projesi ile karıştırmayın. Çılgın projemin yeri İstanbul. 27 Nisan’da açıklayacağım” dedi.
Valla, İstanbul’da iki şehrin kurulacak olması bile benim açımdan çılgınlık..
Artık ‘çılgın’ projenin büyüklüğünü, kapsamını varın siz düşünün..
Evet, İstanbul oradaysa İskenderun burada..
Bizim en büyük ‘çılgın’ projemiz birbirimizi yemek..
Laf yetiştirmek..
Meclis gündemini birkaç maddeyle geçiştirmek..
Hadi bizler İskenderun’da, ‘çılgın’ projelerden vazgeçtik..
Bari, sahil şeridinin bir ucunu adam edelim bize yeter..
Balık ekmek yiyebiliyor muyuz? Hayır!
Bir tane dışında.. Teknelerle, deniz bisikletleriyle tur atabiliyor muyuz? Hayır!
Plajımız var mı? Hayır!
Marinamız var mı? Hayır!
Adacıklarımız var mı? Hayır!
Balık lokantamız var mı? Hayır!
Sahilde bir yüzme havuzumuz var mı? Hayır!
Alt geçidimiz var mı? Hayır!
Raylı trenimiz var mı? Hayır!
Özetle..
Ahaliyi bilinçlendirelim.
Ki, çılgın proje fikrini durduralım.
Bize uymuyor çünkü.. Gömlek küçük geliyor!
GÖZÜNÜZÜ AÇIN!
Turizm Haftası kutlamaları başladı.. İlk gün tören vardı Anıt’ta..
Ama protokol Antakya’daydı.. Neden?
İl Koordinasyon toplantısı vardı da ondan..
Vali bey öyle lüzum gördü, gitmemek yakışık almazdı..
Buraya takılacak değilim.. Ben en çok turizm haftasında anıtta kurulan kürsüden konuşurken, ilçe turizm temsilcisinin ne düşündüğünü merak ediyordum..
Şaka gibi gelecek ama..
Kürsünün konulduğu yerin arkası taşocaklarına bakıyordu..
Hava açıktı ama, Amanoslar tozdan, dumandan görünmüyordu..
Filtresiz bacalardan kum yağıyordu..
Ama bizler, o vakit turizmi konuşuyorduk..
Bacasız sanayiden söz ediyorduk..
Peki elimizde ne var?
Habire tüten asfalt şantiyeleri..
Habire dinamit patlatan taşocakları..
Söyler misiniz?
İskenderun’da bir 5 yıldızlı otelimiz var mı?
Suriye’den gelen turistlere yön gösteren levhalar, alışveriş yapmalarını sağlayan etiketler var mı?
Valla onu bunu bilmem ama.. İyi ki, birçok doneyle, turizm verisiyle bir takım çalışmaları önümüze koyan Akay Eren var..
O da olmasa, yanmıştık!
Hayal kırıklığının ilacı yoktur çünkü..
ŞU TİPLERLE İŞİNİZ OLMASIN!
– Gözünü kırpmadan yalan söyleyenler ya da iftira atanlarla..
– Eleştiriye tahammül edemeyip, bir şikayet dilekçesiyle ‘patronaj’ ayağı çekenlerle..
– Yazacak, konuşacak bişey bulamayıp, ‘özel’e girenlerle..
– Bu bir milletvekili adayı, işadamı ya da bir STK temsilcisi olabilir.. Önce arkasından hançerleyip, sonra ilk karşılaşmanızda hiçbirşey olmamış gibi davranan soytarılarla..
– Duygularınızı, iyi niyetinizi, hoşgörünüzü, samimiyetinizi hemen hergün sömüren ‘kan emiciler’le..
– Egosu, tabusu olanlarla..
– Kendilerini fazla ciddiye alanlarla..