Açıkçası manzara çok da hoşuma gitmiyor..
Dahası, bir belediye başkanının sık sık dile getirdiği ‘Herşey güzel olacak’ imajına da pek uymuyor.. Kastedilenin ne olduğu belli..
‘Bölgenin en büyük gücü haline gelmiş bir İskenderun’dan söz ediyorsak, manzara pek hoşuma gitmiyor.. Manzara dediğim ne, tahmin edebilirsiniz..
Belediyenin gidişatı hakkında basında çıkan haberlerden söz ediyorum.
Tamam, İskenderun Belediyesi birşeyler yapmaya çalışıyor..
Ama birçok konuda yaptıklarını da eline yüzüne bulaştırıyor..
Son iki meclis oturuma bakıyorum da; meclis üyeleri tadsız..
Siyasiler umutsuz, gündemle alakalı bir tek basın açıklaması bile yok..
İş dünyası keyifsiz..
Gazeteciler bıkkın..
Herşey tersine döndü sanki..
Ölü toprağı serpilmiş üzerimize..
Ne zaman ki, İskenderun’da her konuda geniş bir mutabakat içindeymiş gibi bir izlenim versek, temel sallanıyor..
En keskin şekilde bekliyoruz..
Belediye suskun.. Hiçbir konu hakkında konuşmuyor..
Pırıl pırıl, bir sokak darmadağın ediliyor..
Vatandaşın cebi yanıyor, kimsenin umurunda bile değil..
Hani o parayı ‘Somali’ye gıda malzemesi olarak gönderseler, anlarım..
Bunu Payas Belediyesi yaptı, bizimkiler beklemede..
Artık neyi bekliyorsak?
(……..)
Belediyede personel transferi gerçekleşiyor, kimsenin haberi bile yok..
Şehrin girişinde birçok kaldırım taşı tahrip olmuş, Fen İşleri’nin umurunda değil..
Yollar delik deşik.. Fen İşleri’nin yine umurunda değil..
Ali Hıdır Köseoğlu ne iş yapar, biri bana anlatsın?!
Birşeyler hep eksik kalıyor..
Liman A kapısından şehre doğru girin..
Kaldırımlar yıllardır neden boyanmıyor?
Böyle mi bırakacağız?
Bakımsız, boyasız..
***
Dün ‘hazırı bozmak, israftır’ diye yazdım, sayısız telefon aldım..
‘Pırıl pırıl bir sokağı yenilemek haksa, o halde gelin bizim sokakları da yenileyin’ diyenlerin sayısı az değil.
Haksız da sayılmazlar..
Meclis oturumu gerçekleşiyor..
Festival harcamaları rahatsızlık veriyor..
CHP’li meclis üyesi Mesut Yüksekbaş ‘ben vicdanen rahat değilim’ diyebiliyor..
Karahüseyinli’ye otel kurulsun diye yatırımcıya her türlü desteği veren birçok meclis üyesi şimdi, ‘henüz başlamayan otel yatırımından’ ötürü rahatsız..
En kibar tabiriyle ‘istişarede’ bulanacak kimseleri bulamıyoruz..
Sonra bir resim karesi ilişiyor objektiflere..
Belediye Başkanı Yusuf Civelek yürüyor..
Bir tarafında Kazım Gökmen, diğer tarafında Nihat Açıkalın var..
Gökmen iş merkezi kuruyor.. Hem de akaryakıt istasyonunun dibine..
Nihat Açıkalın’ın ise zaten ‘pırıl pırıl’ olan sokağı yenileniyor..
Gelişmeler şimdilik bu kadar..
Manzara uzaktan nasıl görünüyor diye merak ediyorsanız şayet..
Belediye, bu ‘nahoş manzarayı’ süratle ortadan kaldırmalıdır..
Çünkü bu manzara, geçmiş söylemlerle ‘ciddi biçimde’ çelişmektedir..
‘Herşey güzel olacak’ sözü bence bu aralar, ‘ne olacak bu memleketin hali’ eleştirilerine maruz kalıyor.
Fırsatı kaçırma, tut, yakala, derken hepten perişan oluyoruz..
Özetle.. Aklımızı başımıza toplamanın, kalbimize kulak vermenin yolu ‘sessizliğe’ ara vermekten, ‘ortak akıl’da buluşmaktan geçiyor.
Buna ihtiyacımız var.
Bize “doğru yolu” gösterecek şey bu!
İFTAR YEMEĞİ YERİNE AFRİKA’YA
YARDIM ELİ UZATALIM!
İftar yemekleri dostlukları, kardeşlikleri pekiştirir..
Gönül bağını da güçlendirir, anlıyorum..
Ama ihtiyaç sahiplerine yönelik düzenlenen iftar yemekleri dışındaki etkinlikleri tartışmamız gerekiyor..
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, ‘iftar yemeğinde artan bir parça ekmeğe muhtaç insanlar var. Yardım edelim’ sözünü önemsemeliyiz..
Bir iftar yemeğinin maliyeti ne kadar ise, o parayı bu yıl büyük bir kuraklık yaşayan Afrika’daki çocuklarımıza gıda ve giyim olarak taşıyabiliriz…
Ya da Türkiye’de, Hatay’da veya İskenderun’daki ihtiyaç sahiplerine ‘mutfak masrafı’ olarak kazandırabiliriz.
Henüz geç kalmış sayılmayız..
Yerel yöneticilerden beklediğim şu:
Hemen bugün ‘iftar davetleri’nin yerine ‘yardım’ meselesini gündeme getirmelerini öneriyorum..
En büyük sevap budur!
SIFIR HATA!
Dün, Kızılay Kan Merkezi’ne ithafen ‘Kan grubunu üç günde öğren’ başlıklı bir yazı kaleme almış, şikayetleri gerekçe göstermiştim..
Kızılay Kan Merkezi Müdürü Dr. Ceyhan Taşdelen aradı:
“Yılmaz bey.. Bize başvuran bir vatandaşın kan grubunu belirlemek aslında çok kolay. Plakanın üzerine bir damla kan damlatıyorsunuz. Gruplar ve RH değeri hemen ortaya çıkıyor.. Ancak bu sonuçlarda yanılma payı var.. Biz bu hatayı sıfıra indirgemek istiyoruz. O bakımdan numuneleri, İstanbul ve Ankara’daki labaratuvar ortamına gönderiyoruz.. Bize dönüşümü olan test sonuçları, net sonuçlardır.. Bekleme süresi, sıfır hatayı önemsediğimizden kaynaklanıyor.”
Dr. Taşdelen’e bu konuda gösterdiği hassasiyetten ötürü teşekkür ediyorum..
Dilerim, Kızılay Kan Merkezi İskenderun Şubesi ‘sıfır hatayı’ sağlayacak teknik donanımlara yakında sahip olur..
Buna ihtiyacımız var..
NOT: Gazeteci dostum Neşet Alkan’ın ofisine taşla saldırı düzenleyenleri kınıyorum. Kim oldukları henüz belli değil.. Ama yakında polisin, faillerini ortaya çıkaracağından hiç şüphem yok.. İkinci bir husus da.. Yine gazeteci dostum Semir Yazıcı’nın geçirdiği bir rahatsızlıktan ötürü hastanede tedavi altında olduğunu öğrendim. Üzüldüm.. Her iki arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum, meslektaşım Yazıcı’ya da acil şifalar diliyorum.