Umudun olsun yeter!

Umudun olsun yeter!İskenderun festivale hazırlanıyor. Funda Arar ve Kıraç, 5 Temmuz’da sahne alacak sanatçılar.. Öğrendim ki, ünlü sanatçıların seçiminde üniversite gençleri etkili olmuş. Ankette Funda Arar ve Kıraç lehinde oy kullanmışlar.. Gençlerin tercihi önemli..
Bu arada belediye yönelik bir haksızlığı belirtmek isterim..
Yunus Bülbül’ün, Samanyolu TV.’de ‘İskenderun’daki festivalde ücretsiz sahne almak istedim, kabul etmediler’ şeklindeki demeci doğruluk içermiyor..
Yunus Bülbül, televizyonda şikayet edeceğine oraya harcadığı zamanı, festival komitesi başvurusunda kullansaydı ya..
Ne yapacaktık, bir de ayağına mı gidecektik?
Üstelik Yunus Bülbül çok meraklıysa, niçin yıllardır İskenderun’da yok?
Niye bu güzel kentin reklamını yapmıyor?
İkincisi..
Kardeş Türküler yerinde bir seçim..
Bu ekibin repertuvarı; Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarından oluşuyor.
Ayrıca, değişik kültürlere ait şarkı ve danslara da yöneldikleri gibi repertuvarları da çok zengin. Şöyle ki..
Laz, Gürcü, Çerkez, Çingene, Makedon, Alevi… şarkıları ve dansları icra ediliyor.
Her konserde çokkültürlülük ve halkların kardeşliğine vurgu yapılıyor..
Ben Kardeş Türküler’i beğeniyorum.
Konser olsun diye seçilmedi bu ekip..
Dünya malına değer vermeyen, vicdanlarını herşeyin üstünde tutmasını beceren ‘halk’ sanatçıları geleneğinin son halkasını temsil ediyorlar.
Amaç, kardeşlik için ellerin uzatılmasına katkı sağlamak..
Kısacası.. Aynı evin içinden birçok pencereden İskenderun’a bakan ‘kardeş türküler’ barış ve umut meşalesini yakacak.
Sanırım, belediye başkanı Dr. Yusuf Civelek de bu mutlu yolculuk için ‘küçük bir işaret fişeği çakmış olma’nın gururunu yaşayacak..
Biz de öyle..
Umudumuz olsun yeter!
Bir de hayaller..

KAFADAN KARŞIYIM?
Kardeş Türküler’den sözediyoruz ama, İskenderun’un çıkarları söz konusu olduğunda suskunuz.. Sevilen bir karakter ver TV’de.. ‘Mandıra Filozofu Mustafa Ali’’yi tanırsınız.. ‘Çocuklar Duymasın’dan..
Gerçekte tembelliği değil, akıllıca ve özsaygı içinde yaşamayı öğütlediğini biliriz.
Karşı olduğu durumlar, lehimize..
İnsanlık adına..
Peki İskenderun’da her hizmete, toplum çıkarlarına karşı gelmek de neyin nesi?
Zelluhlar’ın 5 yıldızlı otel yatırımına, karşı..
Çöp fabrikasına, karşı..
Karahüseyinli’deki 5 yıldızlı otel yapımına, yine karşı..
Birileri karşı çıkıyor ama, bu yatırımların İskenderun’a fayda sağlayacağına inanlanlar nerede? STK’lar neden kayıtsız?
Allah aşkına bir bakın etrafınıza..
BDP’li Hatip Dicle’ye karşı YSK’nın aldığı karar doğrultusunda, ‘hukuk’a müdahale ediliyor.. Peki BDP ne yapıyor? Tehdit ediyor!
TBMM’ye gitmem diyor, üstelik ‘28 vekil meclise gitmeme’ kararı aldığını duyuruyor.. Hukuk nerede?
Bakıyorum da formüller hemen dizayn ediliyor..
Fakat İskenderun’da yatırım ya da geleceğimizi yakından ilgilendiren hususlar söz konusu olduğunda, ‘suskunuz!’
Susun beyler, uyuyun efendiler!
Yazmam bi daha, olur/biter!

PLAJ VE BETON!
Maltepe Süreyya plajı, İdealtepe plajı, Suadiye plajı, Caddebostan plajı ve Moda plajı.. Karaağaç Plajı..
Soru şu:
Hangi plaj bizim?
Tabi ki Karaağaç Plajı.. Zaten başka bir plajımız da yok..
Arsuz’a kadar kapsam dışıyız..
Karaağaç demişken..
Denize girmişliğim, tekneyle civarında dolaşmışlığım var.
Peki onun dışında, nerede plaj var?
Cevap, bil-mi-yo-rum!
Henüz ergenlik çağıma gelmiştim ki, deniz öldü.
Daha doğrusu, gözlerimizin önünde öldürüldü. Ardından müthiş bir betonlaşma yaşandı. Sorarsanız; “çağdaş uygarlık seviyesine sevdalı”ydık!
Sorarsanız; pek medeni, pek seçkin, pek aydındık!
Ama olup biteni kabullendik, hatta istedik bu hoyrat değişimi!
Çünkü büyüklerimiz para gelecek yerden tavuk esirgenmez diye düşünüyordu.
Olan şehre oldu!
Anlayacağınız, deniz bilmeyenler değil, denizle haşır neşir olduğunu zannedenler kıyıların değerini bilemedi..
Sonuç; plajımız yok..

PAMUKOĞLU HEPAR’I KAPATIYOR
HEPAR, 12 Haziran milletvekili seçimlerinde 124,082 oy aldı.
İskenderun’da HEPAR denilince, Melih Erozan, Beşir Çağan ve Hakan Korkmaz ismi öne çıkar.. Gerçekten çok çalıştılar.. Özellikle de Melih Erozan’ın farklı ve gündem oluşturan konu başlıkları siyasete farklı bir soluk getirdi..
Ama HEPAR, TBMM’ye giren üç büyük parti karşısında fazla direnemedi..
36 günde kurularak siyaset alanına çıkan, büyük çoğunluğu daha önce hiç siyaset yapmamış genç insanlardan oluşan partinin, finansını ise tamamen üye aidat ve bağışlarıyla karşılanıyordu. Buna rağmen, 60 il, 500 ilçede şaşırtan hızda örgütlendi HEPAR.. Olmadı, daha fazla yol alamadılar..
Dün, Osman Pamukoğlu ’10 temmuzda olağanüstü kurultayla partiyi kapatıyorum’ derken üzüldüm.. Ama şunu da biliyorum ki..
Seçimlerde yüzde 2-3’ü göremeyen birçok partinin suskunluğuna karşı cesurca bir adım atmıştır Pamukoğlu.. Bence böylesine bir kararı, diğer partiler çoktan gözden geçirmeliydi. Ama yapmadılar, yapamıyorlar!
Çünkü yeterince cesur değiller!

KAÇAK ÇAY..
Türk çayının çeşidi çok. Bir de ‘Mevlana’ çayı var..
Adı ‘Mevlana’ yani Türkçe.. Ama kendisi Sri Lanka’dan geliyor.
Yani kaçak!
Mesela Seylan Çayı vardır, yine Sri Lanka’dan..
Çayın mekkesi derler o ülkeye..
Peki neden? Türkiye’nin çayı kalitesiz mi?
Hadi Sri Lanka’yı geçtik.. Suriye’den, İran’dan, Türkiye’ye yasal olmayan yollardan geçen, kaçak çayın pazarı 600 milyon lirayı aştı.. Neden?
Kahvehaneler halen kaçak çay satıyor, neden?
İskenderun dahil, Arsuz’a uzanan beldelerin tümü kaçak çay tüketiyor, neden?
Üstelik domuz kanıyla renklendirildiği haberi patlak vermesine rağmen, neden halen kaçak çay tüketiyoruz? Kaçak çayın, PKK’ya finans desteği sağladığını bile bile bu kaçak çay çılgınlığı niye? ÇAYKUR’un bu konuda cevapları var mı?
Yetkililer bu konuda ne düşünüyor?

ŞİMDİ OLDU!
Birkaç gün önce, CHP’nin teşekkür ziyaretlerini sordum..
Gecikmeli de olsa gerçekleşti..
Beklenen yanıt, Karaağaç, Nardüzü, Üçgüllük, Arsuz’dan geldi..
İlk ziyaret durağı, CHP’nin oy deposu olan yerlerdi.
Milletvekili Mevlüt Dudu’ya, Refik Eryılmaz eşlik etti.
Ardından, Payas, Dörtyol, Erzin ziyaretleri geldi..
CHP’nin bu yaklaşımına ‘teşekkürle’ karşılık vermek istiyorum.
Yani, doğru yoldayız..

ATA SPORU
Türkiye’de bulunan 1800 yıllık mezar taşının üzerindeki kabartma resimlerde bir gladyatörün hakem hatası nedeniyle yenik sayıldığı anlatılıyormuş.
Meğer tribünden “İ..e hakem” diye bağırmak, ata sporumuzmuş!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.