Son yıllarda nedense, evlilik öncesi sözlerin kaydı yoktur. Keşke olsa da! Çerçeveleyip evlere asılsa geçmişle her an yüzleşse insanlar.. Bazen ne de kolay bahanelerle bir birini kırarlar mı evli insanlar? Kavganın başladığı anlarda dönüp sözler yeniden okunsa, kavgalar durmaz mı?
Bana öyle geliyor ki, bu yayılsa bu gün bu kadar boşanmalar olmaz gibi.
8 ayda 148 kadın öldürülmüş Türkiye’de..
Evlilikler nerden nereye geldiğinin göstergesi bu olaylar.
Ateş karşısında bozulmayan altın, altın karşısında bozulmayan kadın, kadın karşısında bozulmayan erkek; kalitesi azaldı. Aslında bir tebessüm en ucuz çalışan barış ekçisidir kadın erkek ilişkisinde. İnsanlar arasında dolaşıp çiftler adına barış ve sevgi dağıtır. Bir tebessümün sıcaklığı, bazen buz dağlarının eritmeye kâfi gelir karı koca arasında. Tebessüm de iyimserliğin bir parçasıdır. Gönüldeki güzellin kıvrılmasıdır tebessüm..
Aile içinde yayılmalı paylaşılmalı tebessümler.
Bakıldığında birçoğumuz yanında kocaman bir bavul taşıyoruz. Çok ağırdır o bavul geçmişimi kötü yanlarını taşıyoruz. İlerlemek için çok çaba sarf etsek bile çok az mesafe kat edebiliyoruz. Birkaç adım attıktan sonra durup bavulu açıp içine nelerin olduğunu tekrar gözden geçiriyoruz. O geçmişteki hatalarımız hayal kırıklıklarını tekrar yaşıyoruz hayat genelinde. Bazıların günlerini, bazılarını haftalarını, bazıların da aylarını alıyor geçmişle yüzleşmek.. Sonra bavulu kapatıp ilerlemeye çalışıyoruz..
İşte ne ararsan var bu bavulda..
Evliliklerde böyle, kurulan ilişkilerde aile bireyleri de..
Arılar 1 gram bal için çiçeklere en az 7000 uçuş yapıyorlar..
Sen ömür boyu hayat arkadaşla mutluluk için yüzlerce kez pişman olmayı, binlerce kez naz çekmeyi, onlarca kez kavga etmeyi, anlaşmazlığa düşmeyi, hayal kırıklığına uğramayı, çiçekler getirmeyi, yüzlerce kez özür dilemeyi, binlerce kez “affet beni” demeyi, onlarca kez “seni seviyorum” demeyi göze almalı ve kurulan yuvayı evliliğini korumalısın..
Bir kg. bal için ise 40 bin tane arı, 6 milyon çiçeği dolaşıyor..
Sen bir tutam sevda için, hiç bitmeyecek bir aşk ve evlilik için, en az beş duyunla, onlarca duygunla, binlerce güzel sözle, yüzlerce bakışla, dokunuşla, sevdiğinin üzülmesine izin verme.
Hayat üç günlük kıymetini ve değerini bil hayat arkadaşının!
Hz.Muhammed (s.a.v) ne de güzel söylemiş:
“Yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, ev süpürmek gibi işler; kadının vazifesi değildir. Bunları yapıyorsa eşine ve evladına “ikramıdır, hürmetidir”. Eğer yaptığı tüm bu işler için hakkını helal etmeyip, ücret isteseydi vermek zorunda kalacaktınız. O halde sana böyle hürmet eden eşine “teşekkür et!” UNUTMAYIN..!
Yaktığınız CAN kadar canınız yanacak,
Ve üzdüğünüz kadar üzüleceksiniz..! ”
Tabağına yiyebileceğin kadar yemek, hayatına sevebileceğin insanı al..
İsrafın lüzumu yok.. Sonra tabaktaki fazla yemek karnını,
HAYATINDAKİ GEREKSİZ İNSAN DA BAŞINI AĞRITIR!
Ailenin sarayı evidir; kadın kraliçe, erkek kral gibidir, iyi bir kadın kocasına, iyi bir erkek de hanımına Allah’ın hususi bir ikramıdır.
TİMSAHLA FİL
Dillere destan evliliğini duymuşsunuzdur belki. İki sevgili evlendikten sonra, birbirlerine kendileri için “en değerli” olanı verme yarışına girerler. Timsah gölden en güzel balıkları çıkarıp sevgilisi file ikram eder. Fil de pek sevdiği yeşil yapraklarının en tazelerinden çırpıp sevgilisinin önüne atar. Fakat sonuç hüsrandır. Otçul olan fil için balıklar, etçil timsah için de tazecik yapraklar hiç de değerli değildir. Çift, sonunda anlar ki, herkesin kendisi için “en değerli” olanı vermesi iyi niyetli ancak teknik olarak yanlış bir davranıştır; hem iyi niyetli hem de teknik olarak doğru davranış eşi için “en değerli” olanı vermektir. Sonuç olarak, fil timsaha hortumuyla tuttuğu ve zaten yemeyeceği balıkları, timsah da gölün dibinden kopardığı ve zaten sevmediği tazecik yosunları vermeye başlar. Mutlu olurlar; çünkü birbirlerini anlamaya vakit ayırmışlardır. İkisi de “Ben elimden geleni yapıyorum ya!” savunmasına girmemiştir.
Fakat sonuç hüsrandır.
Otçul fil için balıklar, etçil timsah için de tazecik yapraklar hiç de değerli değildir. Çift sonunda anlar ki, herkesin kendisi için “en değerli” olanı vermesi iyi niyetli ancak teknik olarak yanlış bir davranıştır; hem iyi niyetli hem de teknik olarak doğru davranış eşi için “en değerli” olanı vermektir.