Güya sahil kentiyiz..
Kayalıklardan denizi göremiyoruz..
Balık kentiyiz..
Sadece bir restoranımız var, o da yelken kulübü..
Zenginlerin sofrası!
Allah’ın bir lütfu, denize kıyısı olan bir şehir olmamız..
Ama bu güzelliğe katkı sunacak hizmetlerden yoksunuz..
İşte Mersin! Ezber bozuyor..
Mersin’in denizle buluştuğu noktada, “Şehir Marinası ve Sosyal Yaşam Alanı” anlayışı ile tasarlanmış olan Mersin Marina, ‘yeni bir yaşam kalitesi’nin kapılarını açtı. Dile kolay, 210.000 m² alan üzerinde yapımı tamamlanan Mersin Marina’da yok yok..
10.500 m² Alışveriş Merkezi Kompleksi..
850 araçlık Otoparkı..
2.000 kişilik Amfi tiyatrosu..
Açık ve kapalı yüzme havuzu, spa, sauna, buhar odası, fitness salonu, tenis kortları ve basketbol sahası ile 3.500 m²’lik alana kurulu Yat Kulübü ve Spor Merkezi..
60.000 m² içinde suni gölet ve süs havuzları ile zenginleştirilmiş Rekreasyon Alanı,
1.000 m²’lik açık Çocuk Eğlence Alanı..
Akdeniz ve yöresel mutfaklardan seçkin örneklerin yer alacağı “denizin kıyısında” tasarlanmış Restoranlar Bölgesi..
Mersin halkının denizi seyretmenin keyfine varacağı ‘Deniz Feneri Terası’..
Yatırımın güzelliğine bakar mısınız?
Sahi, İskenderun’a bir marina yapacaktık, ne oldu?!
Olimpik yüzme havuzu da tasarlıyorduk, rafa mı kalktı?
Çok mu tuzlu geldi yoksa?
Ya da paramız mı yok?!
Etrafınıza bakın biraz..
Ve şu soruyu sorun kendinize:
– Mersin nasıl yaptı?
500 yatlık deniz, 500 yatlık kara bağlama kapasitesi ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz çanağındaki en büyük marinasını nasıl konuşlandırdı?
Şehir marinası anlayışını nasıl tasarladı?
Yeni bir yaşam kalitesine nasıl ulaştı?
Bakın arkadaşlar?
Ağzımıza bir parmak bal çalıyorlar, inanmaya mecbur kalıyoruz..
Bu verdiğimiz kaçıncı örnek?
Dönelim kendi içimize..
Ne biçim hizmet ediyoruz böyle..
Plan yok/program yok..
Geçenlerde bir yolcu gemisi geldi, yolcu salonu hikaye..
Şehirde muhattap bir yardımcı bulmakta zorlandılar..
Şaka yapar gibi..
Bu ezber kabak tadı verdi..
Kabahatimiz çok büyük..
İskenderun Belediyesi, Mersin Yat İşletmeleri’yle görüşmeyi düşünüyor mu?
Devlet marina sözünden caydı mı, bilmiyorum..
Bildiğim şey, hayal etmek..
Mersin marinasının yaşam kalitesini, İskenderun sahilinde resmetmek..
Şu fotoğraflara iyi bakın..
Güzelliği, görselliği, azmi, inancı, cesur yaklaşımı ve netice almayı göreceksiniz..
‘Yaparım’ diyen, yapıyor!
Bizim halimize bakar mısınız?
Yelken kulübü ve birkaç ahşaptan kafe dışında, neyimiz var sahil kordonunda..
Marinayı geçtik..
Bir sahil düşünün ki.. İçinde; restoran, yat kulübü, yüzme havuzu ve spor merkezi gibi sosyal alanları olmasın.. Vallahi pes!
İŞTE TAM SIRASI!
İskenderun Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu aktif yüzünü göstermeye başladı.. Sadece sanayici yönüyle değil, İskenderun’un geleceğine odaklı ‘güçbirliği’ adımları atıyor. Bu konuda Ankara’yla temas önemli bir halka..
OSB Başkanı Uğur Ateş, YK üyeleri Osman Gözükara, Mustafa Tosyalı, M. Fatih Keseroğlu ve OSB Müdürü Ahmet Dokgöz’ün Ankara ziyaretini önemsiyorum..
Hiç olmasa adı gibi birlikteliği ‘organize’ ediyorlar..
Doğru ve yerinde bir adım!
Uğur Ateş’i kutluyorum..
Ziyaret amacına ulaşmıştır.. Zira bu vesileyle, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AK Parti Hatay Milletvekilleri Orhan Karasayar, Mehmet Öntürk, Adem Yeşildağ, Hacı Bayram Türkoğlu ile CHP Hatay Milletvekilleri Avukat Mevlüt Dudu, Dr. Mehmet Ali Edipoğlu, Avukat Refik Eryılmaz ve MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin’le birlikte Hatay’ın sorunları için elzem olan ‘güçbirliği’ hareketine odaklanmış olduk.
Tüm milletvekillerini bir arada, ‘dayanışmanın’ işaret fişeğini yakmış olmalarını görmek çok önemli.. Hatay söz konusu olunca, parti rozeti ikinci planda kalıyor..
Hatay’ın kalkınması için birbirlerine omuz vermeleri, bir İskenderunlu olarak bende pozitif bir etki bıraktı.
Bu örnek yapı, dilerim tüm STK’lara örnek olur..
Böylelikle..
Tartışma kültürü..
Hizmet yapısındaki sirkülasyonu..
Sorunların masaya yatırılması hususundaki çabanın fitilini ateşleyebiliriz..
Zaten, OSB Yönetim Kurulu üyelerinin, “yılda en az 6 defa İskenderun’da bir araya gelelim, sorunları ve yapılması gerekenleri hep birlikte istişare edelim” önerisini fevkalade yararlı görüyorum..
İşte tam sırası..
Güçbirliğinin meşalesi yanmıştır..
İki ayda bir, milletvekilleriyle birlikte Hatay’ın geleceğini tartışmak hepimize ‘iyi gelebilecek’ makul bir yaklaşımdır diye düşünüyorum..
Bu görüntüler bize ‘hizmet baharı’ vaat ediyor..
Benim coğrafyam burası işte, sevgiyle bağlıyım bu hoşgörü kentine..
Bir kere daha anladım ki, Hatay’ı sevmek, onu hak eden insanların katkısıyla mümkündür.. Bu manzaraya baktım ve içimden bir kere daha haykırdım:
Ne mutlu Hatay’a ‘katkı sunuyorum’ diyebilene!
MOBESE’YE ‘YAZICI’ KATKISI!
Polis teşkilatımıza ne kadar katkı sunsak azdır.. Onlar bizim can güvenliğimiz ve toplumsal huzurumuz için çırpınıyorlar. Biliyoruz ki, bir suçun önlenmesinde MOBESE’nin önemli ölçüde caydırıcılığı var. Zira birkaç hafta önce, İskenderun Güvenliği İçin Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Baştuğ’un desteğiyle temeli de atıldı..
Ardından güzel bir gelişme yaşandı..
MOBESE’nin tamamlanması için Yazıcı Demir Çelik’in maddi anlamda destek sunacağını öğrendim. Bu konuda, İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su’nun nezdinde bir dizi temaslar oldu, netice alındı.
Budur işte fark…
Büyük şehirler, sıradan gibi görünen bireysel fedakârlıklarla yükselir.
SİLİNDİRİMİZ YOK MU?
Allah aşkına şu düştüğümüz hale bakar mısınız?
Herşeyi bıraktık da, iş makinalarını konuşur duruma geldik!
İçme suyu şebekesi geldi diye sevineceğimiz yerde, etrafta bırakılan ‘enkazlar’ bu mutluluğumuzu gölgeliyor..
Artık anladım ki, bir işi yaparken yüze/göze bulaştırmak görev icabı sayılıyor..
Olacak şey değil..
Su boruları yer altına iniyor, ancak toprakla üzeri gelişgüzel örtünüyor..
Her taraf tümsek.. Sanki çamur rallisindeyiz..
Oysa sadece bir silindir, o toprağı dümdüz etmeye yeter..
Fen İşleri Müdürü ne iş yapar?
Onu da uyaracak, bir yetkili yok mudur?
Hani araç parkumuzla övünüyorduk?
Müzeye kaldıralım diye mi aldık?!
NUR İÇİNDE YATSINLAR!
Ekinciler Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Recep Ekinci’nin saygıdeğer ağabeyi Selahattin Ekinci’nin vefatını üzüntüyle öğrendim.
Nur içinde yatsın.. İyi bir insandı, seveni de çoktu Selahattin bey’in..
İşadamı Recep Ekinci’nin acısını paylaşıyorum.
Zordur ayrılmak, bilirim..
Allah Rahmet eylesin..
Unutmadan.. İşadamı Abit Erol da geçenlerde annesini kaybetmişti..
Çok üzgünüm.. Her iki ağabeyimi de aradım, acılarını paylaştım..
Nur içinde yatsınlar!
Recep Bey’e, Abit Bey’e.. Kederli ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dilerim.