Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, AK Parti’nin İskenderun’daki kurmaylarıyla arası iyi ya.. Bir de, bazen şehre gelecek yatırımlarla ilgili iktidar milletvekilleriyle istişare halinde olduğundan bu aralar dedikodu furyası aldı başını gidiyor..
Hazır seçimler de bitmiş..
Hazır AK Parti de üçte üç yapmış..
Ustalığını ilan etmiş..
Bazı mikser kafalar bekliyor ki, Dr. Yusuf Civelek CHP’den ayrılsın..
Niye? Kaos olsun, ortalık karışsın, CHP biraz daha madara olsun..
Ayrıca o karıştıcılar bişey daha istiyor..
İddialar karşısında, dedikodular karşısında Başkan Yusuf Civelek’i konuşmaya sürüklemek, AK Parti’ye karşı tepki koymasını sağlamak..
Biliyorsunuz ki, eskiden böyledi..
AK Parti ne yaparsa yapsın, hangi hizmeti duyurursa duyursun, eski yönetim AK Parti’yi hedef alan konuşmalarla bir hafta gündem oluştururdu..
Küskünlük, kutuplaşma tavan yaparken.. Hellaleşme denen kavramın esamesi okunmazdı.. Oysa bugün öyle mi?
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, genel seçimlerin ardından rozetini bıraktı, hizmete yöneldi. Polemiklere girmedi, enerjisini siyasi kavgalara ayırmadı..
Ne var bunda?
Bu duruşun içinde, AK Parti’yle hizmetleri konuşmak var..
Bu duruşun içinde, AK Partili vekillerle İskenderun’un geleceğini şekillendirmek var..
Bu duruşun içinde saygı var, sevgi var..
Biliyoruz ki, Başkan Civelek makam, mevki gözetmeden her insanla konuşur, dertleşir.. Bu iyi birşey.. Yusuf Civelek’in bu duruşunu önemsiyorum..
Parti/marti gözetmez.. İşine bakar!
İşin doğrusunu anlamak için, herşeyden önce..
Yusuf Civelek’in, başkanlık döneminde izlediği insani yaklaşım konusuna bakmak gerekir.. Nedir o? Dost kazanmak için özel bir çaba sarfeder.
Ee durum böyle olunca, mikserlerin ve huzur bozucuların niyetlerini daha net anlayabiliyoruz.
Bu yüzden..
Sallıyorlar da sallıyorlar..
Kısacası..
Yusuf Civelek demek, CHP demektir..
Ayrıca.. Biraz da AK Parti demektir..
MHP, DP, Saadet, Hepar, Türkiye Partisi demektir..
İskenderun demektir..
Bu nedenle..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in mesajını, genel seçimlerden sonra ‘CHP’den ayrılıyor’ mesajı olarak okumak mümkün değildir.
O mesaj, ancak ve ancak ‘Aynı sudan içiyoruz, aynı yoldan geçiyoruz. Biriz ve beraberiz’ mesajı olarak okunabilir..
BEKİR ALTAN NE YAPSIN?
Not: Aynı gün, benzer bir dedikodu Payas Belediye Başkanı Bekir Altan aleyhinde yayıldı. Telefondaki ses merak ediyordu:
– Başkan Bekir Altan AK Parti’ye geç(miş)!
Bir değil, iki değil.. Sayı artıkça, aradım sordum:
– Yok öyle birşey..
Diyorum ya.. Biz Hatay’a başka ne tür projeler kazandırabiliriz diye düşünürken, birileri işini gücünü bırakmış ‘dedikoduyla’ mevcut yapıyı bozmaya çalışıyor..
Buyrun bakim.. Muhattap alır mısınız bu yaratıkları?
DENİZCİLER ŞANTİYE GİBİ..
Birkaç gün önce Denizciler’deydim.. Şaşırdım..
Değişimi, Denizciler halkı damarlarında hissediyor.
Müthiş bir duygu..
Bulvar çalışmaları.. Mobese.. Altyapı..
Ve daha birçok hizmeti halk görüyor..
Dikkat ediyor musunuz? Denizciler’in yakaladığı başarı, değişimle birlikte doruğa çıktı.. Dikine büyüme, modern kalkınmayı halk benimsemiş, katkı sunuyor..
Peki Belediye Başkanı Esabil Soydan’a ne demeli?
Sihirbaz gibi..
Hemen hergün yenilikler peşinde..
Denizciler’i uçurmuş, kanatlandırıyor..
Denizciler’i kasaba olmaktan kurtardı, ilçe moduna getirdi..
Hani büyükşehir statüsünü konuşuyoruz ya..
Haksa Denizciler için de hak!
17 HAZİRAN’I ATLADIK!
Siyasiler, STK’lar, çevreciler de öyle..
17 Haziran’da ne var, bilen var mı içinizde?..
Ben bilmiyordum, öğrendim..
17 Haziran, “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü..”
Bu küresel sorunla mücadele için Birleşmiş Milletler, özel güne ihtiyaç duydu.
Günümüzde bir milyara yakın insan, çöl ve benzeri yerlerde yaşıyor.
Yani açlık sınırında.. İnsanların kötü kullanımı ve aldırmazlığı yüzünden, çölleşme hızla yayılıyor..
Şimdi sıkı durun!
Dünyanın çölleşmeye kaptırdığı, her yıl 42 milyar dolar..
Mücadele için gereken bütçe ise 2.4 milyar..
Bugün dünya yüzeyinin üçte biri, çölleşme tehdidi altında, düşünebiliyor musunuz?.
Dünya içme suyu, 1950’den bu yana, üçte iki azaldı. Her yıl 12 milyon kişi, su kıtlığından, ya da kirlenmiş sudan ölüyor, biliyor musunuz?.
Toprak üretilmeyen bir kaynak. bir tırnağımızın altını dolduracak, parmak ucu kadar toprak, 500 yılda, tarım yapmak için gerekli 40 santim derinlikte toprak, ancak 20 bin yılda oluşuyor, biliyor musunuz?.
Tarım toprağı bakımından zengin sandığımız ülkemizde toprakların sadece yüzde 15’i verimli, biliyor musunuz?.
Bunun da her yıl, kilometre kare başına 955 tonunu su ve rüzgar erozyonu ile kaybettiğimizi biliyor musunuz?