Böyle gelmiş olsa da böyle gidemez artık!

Böyle gelmiş olsa da böyle gidemez artık!Hatay’daki ve İskenderun’daki değişimi görmezden gelip “Böyle gelmiş, böyle gider” veya “Eski hamam, eski tas” tekerlemelerini seslendirenler, acaba “Artık uyanmamızın zamanıdır” diyerek düşünmeye başlarlar mı?
Antakya’daki değişim, uyuyan güzellerin uyanmalarını belki hızlandırır..
Dün Hatay Valiliği tarafından hazırlanan ‘Tüm zamanların şehri Hatay’ isimli kitabı inceleme fırsatı buldum.. Tam tamına 276 sayfa..
Vali bey ve ekibinin ellerine sağlık.. Harkulade bir çalışma..
236’ıncı sayfasına kadar Antakya’nın kuşaktan kuşağa aktardığı kültürel özelliklerine yer verilmiş.. Bir çırpıda, Antakya’nın gelenek ve inanç yapısını, yaşam biçimini, giyim kuşamı, barınma biçimini öğreniyorsunuz..
Geriye kaç sayfa kalıyor? 40..!
Son sayfalara doğru artık İskenderun, Kırıkhan, Reyhanlı, Belen, Samandağ, Belen, Altınözü, Yayladağı, Hassa, Dörtyol gibi ilçelerimizin farklı renklerini tanıma fırsatı buluyorsunuz..
Kitaba emek verenlerin hakkını yemeyelim..
Kızıldağ eteklerinde yıllara meydan okuyan Bakras Kalesi var mı? Var..
Kitapta, Altınözü’deki Koz Kalesi mevcut mu? Mevcut!
Payas Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi tüm ihtişamıyla yayınlanmış mı? Yayınlanmış..
Belen’deki Kanuni Sultan Süleyman Kervansaray’ına ne demeli? Kitapta o da var..
Erzin’deki İssos Harabeleri duruyor mu? Evet..
Arsuz deresi var..
Reyhanlı Kızlar Sarayı var..
Peki ya Titus Tüneli? O da makbul..
Tell Atçana höyüğü, var..
Camilerimiz, kiliseler, manastırlar, var..
Peki İskenderun’la ilgili ne var?
Söyleyim.. 10 sayfanın 9 buçuğu resim.. Sahilden, yazlık sitelerden, şehir merkezinden birkaç resim.. Kuşe kağıda, üstelik renkli baskı..
Harika değil mi?
Peki kaç satır yazı var? Sadece iki paragraf.
Sakın içerlemeyin.. Ne kadar da süsleseniz püsleseniz, İskenderun’dan daha fazlasını bekleyemezsiniz.. Bir müzemiz bile yok..
Tarihi dokumuza birkaç makyaj yaptık o kadar!
İskenderun liman kalıntıları dışında elimizde ne var? Hiç!
O halde kimse kızmasın!
Oysa..
Antakya’da trajan su kemerleri var..
Hatay Arkeoloji Müzesi var..
St. Pierre Kilesesi var..
Antakya surları var..Habib-i Neccar Camii var..
Başka mı?
Eski Antakya Evleri, tarih kokan sokakları..
Geleneksel el sanatları..
İpekçiliği..
Hatay mutfağı..
Uzun çarşısı..
Mozaik sanatı..
Üfleme cam sanatı..
Medeniyetler Korosu..
Saysanız bitmez!
Haklısınız.. Dünya kültür ve medeniyet tarihinin köklü geçmişine sahiptir Antakya.
Ayrıca eşsiz değerleriyle zengin birikimleri vardır.
Ve bu birikimler, hala gözümüzün önünde büyük bir ihtişamla varlıklarını sürdürüyor.. Ama İskenderun tarihi güzelliklerini, birikimlerini koruyamadı..
Tarihi kültür kumaşımızın dokusunu yitirdik..
Yaşam algımızı geleneklerimizle harmanlayamadık..
Bu sebeptendir ki..
236 sayfalık Antakya birikiminin yanında 10 sayfa İskenderun’a fazla bile..
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk!
Kızacaksak, kendimize kızalım!
Özetle..
Hatay’daki ve İskenderun’daki değişimi görmezden gelip “Böyle gelmiş, böyle gider” veya “Eski hamam, eski tas” tekerlemelerini seslendirenler, acaba “Artık uyanmamızın zamanıdır” diyerek düşünmeye başlarlar mı?

BAĞIMSIZLAR!
YSK’ya başvuran Hatay’daki bağımsız milletvekili adayı sayısı kaç? Dokuz!
Maaşallah birde üzerine 7 bin küsür lira para yatırmışlar.. Ee güzel!
9 kere 7, eşittir 63 bin lira.. İyi para!
Başka bir durumda, mesela eğitim için ‘destek verin’ deseniz, ortalıkta görünmezler..
Seçilebilirler mi? Zor!
Zor diyorum.. Çünkü, ortalıkta hiçbirini göremiyoruz.
Sanki sırf ‘inat’ olsun diye adaylar..
Peki bu durum hiç kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Beni ediyor.. Siyaset halk içindir çünkü.. Halkla bütünleşmeyeceksen, bir hedefin, belirlediğin bir politika yoksa, o halde ‘bağımsız adayım’ çıkışı da nereden çıktı?
Daha ötesi var mı?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.