Bali çektiği gerekçesiyle gözaltına alınarak götürüldüğü karakolda bot bağcığıyla kendini astığı iddia edilen Osman Aslı’yla ilgili 3 Kasım’da görülen davada, polis memuru M.G.’ye “basit görevi ihmal” suçundan 6 bin lira ceza verilmesi aileyi hareke geçirdi. Sabah’ta Erhan Öztürk’ün özel haberinde şu görüşlere yer verildi.
Aslı’nın intiharıyla ilgili şüphelerin ortadan kalkmadığını, karakolda ölümle ilgili kusuru olan polis memurlarının yargılanmadığını ve olayın sadece ‘basit görevi ihmal’ olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizilerek dosya önümüzdeki hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülüyor. Aslı’nın avukatlığını yapan Bülent Akbay, “Osman Aslı’nın karakol’da ölümü sebebiyle açılan soruşturma, ‘suç faillerini ortaya çıkarma’ maksadıyla değil, faillerin bir şekilde ‘kurtulması amacıyla’ yürütülmüştür. Olayın ‘cinayet’ olup olmadığını araştırabilme imkanı savunma avukatlarına verilmediği gibi bu olayı çok yönlü araştırma imkanı verebilecek görevli ve yetkili mahkemede dava ikame edilmemiştir. Açılan davanın yalnızca nezarethane görevlisine ve görevi ihmal sebebiyle açılması olası suçların ve fail ile faillerin yargılanmasını engelleme amacı taşıdığından AİHM’e, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılama Hakkını koruyan hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle, Aynı sözleşmenin Yaşam Hakkını koruyan hükümlerin ihlal edildiği gerekçesiyle herhangi bir yasal süreyi beklemeksizin müracaatımızı yapıyoruz…”
SABIKALI KARAKOLU TBMM’YE TAŞIYACAĞIZ
Zonguldak’ta 2009’da acemilik dönemini tamamlayan asker Osman Aslı (20), dağıtım izni için İstanbul Avcılar’da ailesinin yanına geldi. Fakat, sokakta yürürken kimlik kontrolüne takıldı ve “bali çektiği, elinde de açılmamış iki kutu bali olduğu” iddiasıyla gözaltına alınan Aslı, götürüldüğü Firuzköy Karakolu’nda yaşamını yitirmişti. İddiaya göre, botunun bağcığıyla kendini kalorifer borusuna asmıştı. Karakolda görevli 6 polis, ilk ifadelerinde, nezarethane anahtarını bulamadıkları için, Aslı’yı içinde kamera olmayan Avukatlar Odası’na koyduklarını söylemişti. Ancak nezarethanelerde başka şüpheliler bulunuyordu. Polis M.G. daha sonra anahtarı panoya astığını belirtti. Ancak kamera görüntülerin yalanladığı polisler son olarak Aslı’yı gözaltına almadıklarını, inzibatlar gelene kadar Avukatlar Odası’nda bekletildiği belirtilmişti. Nezarethane de görevli memurun şiddete meyilli ve sabıkalı olduğuna dikkat çeken Avukat Akbay konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu’na taşıyacaklarını söyledi. Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi için Yargıtay’da temyiz yoluna başvuru hazırlığı yaptıklarını belirten Akbay sözlerini şöyle sürdürdü: “Yarın İnsan Hakları Komisyonu’na ‘sabıkalı karakolun’ araştırılması ve gözaltında şüpheli ölümler konusunda rapor hazırlanması, gözaltına alınanların can güvenliğinin devletin teminatı altında olduğu dikkate alınarak denetimlerin arttırılmasını ve denetim görevini yeterince yapmayanların da sorumlu tutulmasını sağlayacak hukuki düzenlemelerin yapılamasını talep edeceğiz. Komisyona Çarşamba günü vereceğimiz raporda dosya örneği, CD kayıtları yanında fotoğrafları sunacağız. Gözaltında hak ihlallerinin engellenmesi için bugüne kadarki ” ihlal gerçekleştikten sonra önlem alma anlayışı yerine, ‘İhlallerin gerçekleşmemesi için tedbir alma’ anlayışıyla devletin ihlallerden sorumluluğunu arttıran hukuki düzenlemeler yapılmasını talep edeceğiz.”
KAMERASIZ TEK ODAYA KONULDU, SESLER HİÇ DUYULMADI
Oğlunun burnu ve anlında darbeye bağlı izler olduğunu belirten Baba İsmet Aslı ise, “Savcılık soruşturmasında, Aslı’nın kendini astığı kalorifer yan demirinin kopuk olduğu ve dokunulunca ses yaptığı tespit edildi. Ancak polisler ifadelerinde, ‘ses duymadık’ dediler. Resimlerde çok açık görülen darbe izini nedense otopsi yapan doktorlar görmedi. Adli Tıp Kurumu’nda otopsiye katılan doktorlarla ilgili de suç duyurusunda bulunacağız. Oğlumun kanında ve idrarında uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, asılma sonucu öldüğü ve vücudunda darp izleri olduğu belirtildi. Nezarethaneyi erken terk ettiği için hakkında dava açılan tek polis olan M.G., dün Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde, “basit görevi ihmal” suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıkmıştı. Biz başından beri o gün tüm görevli personelin ihmali ve dahli olduğunu söyledik. Ancak mahkeme taleplerimizi ciddiye almadı, bize savunma hakkı dahi vermedi. Ölümde sadece bir polis ceza aldı. O da ‘basit ölüm’ dendi. Ortada şüpheli bir ölüm var. Osman’ın suratında morluklar saptandı. Ne tesadüf kamerasız tek oda da intihar ediyor. Olayın bu kadar basite indirgenmemesi lazım” diye konuştu.