Hacettepe Üniversitesi İskenderun Arsuz Sosyal Tesisleri’ne gittiniz mi, bilmiyorum..
Defalarca ihale edildi.. Hayrını göremedik!
Adından da anlayacağınız üzere, şu an o devasa tesisin işletme hakkı Hacettepe Üniversitesi’ne ait.. Üç yıldır çivi çakıldığı yok.
Hatırlayın.. Bir kanser araştırma merkezimiz vardı, atıl durumdaydı her daim..
Tabelası vardı, kendisi yoktu.. Kime ait?
Çukurova Üniversitesi’ne. iyi mi?!
Aklınıza şu soru gelebilir:
MKÜ dururken, böylesine önemli kurumlar neden başka üniversitelerin elinde bulunuyor?
Aynı soru benim de aklımı kurcalıyor..
Cevap bulamıyorum.. Düşünsenize..
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından Hacettepe’ye devri olan Tekel Madenli Eğitim ve Dinlenme Tesisleri yıllardır öylece duruyor..
Aman ha, tesisleri gözünüzde küçültmeyin..
Tamamı, 200 dönüm arazi..
Tesisin haricinde, içerisinde 6 depo barındırıyor..
Her birinin kapasitesi 5 bin metrekareyle sınırlı..
Hacettepe ne diye kullanıyor o tesisleri?
Güya rehabilitasyon merkezi..
Hani nerede?
Hacettepe Üniversitesi’nin basınla paylaştığı tek bir hizmeti bile yok..
Tesisler çürümeye yüz tutmuş, öylesine bekliyor..
Oysa..
118 odası ve 440 yatak kapasitesi mevcut.
Hizmet var mı? Yok!
Bu kadarıyla bitmiyor..
Tesiste yarı olimpik ölçülerde yüzme havuzu, spor tesisleri, kantin ve kafeterya üniteleri ile 50 dönümü aşkın palmiye ağaçlarını ihtiva eden doğal güzelliği ve çevre düzenlenmesi bulunuyor..
Ne için? Kim için?
Diyorlar ki..
Çalışmalar tamamlanınca, Hacettepe Üniversitesi personelinin tatil ihtiyacı karşılanacak.. Bu mudur yani..
Personel dinlenecek diye 200 dönüm araziyi devre dışı bırakmak, hak mıdır?
Bizler çıkıp, Mustafa Kemal Üniversitesi’ne mevcut kampüs alanı içerisinde yeni fakülteler kazandırmaya çalışıyor iken..
200 dönümlük tesisi Hacettepe’ye kaptırıyoruz..
Oysa o tesiste, MKÜ için bir Ziraat Fakültesi konuşlandırabiliriz..
Biliyoruz ki, Arsuz’a kadar bakan her arazi, tarım bölgesi diye anılıyor..
Yarın, MKÜ bir araştırma/geliştirme yapılandırmasına gitmek isterse, oradaki mevcut tesisler buna uygun değil mi?
Demem o ki..
Hacettepe Üniversitesi veya Çukurova Üniversitesi..
Bu hangi eğitim kurumu olursa olsun..
Alıyor, bırakıyor, üretmiyor..
Yazık, günah!
MKÜ için imkanlar sunarken, elimizdeki güzellikleri ‘atıl’ durumda bırakacak, hamlelere göz yumuyoruz.. Bunda MKÜ’nün günahı ne?
Fırsat verilirse, belki de ziraat açısından ‘devrim’ yaratacak buluşlara imza atabilir..
Coğrafi yapı, donanımlar buna müsait..
Neden bekliyoruz?
Neden göz yumuyoruz?
Sözüm yetkililere..
İhale yoluyla olsa bile, bir tesisi her hangi bir kuruma verirken, ‘yaptırımları’ veya ‘bölgeye kazanımları’nı neden konuşmuyoruz ki?
Ya da.. Şartnamede ‘bir yılda falanca yatırımın tamamlanmasına’ şeklinde bir ibare neden yok?
Bir kuruma bişey veriyorsunuz.. Ama devamı yok!
Denetim yok.. Koşullarda ‘yeterlilik’ yok!
Ee, öyle olunca da.. Biz tesise, tesiste bize bakıyor..
Tıpkı Payas’ta bulunan ve karayollarına ait çürümeye yüz tutmuş lojmanlar gibi..
Netice nedir?
Sıfır elde var sıfır!
TOSÇELİK İSTİKRARLI BÜYÜYOR
Dün Başbakan Erdoğan’ın ekonomik krizle ilgili sözlerini okuyorum.
‘Bu defa teğet de geçmeyecek’ diyor.
İtiraf edeyim, bu sözüne sonuna kadar katılıyorum..
Niçin?
İSO’nun ‘Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu’ listesi yayınlandı.
Karnemiz süper.. Onlarca firma var Hatay’dan..
Tosyalı Holding’in en büyük iştiraki olan Tosçelik, İSO 500 sıralamasında 28. sıraya yükseldi. Tosyalı Demir Çelik ise yeni yatırımlarla hız kesmiyor.
2010’da 132. sırayı gördü.. Bu ne demek?
10 yıldır aralıksız, istikrarlı büyüme meyvesini verdi.
Tosçelik, Türkiye’ye ve bu şehre 21. Yüzyılın ihtiyacı olan enerjiyi veriyor..
Ufku olan, söyleyecek sözü bulunan, ekonominin renklerine sarılan sanayicilerle birlikte olmak çok güzel bir şey..
Türkiye artık sadece Batı’dan ibaret değil.
Sadece Doğu’da ibaret değil..
Güney de, ışıl ışıl parıldıyor….
Türkiye büyüyor..
Sadece ekonomisi ve pozisyonu ile değil, Tosçelik’in ülkeye kattığı imajı ile de büyüyor.. Hayranlığım bu yüzden..
Şimdi geriye baktığım zaman görüyorum ki, Tosyalı Holding’in Patronu Fuat Tosyalı’nın kendinden çok emin bir ifadeyle söylediği, ‘istikrarlı büyüme’ odaklı o sözlerinde haklı çıkmış..
Bütün kalbimle şuna inanıyorum..
Gökyüzü, ülkemizin ve bölgemizin üzerinde ışıl ışıl parlıyor.
Göreceksiniz ki.. Çocuklarımız, bizden daha mutlu, huzurlu bir Türkiye’de yaşayacak.
Gidişat bunun habercisi..